Türkiye’de Ruh Sağlığı Yasası Çalışmaları ve TPD’nin Rolü
Ülkemizde Ruh Sağlığı Yasası ile ilgili çabalar 100 yıldan fazladır sürmekte olup 19. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin en büyük akıl hastanesi olan Süleymaniye Bimarhanesi’nde 1856 – 1873 yılları arasında başhekimlik yapan ve Philippe Pinel ile özdeşleştirilen Luigi Mongeri (1815- 1882), modern ruh Sağlığı uygulamalarından esinlenerek kurumun yönetimi ve hasta bakımına ilişkin önemli reformlar gerçekleştirmiştir.
Bu dönemde hastanede zincirle bağlama kaldırılmış, kötü muamele ve şiddet yasaklanmış, yiyecek-giyecek sağlama, altyapı ve hasta bakımında iyileştirmeler yapılmış, kurumla ilgili istatistikler ve vaka analizleri yayımlanmıştır.
Bimarhanelerin birer tedavi kurumu olmasını kuvvetle savunan Mongeri 1876 yılında yürürlüğe giren Bimarhaneler Nizamnamesi’ni kaleme alarak bu alanda öncü bir adım atmıştır. Bu nizamnamede bimarhanelerin ruhsat, idari işleyiş, idari sorumlulukları, taşradan merkezlere sevkle ilgili süreçleri, hastaların giriş, çıkış, kayıt ve tedavi süreçleri ayrıntılandırılmıştır. Cumhuriyet’in ilanına kadar yine bu alanda bazı talimatnameler ve kanun tasarıları hazırlanmış olmakla birlikte söz konusu mevzuat büyük çoğunlukla idari personelin görev ve tanımları ile düzenlemeleri içermekte olup hastaların tedavi süreçlerine ait uygulamaların detayları ele alınmamıştır.
Ruh Sağlığı Yasası'nın Neresindeyiz?
TPD RUH SAĞLIĞI YASASI GÖREV GRUBU ILE YUVARLAK MASA SÖYLEŞİSİ
Mustafa Sercan: Türkiye Psikiyatri Derneği Bülteni’nde yayımlanmak üzere bir söyleşi yapma düşüncesini uygulamaya geçirelim diye toplandık. Sorular bülten yayın kurulunca hazırlandı. Hem bültende, hem görev grubunda bulunduğumdan kolaylaştırıcı rolü de bana kaldı.
Haydi başlayalım.
Ruh Sağlığı Kanunu’nun Yasalaşma Sürecinde TPD Çalışmaları…
Türkiye Psikiyatri Derneği 1999 yılında başladığı Ruh Sağlığı Yasasının çıkarılması çalışmalarını sürdürüyor. Daha önce birçok kez hazırlanan yasa taslakları çeşitli aşamalarda kesintiye uğramış, son olarak TBMM Başkanlığına sunulmuş taslağı da yasalaşmadan kalmıştı.
Ancak sürecin önceki dönemlerden farklı olarak bu kez TBMM Sağlık Komisyonu tarafından ruh sağlığı alanında çalışan mesleklerden dernek temsilcileriyle Ocak 2021’de alandaki genel sorunlar konusuyla düzenlenen çevrim içi bir toplantı düzenlenmesi çalışılmaya başlandığının bir göstergesi olarak görülüyor.
Yasin Hasan Balcıoğlu & Fatih Öncü (17.11.2021)
Cumhuriyeti’nin ilanından hemen sonra yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu ve Türk Medeni Kanunu Anakara Avrupa hukuk sisteminden uyarlanmış, bu temel kanunlarda suç işleyen akıl hastaları, bağımlılar, yasal temsilcilik ve evlilik kurumu ile ilgili düzenlemeler yer almakla birlikte hastaların istemsiz veya zorunlu yatışlarına veya tedavi süreçlerine özgü mevzuatın detaylandırılmadığı görülmektedir. Sonraki yıllarda ise, birçok Avrupa ülkesinin ruh sağlığı yasası ile ilgili raporlar hazırlatılmış ancak bunların sürekliliği ve yasal mevzuata kabulü sağlanamamıştır.
1995 yılında kurulan Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD), 1998 yılından beri ülkemizde bir Ruh Sağlığı Yasası’nın bulunması gerektiğine dair görüşü gündeme getirerek kuvvetle benimsemiş ve ilk Ruh Sağlığı Yasa Taslağı çalışmaları 2001 yılında tamamlanarak TPD Merkez Yönetim Kurulu’na ve takiben Sağlık Bakanlığı’nın değerlendirmesine sunulmuştur.
Sonraki yıllarda Türk Nöropsikiyatri Derneği’nin de katkılarıyla ruh sağlığı ve toplum sağlığı alanında çalışan meslek derneklerine çağrı yaparak bir “Ruh Sağlığı Platformu” oluşturmuşlardır. Bu platform Ruh Sağlığı Yasası’nın çıkarılmasını savunarak kampanyalar vasıtasıyla kamuoyu oluşturmuş ve bu sayede Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin gündemine gelmiştir. Aynı süre zarfında Sağlık Bakanlığı 2006’da Ulusal Ruh Sağlığı Politikası Metni’ni, 2011’de de Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı’nı yayımlamış ve ruh sağlığı ile ilgili yasaların çıkarılmasını hedef olarak koymuştur. Ancak sunulan tasarı metinlerinin görüşülmesi farklı nedenlerle aksamış ve yasalaşma süreci sekteye uğramıştır. Sonraki süreçte yasa hazırlıkları TPD’nin öncülüğünde yeniden gündeme getirilmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Psikiyatri Birliği ve Avrupa Psikiyatri Birliği’nin önerilerini ve ülkemizin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak esasları ve ilkeleri belirlenerek ülkemizde nadir olabilecek uzun bir yasa taslağı hazırlanarak 2016’da TPD Merkez Yönetim Kurulu’na sunulmuştur.
Bu taslağın diğer ruh sağlığı meslek örgütleri ile paylaşılması söz konusu olmuş ve kendisi de Psikolojik Danışman ve Rehber olan eski Aydın Milletvekili aracılığı ile ülkemizdeki ruh sağlığı meslek derneklerinin katılımı ile TBMM’de bir inisiyatif oluşturulmuştur. Bu inisiyatifte Türkiye Psikiyatri Derneği’nin yanı sıra Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği, Psikiyatri Hemşireleri Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Çocuk Gelişimi ve Eğitimcileri Derneği, Özel Eğitimciler Derneği, Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği (RUSİHAK) yer almış ve TPD’nin hazırladığı metin üzerinden yeni bir yasa taslağı çalışması başlatılmıştır. Bu inisiyatif ile taslaktaki her bir başlık uzun süren toplantılar silsilesi sonucunda tartışılarak büyük oranda uzlaşılan ve ruh sağlığı hizmetlerinden yararlanan hizmet alıcılar için ve bilimsel-evrensel standartları gözeterek yeni bir taslak metin oluşturulmuştur.
Oluşturulan bu taslak metin 02.03.2018 tarihinde TBMM’ye “Ruh Sağlığı Kanunu Teklifi” olarak sunulmuş, araya giren seçimler nedeniyle görüşmeler yarıda kalmış, sonrasında yeni yasama döneminde 27.07.2018 tarihinde bazı değişiklikler yapılarak aynı isimle yine Meclis’e sunulmuş ancak teklif görüşmeleri sonuçlandırılamamıştır. Hazırlanmasında TPD’nin başı çektiği bu yasa taslağının sadece ciddi ruhsal hastalığı olanları kapsayacak şekilde değil, tüm toplumu ilgilendirecek şekilde ruh sağlığının korunması ve geliştirilmesi üzerinde durması amaçlanmıştır.
Ortaya çıkan metin, sivil toplum ve doğrudan muhataplarca hazırlanması açısından ülkemiz yasama tarihi açısından bir ilk olmuş, yasa taslağı amacı ile bir araya gelen ruh sağlığı ana meslek gruplarınca oluşturulan bu inisiyatif ile çok önemli bir yapı kazandırılmıştır.
2021 yılının başında TBMM Sağlık Komisyonu’ndan iletilen bir davet üzerine bu konuda adım atılmasıyla ilgili bir kararlılık belirdiğini öğrenen TPD, bu hususta yeniden sorumluluğu üstlenerek bu komisyona sunulmak üzere Türkiye Psikiyatri Derneği Ruh Sağlığı Yasası Görev Grubu tarafından hazırlanan bilgi notu ve güncel taslak önerisini meslektaşlarıyla paylaşarak görüş ve öneriler doğrultusunda revize edilmiş hali TBMM Sağlık Komisyonu, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve YÖK’ten yetkililerin bulunduğu bir toplantıda sunulmuştur.
Son dönemde hız verildiği anlaşılan ruh sağlığı yasası çalışmalarında ruh sağlığı alanında psikiyatristler dışında çalışan diğer mesleklerin görev tanımı, yetki ve çalışma imkanlarına ağırlık verildiği ve bu yasanın bir meslek yasası niteliği taşımasının da bir eğilim olarak benimsendiği anlaşılmaktaysa da Türkiye Psikiyatri Derneği, “Ruh Sağlığı Yasası”nın herhangi bir meslek yasasına indirgenmesine, içeriğinin diğer meslek mensuplarının tüm yetkinlik ve uygulamalarını düzenleyecek şekilde karmaşık hale getirilmesine taraftar olmadığını farklı platformlarda açıkça ifade etmiştir.
Bu doğrultuda Türkiye Psikiyatri Derneği Ruh Sağlığı Yasası Görev Grubu ve Merkez Yönetim Kurulu Ruh Sağlığı Yasası’nın yasalaşma sürecinin gecikmeksizin tamamlanması gerektiği düşüncesinden hareketle bu sürecin tüm paydaşlarıyla kurumsal olarak bilgi alışverişine açık olduğunu en başından beri ifade etmiştir. Nitekim tüm görüşmelerde vurgulanan Türkiye Psikiyatri Derneği’nin ruh sağlığı yasası içeriği, niteliği ve kapsamı konusunda ülkemizdeki en deneyimli ve birikimli kurum olduğudur.
Bu süreçte amacımız meslektaşlarımızın tüm ilgi, katkı, katılım ve destekleriyle güçlenerek ve görünürlüğümüzü ve erişilebilirliğimizi arttırarak kamuoyuna mesajlarımızı doğru şekilde aktarabilmek olup TPD’nin bilimsel, özgürlükçü, önleyici, koruyucu, insana ve tabii ki ruh sağlığı sorunu olana yaraşır koşullarda ruh sağlığı hizmeti sunulmasını sağlayacak bir Ruh Sağlığı Yasası’nın ülkemize kazandırılması hedefini gerçekleştirmektir.
Kaynaklar
20 yılı aşkın süredir Ruh Sağlığı Yasası üzerinde çalışan derneğimiz, 2014 yılına kadar 3 ayrı taslak hazırlamış, 2018’de meclise sunulan teklifte ortak paydaşlarla birlikte taslağın hazırlanmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu açıdan da yasa teklifi bir ilk olma özelliğine sahipti. Yeniden bir ruh sağlığı yasası hazırlığının olduğu süreçte derneğimiz ‘Ruh Sağlığı Yasası’ ile ilgili ilkelerini yeniden hatırlatmayı bir görev bilerek çalışmalarını sürdürmektedir.
Bu sayfada ulusal ve uluslararası düzeyde Ruh Sağlığı Yasası konusunda temel kaynaklar ve bilgiler yer almaktadır.
“Küresel hastalık yükü çalışmasında, bir ruhsal bozukluğu olanların tüm nüfus içindeki payı %13 olarak saptanmıştır. Türkiye'de nüfusun %17,2'si, yaşam boyu bir ruhsal hastalık yaşamaktadır ve ruhsal sorunu olanların yalnızca %14'ünün, herhangi bir uzmana başvurduğu saptanmıştır. Kişinin çevresiyle bir bütün olduğu düşünüldüğünde bu durum, ailelerini ve birlikte yaşayan toplumu etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Ruh sağlığı ile ilgili mevcut yasal düzenlemeler, özellikle istemsiz yatışlar, hasta hakları, çalışanların yetki ve sorumlulukları, mesleki sınır ihlalleri ile yetkinliği standardizasyonu gibi alanlarda yetersiz kalmakta ve bu eksikliklere bağlı olarak günümüzde bazı sorunlar yaşanmaktadır. Bu çalışmada, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)'nün, ülkelerin ruh sağlığı yasalarını oluştururken gözetilmesini önerdiği 'Ruh Sağlığı Yasası: 10 Temel İlke' metnindeki 10 madde ve bunlara ait alt maddeler ekseninde mevcut yasa teklifi, içerik analizi tekniği ile incelenmiştir. Temel ilkelerin ve alt boyutlarının, kanun teklifinde kapsanma derecesi 'Evet, Hayır, Kısmen' şeklinde değerlendirilmiş, ilgili maddelerin numaraları belirtilmiştir. DSÖ'nün temel ilkeleri göz önüne alındığında, kanun teklifinde belirli maddelerin gerekçesine uygun yazılmadığı, farklı yorumlanmalara açık olduğu, tüm alt boyutlarıyla ele alınmadığı, detaylarının kanun çıktıktan sonra belirlenmesi gibi açıklamalarla henüz tamamlanmadan birçok boyutuyla eksik olduğu saptanmıştır. İnsan hakları, topluma entegrasyon, sağlık hizmetlerinin kalitesini geliştirme, ruh sağlığı dışındaki sektörlerle bağlantı ekseninde ruh sağlığı mevzuatının olması, uygulanması ve denetlenmesi elzemdir.“
Tam metin yayın, Türkiye klinikleri sitesinden giriş yapılarak edinilebilir :
Ontaş E (2020) Halk Sağlığı Bakış Acısıyla Dunya Sağlık Orgutu“ Ruh Sağlığı Yasası İcin 10 Temel Prensip” Kriterleri Kapsamında Ruh Sağlığı Kanunu Teklifinin Değerlendirilmesi. Turkiye Klinikleri J Med Ethics. 28(3):337-44:
Bu sağlığın teşviki ve geliştirilmesi terimler sözlüğünün ilk baskısı, DSÖ belgeleri ve yayınlarının okuyucuları için bir rehber olarak 1986 yılında DSÖ tarafından yayınlandı. O zamanlar yaygın olarak kullanılmayan birçok terim arasındaki anlamı ve ilişkiyi açıklığa kavuşturmada yararlı bir amaca ulaştı. Sözlüğün bu ilk baskısı birkaç dile (Fransızca, İspanyolca, Rusça, Japonca ve İtalyanca) çevrildi ve tanımlanan terimler hem WHO içinde hem de dışında yaygın olarak kullanılmaktadır. Sözlük 1990 yılında uyarlanmış ve Almanca olarak yeniden yayınlanmıştır.
On yıl önce sözlüğün yayınlanmasından bu yana çok şey oldu. En önemlisi, Ekim 1986'da Kanada'nın Ottawa kentinde Sağlığın Teşviki ve Geliştirilmesine İlişkin Birinci Uluslararası Konferans düzenlendi ve şu anda yaygın olarak Sağlığın Teşviki ve Geliştirilmesi için Ottawa Sözleşmesi olarak bilinen şeyi üretti. Bu konferansı, sağlıklı halk politikası (Adelaide, 1988) ve sağlığı destekleyici ortamlar (Sundsvall, 1991) üzerine Ottawa Sözleşmesi'nin ana temalarını araştıran diğerleri izledi. Bu konferanslar, sağlığın teşviki ve geliştirilmesi stratejilerine ve bunların pratik uygulamalarına ilişkin anlayışımıza büyük katkılar sağlamanın yanı sıra, gelişmekte olan ülkelerle ilgili konuları daha kapsamlı bir şekilde hesaba kattı. Yeni Dönem: Temmuz 1997'de Endonezya'nın Jakarta kentinde düzenlenen 21. Yüzyılda Sağlığın Teşviki ve Geliştirilmesine Öncülük Etmek
Sağlığın teşviki ve geliştirilmesi kavramlarını ve stratejilerini pratik eylemlere dönüştürmeyi amaçlayan çeşitli DSÖ programları ve projeleri geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Bunlar arasında Sağlıklı Şehirler, Köyler, Belediyeler ve Sağlıklı Adalar projeleri, Sağlığı Teşvik Eden Okullar ve Sağlığı Teşvik Eden Hastaneler ağları ve Sağlıklı Pazar Yerleri ve Sağlığı Teşvik Eden İşyerleri projelerinin yanı sıra alkol ve tütün, aktif yaşam ve sağlıklı yaşlanma ile ilgili DSÖ eylem planları.
Dünya çapında sağlık sistemlerindeki son gelişmeler, sağlığın teşviki ve geliştirilmesi yaklaşımlarına yeni bir önem kazandırmıştır. Sağlık sonuçlarına artan odaklanma, sağlığın teşviki ve geliştirilmesi yoluyla sağlığın belirleyicilerine yapılan yatırıma verilen önceliği yeniden teyit etmektedir. Sürekli “sağlık nerede yaratılır?” sorusunu sormak. sağlığın teşviki ve geliştirilmesini iki büyük reform tartışmasıyla ilişkilendirir: yeni halk sağlığı stratejilerinin formülasyonu ve sağlık hizmetlerini yeniden yönlendirme ihtiyacı. Ottawa Sözleşmesi'nde gösterilen öngörü, dünya çapında birçok ülke ve kuruluş tarafından benimsenmiştir – bu süreç, Temmuz 1997'de Jakarta'da düzenlenen Dördüncü Uluslararası Sağlığın Teşviki ve Geliştirilmesi Konferansı ile bir adım daha ileri götürülmüştür. 21. Yüzyıla Promosyon. Bu nedenle, sağlığın teşviki ve geliştirilmesi sözlüğünün bu yeni versiyonuna Jakarta Deklarasyonu'nun merkezinde yer alan bazı terimler dahil edilmiştir."
Belgenin özgül dili olan İngilizce sürümü halka açık olarak şu adresten edinilebilir : https://www.who.int/healthpromotion/about/HPR%20Glossary%201998.pdf
World Health Organization (1998) Health Promotion Glossary, GenevaSağlığın geliştirilmesi sözlüğü Yeni bir halk sağlığına doğru ilerlemek
İnsan hakları, “insanın insan olmaktan kaynaklanan hakları”dır. İnsan hakkı; “hangi ulusal, etnik, dinî, zümrevî veya meslekî topluluktan olursa olsun, her kişinin yalnızca insan olmak itibariyle sahip bulunduğu değeri korumaya dönük eylem potansiyelinin başkalarınca tanınmasını ve her çeşit dış müdahaleye karşı korunmasını gerektiren en üstün ahlakî iddia veya taleptir”.
Bütün insanlara tanınması gereken ideal haklar listesi, çeşitli ülkelerde değişik ölçü- lerde uygulama alanına geçmiş olabilir. Fakat insan hakları denilince genellikle daha çok olması gereken alanında kalan, ulaşılacak hedefler programı akla gelir. Bir yandan insan hakları alanındaki gelişmeler sürerken diğer yandan gerek ülkemizde gerekse dünyada insan hakları ihlalleri de sürmektedir.
Bu kitap, böylesine önemli bir hukuk dalına ilişkin olarak açıklayıcı ve akıcı bir tarzda kaleme alınmıştır. Kitapta, insan hakları ve insan hakları hukuku kavramı, insan hakları hukukunun kaynakları, insan haklarının düzenlenmesine ilişkin sistemleri, insan haklarının sınırlandırılmasına ilişkin kurallar, insan haklarının Birleşmiş Milletler siste- minde ve bölgesel düzeyde korunması, insan haklarının iç hukuktaki korunma yolları, kişi hak ve ödevleri ile ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi haklar ele alınmıştır. Böylece okuyucunun insan hakları konusuna geniş bir açıdan bakması sağlanmaktadır. Kitabın yazımında okuyucu kitlesi de dikkate alınarak anlaşılır ve yalın bir dil kullanılmıştır.
Kitap halka açık olarak şu adresten edinilebilir : https://ets.anadolu.edu.tr/storage/nfs/ADL106U/ebook/ADL106U-16V1S2-8-0-1-SV2-ebook.pdf
Kalabalık H (2019) İnsan Hakları ve Kamu Ozgurlukleri, Anadolu Universitesi YayınlarıEskişehir
“Ruhsal bozukluk yaşayan hastaların zorunlu yatışı ve istem dışı tedavisi, ruh sağlığı hizmetlerinde önem arz eden temel bir konudur. Kısıtlanmanın ilgili kişilerin bağımsızca hareket etme ve özgürlükleri üzerindeki muazzam etkileri, onları 100 yıldan fazla bir süredir tartışmalı yasal ve etik sorunların konusu haline getirmektedir. Bu tartışmalar, psikiyatriyi diğer pek çok tıp disiplininden tek başına ayıran bir gerçek olan, belirli durumlarda zorlayıcı tedbirlerin uygulanması gerekliliğinden kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle, 19. ve 20. yüzyıllar boyunca, Avrupa'da ve tüm dünyada, çeşitli kültürel veya yasal geleneklerin yanı sıra ruh sağlığı hizmeti sunumunun farklı kavram ve yapılarına bağlı olarak, zorlayıcı önlemlerin uygulanmasını düzenlemeye yönelik farklı yaklaşımlar geliştirilmiştir..
Ruh sağlığı hizmetlerinde zorlayıcı önlemlerin uygulanması, üç farklı ve genellikle tartışmalı çıkarları dengelemek zorundadır:
1950'lerden ve 1960'lardan bu yana, insan hakları hareketinin başarıları ile birlikte ruh sağlığı hizmetlerinin sunumundaki geniş kapsamlı değişiklikler, halkın odaklanmasını ruh sağlığı hizmetlerini sağlamak için temel bir ölçüte kaydırdı; kendilerine bakamayacak durumda olan akıl hastalarının haklarına. Bu gelişmenin yanı sıra, birçok Avrupa ülkesinde akıl hastalarının istem dışı yerleştirilmesi ve tedavisine ilişkin yasal çerçeveler veya taahhüt yasaları yeniden düzenlenmiştir. Bu reformların çoğunun temel amacı (Curran 1978), ruh sağlığı hizmetlerine zorunlu kabul ve zorunlu tedavi sıklığını azaltmaktı. Bu niyetlerin tam tersine, bir sonuç olarak birçok Avrupalı yazar tarafından artan zorunlu kabul oranları rapor edilmiştir (Wall ve diğerleri 1999, Darsow-Schütte & Müller 2001). Ek olarak, hastaların insan haklarının aşırı vurgulanmasının, tedavi pahasına özerkliği vurgulayacağı, uygun bakım ihtiyacını ihmal edeceği, böylece aşırı durumlarda hastaların “hakları pahasına ölebileceği” eleştirisi yöneltilmiştir. (Treffert 1973).
Tersine bir eğilimde ise, birçok ülkenin yasalarıyla taahhüt etmiş oldukları, genel olarak toplumu veya ruhsal hastalığı olan bireylerin kendilerine verdiği zararlardan koruma amacı ile kısıtlanmaları belirtilmektedir. “Tehlikelilik kriterinin” zorunlu yatış için şart görülen bir ön koşul olarak vurgulanması, ruhsal hastalığı olan bireylerin genel olarak kontrol edilemez veya tehlikeli kişiler olarak güçlü bir kamuoyu algısı oluşumunu teşvik edebilir ve böylece onların damgalanmasına katkıda bulunabilir (Angermeyer & Matschinger 1995, Phelan & Link 1998).
Bununla birlikte, ruh sağlığı hizmeti sunumuna ilişkin kavramları ve yönergeleri, ruhsal bozukluğu olan hastalarının istem dışı yerleştirilmesine veya tedavisine ilişkin yasal çerçeveleri veya zorlayıcı önlemlerin uygulanmasına yönelik güçlü eğilimler, tüm dünyada hala büyük farklılıklar göstermektedir. Ulusal yaklaşımlara genel bakış azdır. Ayrıca, metodolojik olarak sağlam çalışmaların eksikliği vardır. Resmi kaynaklardan zorunlu yatışlara ilişkin istatistikler nadiren uluslararası olarak yayınlanmaktadır (Riecher-Rössler ve Rössler 1993). Bu tür karşılaştırmalar mevcut olduğunda, genellikle sadece seçilmiş ülkeleri içerir (Laffont & Priest 1992, Legemaate 1995, Forster 1997, Röttgers & Lepping 1999, Van Lysbetten & Igodt 2000). Sonuç olarak, Avrupa Konseyi Meclisi bu alanda karşılaştırmalı Avrupa çalışmalarının azlığına yönelik eleştiride bulunmuştur. (Avrupa Konseyi Meclisi 1994).
Avrupa’da gerçekleşen hızlı entegrasyon sürecine rağmen, Avrupa Birliği Üye Devletleri genelinde gönüllü olmayan yatışları düzenlemek için taahhüt yasalarının veya diğer yasal araçların standartlaştırılmış bir tanımın veya sistematik analizinin oluşturulması gecikmiş görünmektedir.
Bu çalışma bu açığı kapatmaya çabası ila oluşturulmuştur. İlk kez, Avrupa Birliği Üye Devletlerindeki zorunlu yatış ve istem dışı müdahalelere ilişkin yasal çerçeveler ve rutin prosedürler kapsamlı, sistematik ve standartlaştırılmış bir şekilde tanımlanmaktadır. Ayrıca, resmi ulusal kaynaklardan sağlanan epidemiyolojik veriler, son on yılda Üye Devletlerin çoğu için zorunlu yatış oranlarını detaylandırmaktadır. Bu nedenle, bu rapor, bu konunun Avrupa düzeyinde tartışılması için gerekli olan temel ampirik bilgilere katkıda bulunmaktadır.”
Ruhsal bozukluğu bulunan hastaların zorunlu yatışı ve gönülsüz tedavisi – AB Üyesi ülkelerde mevzuat ve uygulama / sonuç raporu
Belgenin özgül olan İngilizce diline şu adresten ulaşılabilir : https://ec.europa.eu/health/ph_projects/2000/promotion/fp_promotion_2000_frep_08_en.pdf
Compulsory Admission and Involuntary Treatment of Mentally Ill Patients –Legislation andPractice in EU-Member States Research Project (2002) Grant Agreement No. SI2.254882(2000CF3-407) Final Report Mannheim, Germany, May 15, 2002
Birleşmiş milletler insan hakları yüksek komisyonu bünyesinde oluşturulan bu ilkeler bütünü, tanım olarak şu açıklama ile başlamaktadır:
“Bu İlkeler, engellilik, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyaset gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin uygulanacaktır.” Özetle 24 kısımdan oluşmaktadır Tanımlar İlke 1: temel hak ve özgürlükler İlke 2: küçüklerin korunması İlke 3: toplumsal yaşam İlke 4: ruhsal bozukluğun belirlenmesi İlke 5: tıbbi muayene İlke 6: gizlilik İlke 7: toplum ve kültürün rolü İlke 8: hizmet standartları İlke 9: tedavi İlke 10: ilaçlar İlke 11: tedavi onamı İlke 12: hakların tebliği İlke 13: tesislerdeki haklar ve imkanlar İlke 14: Ruh sağlığı tesislerinde kaynaklar İlke 15: yatış ilkeleri İlke 16: gönüllü olmaya yatış İlke 17: gözden geçirme makamı İlke 18: süreçteki güvence düzenekleri İlke 19: bilgiye erişim İlke 20: suçlular İlke 21: izlem ve sonuçlanma İlke 22: şikayet İlke 23: uygulamalar İlke 24: ruh sağlığı tesislerine ilişkin ilkelerin kapsamı “
Belgenin özgül dili olan İngilizce metni için tıklayınız : https://www.equalrightstrust.org/sites/default/files/ertdocs//UN_Resolution_on_protection_of_persons_with_mental_illness.pdf
United Nations (1991) Principles for the protection of persons with mental illness and theimprovement of mental health care, Adopted by General Assembly resolution 46/119 of 17December 1991Birleşmiş Milletler (1991) Ruhsal Hastalığı Olan Kişilerin Korunmasına İlişkin İlkeler veRuh Sağlığı Hizmetlerinin İyileştirilmesi, Genel Kurul'un 46/119/17 sayılı kararıyla kabul edildiAralık 1991
Bu Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) referans belgesi, ruh sağlığı hizmetleri yasasının on temel ilkesini listeler ve açıklar. Ayrıca pratikte uygulanmaları için ek açıklamalar sağlar. Büyük ölçüde, son yıllarda DSÖ tarafından dünya çapında 45 ülkede yapılan ulusal ruh sağlığı yasalarının karşılaştırmalı bir analizinden esinlenmiştir. Ayrıca, bu ilkeler seçimi, 17 Aralık 1991 tarih ve 46/119 sayılı BM Genel Kurulu Kararı ile kabul edilen Akıl Hastalığı Olan Kişilerin Korunması ve Akıl Sağlığının İyileştirilmesine İlişkin İlkelerden (bundan böyle "BM İlkeleri" olarak anılacaktır) alınmıştır. Bu araç öncelikle Üye Devletler, uzmanlar ve diğer ilgili taraflar tarafından sıklıkla ve ısrarla dile getirilen bir ihtiyaca yönelik olarak üretilmiştir. Temel referans ilkelerinin ve uygulama ipuçlarının basit bir açıklamasından oluşur. Araç, belirli kültürlerden veya yasal geleneklerden mümkün olduğunca az etki ile ruh sağlığı alanı için temel yasal ilkeleri tasvir etmeyi amaçlamaktadır. Bu ilkelerin yerel gereksinimlere uygun bir format, yapı ve dilde bir yargı alanının yasal gövdesinde somutlaştırılması ve yasalaştırılması, en ilgili devlet yetkilileri tarafından ele alınmalıdır.
Sonuç hiçbir şekilde kopyalanması gereken örnek bir taslak değildir. Özellikle ruh sağlığı hizmetleri için geçerli olan ilgili tüm ilkeleri kapsamamaktadır Ayrıca, gizlilik gibi genel olarak sağlık hizmetlerinde uygulanan daha genel ilkelere tabidir. Sonuç olarak, resmi (örneğin kanun yapıcılar, halk sağlığı yöneticileri, ruh sağlığı hizmeti sağlayıcıları) veya özel (örneğin ruhsal bozukluğu olan kişiler, aile üyeleri, ruh sağlığı savunucuları) sıfatlarına haiz bireyler tarafından değerlendirilmesi amaçlanmıştır.”.
On ilke sırası ile şunlardır;
Bu belge, T. C. Sağlık Bakanlığı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel müdürlüğünün Ruh Sağlığı Daire başkanlığına ait Marmara Depremi Acil Durum Yeniden yapılandırma Projesinin desteği kapsamında Türkiye Cumhuriyeti için Ulusal Ruh Sağlığı Politikasının geliştirilmesi konusunda hazırlanmış olan bir rapordur. Ulusal Ruh sağlığı politikası geliştirilmesinde amaç, hükümet ve hükümet dışı kuruluşların katılımını ve sektörler arası işbirliğini sağlayarak, mevcut durumu, sorunlar› ve geleceğe ait hedefleri, ulusal ruh sağlığı ve olağan üstü durumlarla ilgili hazırlıkları oluşturmaya yönelik ulusal bir ruh sağlığı politikası geliştirmektir.
Kuruluşundan bugüne “Mental Health and Developmental Disabilities (MHDD)” Programının yöneticisi olarak, 1999’da Marmara Depremlerinden bu yana geçen süreç içerisinde, zengin kültürüyle Türkiye’yi daha yakından tanıma fırsat› buldum. Bu tanıma sürecine paralel olarak Ulusal Ruh Sağlığı Politikasının geliştirilmesi için 2002 tarihinden itibaren başladığımız çalışmaların en büyük hedefi, bu politikanın ülkemizde bu konuda bundan sonra yapılacak yasal düzenlemelere, tüm sektörlerde geliştirilecek strateji ve programlara, izlenecek uygulamalara yol göstermesidir. Sonuç olarak elinizdeki bu rapor ülkenin Ulusal Ruh Sağlığı Politikası için bir rehber niteliğindedir. Kuşkusuz, ülkemizin politika yapıcıları ve yöneticileri bu belgeyi, bundan sonraki ulusal ruh sağlığı politika çalışmaları için bir başlangıç noktası olarak değerlendirecekler ve ülkemiz ruh sağlığı uzmanlarının bundan sonra vereceği her türlü geribildirim, ruh sağlığı için ortak bir kavram oluşturulması ve aynı zamanda ruh sağlığının zenginleştirilmesi çabalarına önemli bir katkı sağlayacaktır. “
Belgenin tam metni için tıklayınız : https://yunus.hacettepe.edu.tr/~ihsandag/index_dosyalar/tcruhsagligipolitikasi.pdf
Munir K, Ergene T, Dağ İ, Erol N, Aker T (2006) Turkiye Cumhuriyeti Ruh Sağlığı PolitikasıT.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Mudurluğu; Ankara
Dünya Sağlık Örgütü, ruh sağlığı politikasını; ruh sağlığını geliştiren ve ruhsal bozuklukların toplumsal yükünü azaltan prensipler, değerler ve amaçlar kümesinin düzenlenmesi olarak tanımlamaktadır. Ruh sağlığının insan gelişimi ve yaşam kalitesi ile sıkı bir biçimde ilişkili olması, ruhsal bozuklukların dünya genelinde belirgin bir hastalık yükü oluşturması ve ruh sağlığı ile ilgili girişimlerin yaşama geçirilmesi için pek çok farklı sektörün katılımının gerekmesi sebebiyle ülkelere ruh sağlığı politikası, eylem planları ve programları oluşturmalarını önermektedir.
Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı hazırlanırken Sağlık Bakanlığının 2006 yılında yayınladığı Ulusal Ruh Sağlığı Politika Metni esas alınmıştır. Bu Eylem Planı’nın amacı; merkeze bireylerin ihtiyacını alan ruh sağlığı hizmetlerinin, uygun yöntemle yeterli bir biçimde verilmesini sağlayan bir hizmet ağının kurulmasıdır. Bu amaç doğrultusunda hazırlanan Plan ile ruhsal hastalığı olan kişilerin tedavi ve bakımlarında hasta merkezli yaklaşımın temel alınması, toplum temelli ruh sağlığı hizmet modelinin ülkemizde yerleşmesi hedeflenmiştir.
Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı, şimdiki sağlık stratejilerinin 2023 yılı itibariyle Türkiye’deki yansımalarına göre 2011–2023 dönemini üç aşamalı olarak kapsamaktadır.
Kısa vadeli aktiviteler: Orta vadeli aktiviteler: Uzun vadeli aktiviteler:
2011-2012 2013-2016 2017-2023
Bu Eylem Planı’nda kısa ve orta vadeli aktiviteler ayrıntılı olarak planlanmış, genel yol haritası belirlenmiş; uzun vadeli aktivitelerin 2016 yılı itibarı ile gözden geçirilerek ayrıntılandırılmasına karar verilmiştir.
Eylem Planı’nda ruh sağlığı hizmetleri bir bütün olarak ele alınmış, bu hizmetlerin diğer sağlık hizmetlerine entegre bir şekilde organize edilmesi ve planlanmasına çalışılmıştır. Bu metnin ilk bölümünde eylem planının hazırlanma süreci ve ülkemizin ruh sağlığı profilinin mevcut durumu anlatıldıktan sonra planlanan eylemler bütünün parçaları olarak ele alınmış, son bölümde de amaçlar, hedefler, stratejiler ve aktiviteler tablolar halinde verilmiştir.
Belgenin tam metni için tıklayınız : http://ahmetsaltik.net/arsiv/2014/07/ULUSAL_RUH_SAGLIGI_EYLEM_PLANI_2011-2023.pdf
Planı (2011- 2023). Erkoc M, Com S, Torunoğlu MA, Alataş G, Kahiloğulları AK, editorlerT.C. Sağlık Bakanlığı; Ankara
“İşte ruhsal bozukluğu olan insanların hayatlarını iyileştirmenin birçok yolu. Önemli bir yol, daha iyi hizmetlere yol açan politikalar, planlar ve programlardır. Bu tür politikaları ve planları uygulamak için iyi mevzuata, yani politikaları ve planları uluslararası kabul görmüş insan hakları standartları ve iyi uygulamalar bağlamına yerleştiren yasalara ihtiyaç vardır. Bu Kaynak Kitap, ülkelere bu tür mevzuatın hazırlanması, kabul edilmesi ve uygulanmasında yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Ülkeler için belirli bir yasama modeli önermez, daha ziyade mevzuata dahil edilecek kilit konuları ve ilkeleri vurgular.
Sağlığın tüm yönleri için geçerli olduğu gibi, ülkelerdeki mevcut mali ve insan kaynaklarındaki belirgin farklılıklar, ruh sağlığı sorunlarının nasıl ele alınacağını etkiler. Gerçekten de, ruh sağlığı hizmeti kullanıcıları, aileler ve bakıcılar ve sağlık çalışanları tarafından ifade edilen ihtiyaçlar, mevcut ve geçmiş hizmet sunumuna büyük ölçüde bağlıdır ve insanların beklentileri ülkeden ülkeye önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Sonuç olarak, bazı ülkelerde olduğu gibi kabul edilen belirli hizmetler ve haklar, diğer ülkelerin uğraştığı hedefler olacaktır. Ancak, ruhsal bozukluğu olan kişilerin ihtiyaçlarının daha iyi karşılanabilmesi için tüm ülkelerde ruh sağlığı hizmetlerini iyileştirmek ve insan haklarını geliştirmek ve korumak için çaba sarf edilebilir.
Çoğu ülke, özellikle ruh sağlığına ayrılmış ek kaynaklara sahip olsaydı, ruh sağlığını önemli ölçüde iyileştirebilirdi. Yine de, kaynaklar kısıtlı olduğunda bile - bu Kaynak Kitap'ın açıkça belirttiği gibi - uluslararası insan hakları standartlarına saygı gösterilmesi, korunması ve yerine getirilmesi için araçlar bulunabilir. Bazı durumlarda, temel hedeflere ulaşmak için bile asgari düzeyde bir kaynak gerekli olmasına ve açıkçası, ek kaynakların taahhüt edilmesi gerekmesine rağmen, özellikle şu anda yalnızca asgari veya hiç olmayan kaynaklara sahip ülkelerde, reform çok az ek kaynakla veya hiç ek kaynak olmadan gerçekleştirilebilir. Ruh sağlığı için kaynağı şart değildir – eğer temel uluslararası insan hakları standartları karşılanacaksa…
Mevzuatın kendisi ruh sağlığı için daha fazla kaynak sağlamanın, bir ülkedeki hakları ve ruh sağlığı standartlarını ve koşullarını iyileştirmenin bir yolu olabilir. Ancak bir yasanın ruhsal bozukluğu olan kişilerin yaşamlarında olumlu bir fark yaratabilmesi için gerçekçi ve ulaşılabilir hedeflere sahip olması gerekir. Ülkenin uygulayamayacağı gerçekçi olmayan bir yasa hiçbir amaca hizmet etmez ve dava ile ilgili gereksiz harcamalara neden olabilir, böylece kaynakları hizmet geliştirmeden uzaklaştırabilir. Bu nedenle yasama organları, yalnızca kaynak etkilerini araştırdıktan sonra bir yasa çıkarmalıdır. Bu Kaynak Kitapta belirtilen hedeflere her ülkede gerçekçi olarak nasıl ulaşılabileceği sorusu, bu kitabın tüm okuyucuları için temel bir düşünce olmalıdır.
Bu Kaynak Kitap ne sağlar?
Bu kitabın bölümleri ve ekleri, farklı deneyim ve uygulamaların yanı sıra farklı ülkelerden kanun ve diğer hukukla ilgili belgelerden alıntılar içermektedir. Bu örnekler, çoğaltılacak önerileri veya “modelleri” temsil etmez; daha ziyade, farklı ülkelerin ruh sağlığı, insan hakları ve mevzuat alanında neler yaptığını göstermek için tasarlanmıştır.
Etkili mevzuatın üç temel unsuru ana hatlarıyla belirtilmiştir: bağlam, içerik ve süreç – başka bir deyişle, ruh sağlığı mevzuatının “neden”, “ne” ve “nasıl” olması gerekitiği açıklanmıştır. Ek 1, Kaynak Kitap ile birlikte kullanılabilecek Ruh Sağlığı Mevzuatı Kontrol Listesini içerir. Kontrol listesi, ülkelere ruh sağlığı yasalarına temel bileşenlerin dahil edilip edilmediğini değerlendirmede ve Kaynak Kitapta yer alan kapsamlı tavsiyelerin dikkatlice incelenip dikkate alınmasını sağlamada yardımcı olmak için tasarlanmıştır.
Kitap boyunca, DSÖ Ruh Sağlığı Politikası ve Hizmet Rehberlik Paketi'ne de atıfta bulunulmaktadır. Bu Paket, diğerlerinin yanı sıra ruh sağlığı politikası geliştirme, savunuculuk, finansman ve hizmet organizasyonu gibi konularda, ülkelere önemli ruh sağlığı reformu konularını ele almalarında yardımcı olmak üzere tasarlanmış, birbiriyle ilişkili bir dizi modülden oluşmaktadır. “
Belgenin İngilizce tam metni için tıklayınız : https://ec.europa.eu/health/sites/health/files/mental_health/docs/who_resource_book_en.pdf
WHO Resource Book on Mental Health, Human Rights and Legislation (2005) GenevaDSÖ Ruh Sağlığı, İnsan Hakları ve Mevzuat Kaynak Kitabı (2005) Cenevre
Psikiyatrik sorunlara ve psikiyatri pratiğine ilişkin etik duyarlılık örneklerini Dünya Psikiyatri Birliği’nin bildirgelerinde, ulusal hekim birliklerinin etik kodlarında ve uzmanlık derneklerinin konuya ilişkin metinlerinde görmek mümkündür. Bu bağlamda Türkiye Psikiyatri Derneği’nin ilke olarak benimsediği, “bilim, etik, dayanışma” söylemini ve 2002 yılında kapsamlı bir biçimde ortaya koyduğu “Ruh Hekimliği (Psikiyatri) Meslek Etiği Kuralları”nı görmek mümkündür. Bu çalışmada ülkemizin iç hukukunu biyoetik bağlamında “İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi” ile etkilemiş olan Avrupa Konseyi’nin Biyoetik Komitesi’nin psikiyatriye ilişkin ek protokol çalışmalarının ortaya konulması ve tartışılması amaçlanmıştır. Protokol çalışmaları Biyoetik Komitesi tarafından yürütülmektedir. Süreç, hasta ve yakınlarının, hekimlerin ve ilgili diğer sağlık çalışanları ile insan hakları derneklerinin görüşlerinin alınarak ek protokol oluşturulması için organize edilmiştir. Ayrıca kamuoyu görüşlerinin alınması da önemsenmektedir. Protokolün üzerinde durduğu öncelikli konuların başında ülkelerin yasal düzenlemelerinde boşluklar olduğu görülen istem dışı yatış ve tedavi konusu yer almaktadır. Taslak protokolde istem dışı yatış ve tedavi kavramlarının, bunlara konu olan kişilerin durumunun, istem dışı yatış sürecinde değerlendirici olarak psikiyatristler ve yetkinlikleri konularının ayrıntılı şekilde ele alındığı görülmektedir. Ülkemizde henüz yasalaşmamış olsa da Türkiye Psikiyatri Derneği’nin önemli düzeyde katkı sunduğu “Ruh Sağlığı Yasası Taslağı” ile “Ruh Hekimliği (Psikiyatri) Meslek Etiği Kuralları” içerisinde konunun ayrıntılı biçimde yer almış olduğu dikkate değerdir. “
Belgenin tam metni için tıklayınız : https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1276031
Yıldız A, Kurtoğlu A, Arda B (2020) Avrupa Konseyi Biyoetik Komitesi'nin Psikiyatriye İlişkinEk Protokol Calışması Neler Soyluyor? Osmangazi Tıp Dergisi
“Ülkemizde ruhsal rahatsızlığı olan kişilerin hastaneye yatırılma koşullarını düzenleyen bir yasal düzenle- me henüz yok. Fakat dünyada da tüm ülkelerde ruh sağlığı ile ilgili yasal düzenlemeler bulunmuyor.
Aslında, tarihi veriler, ülkemizde cumhuriyet öncesinde 1876 ve 1913 yıllarında bazı talimatnameler yazıldığını ama bu- gün bu yasal metinlerin yürürlükte olmadığını gösteriyor. Özellikle 1960'lardan sonra bu konuda kurum ya da kişi öze- linde çeşitli girişimler olmuşsa da hiçbir zaman bir yasa hazır- lığı boyutuna ulaşamamıştır. Türkiye Psikiyatri Derneği ku- rulduktan sonra, İstanbul Şubesinin ikinci yönetim kurulu, 1999’da o zaman ikinci başkanı olan Mustafa Sercan’ın öne- risi ile bu alanda çalışmak üzere bir alt kurul oluşturdu. Bu kurul sonradan derneğimiz merkez yönetim kurulu (MYK) tarafından da Ruh Sağlığı Yasası hazırlığı için çalışmak üzere resmen görevlendirildi. Araya giren 1999 depremi ile çalış- malar bir yıl kadar kesintiye uğrasa da, 2001 yılında oluşan ilk taslak metin MYK’ya gönderildi ve yönetim kurulu da tas- lağı Sağlık Bakanlığına sundu. Önce 2003 yılında dönemin sağlık bakanına, 2005 yılında da bu kez dönemin bakanlık müsteşarına elden sunulup konu hakkında bilgilendirme ya- pıldıysa da bir gelişme sağlanamadı.
Ülkemizin mevcut siyasi atmosferinde bu çabalar ne kadar gerçekçidir bilmeye olanak yok. Fakat derneğimiz, hastalarımız ve insan hakları için üzerine düşen görevi yapmaya devam edecektir.
Yazının tam metni için tıklayınız (s. 7-8) : https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/254201710522-TPD_bulten20_1.pdf
Oral ET (2017). Bitmeyen uğraşımız: Ruh Sağlığı Yasası. TPD Bulteni, 20:1, 7-8 8 | TPD Bülteni • Cilt 20 • Sayı 1 • 2017
“ Yıllar önce Norman Sartorius ile konuşurken “Ülkemizde henüz bir ruh sağlığı yasası yok” dediğimde ondan “Aslında çocuklara ve medeni haklarını kullanamayan kişilere özgü düzenlemeler varsa şart değil” cevabını alınca çok şaşırmış ve anlam verememiştim çünkü onun söz ettiği kısım olması gereken yasal düzenlemenin yalnızca bir bölümünü içeriyordu. Neden böyle söylediğini düşünürken, belki de “mahremiyet, temel haklar vs.” gibi özelliklerin zaten var olduğunu düşünmüş olabileceğine hükmetmiştim. Oysa, ülkemizde de, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ruhsal rahatsızlığı olan kişilerin “hakların, sınırların ve yetkilerin açık ve net olarak belirlendiği” bir toplumsal sözleşmeye, ciddi düzeyde etkilenmiş ve psiko-sosyal engellilik koşullarını taşıyan bireylerin toplum içinde iyileşmelerini, istemli, istemsiz ve zorunlu tedavisini de sağlayacak bir yasaya hala gereksinim var. Şaşırtıcı olan ise bundan 130 yıl önce böyle bir yasa varken günümüzde olmaması.
İlk yasal düzenleme, Süleymaniye ve Toptaşı Bimarhanelerinin Başhekimi Luigi Mongeri (1815-1882) tarafından kaleme alınmış olan ‘Mecanin Yönetimi’dir. Mongeri, 1870 yılı Ocak ayında Sadrazam Âli Paşa’ya bir ariza yazarak, hükümeti birinci derecede ilgilendirdiğine inandığı çalışmasını sunmuş ve ömrünün büyük kısmını geçirdiği bu ülkenin insani bir sorununa çözüm arayışlarında sadrazamın desteğini dilemiş. Dr. Hovsep Nurican Efendi’nin verdiği bilgiye göre, Mongeri’nin Bimarhane Nizamnamesi taslağını içeren dilekçesi yedi yıl boyunca ele alınmamış. Taslak için, önce Tıbbiye Nezareti’nin görüşü alınmış, ardından Cemiyet-i Tıbbiye-i Mülkiye tarafından bazı değişiklikler yapılmış ve ancak Süleymaniye’de çıkan büyük kolera salgınında sağ kalan hastaların Toptaşı’na taşınmasından sonra 15 Mart 1876 da irade-i seniyye (padişah fermanı) ile kanun yürürlüğe konmuştur. Nizamname, kurum olarak bimarhanelerin ruhsat, idari işleyiş ve sorumluluk, taşradan merkezlere sevkle ilgili kuralları, hastaların bimarhaneye giriş-çıkış, kayıt ve tedavi süreçlerini ayrıntılandıran, toplam 22 maddeden oluşmaktadır. Bunu bir iç hizmet yönetmeliği olan 14 Aralık 1913 tarihli Toptaşı Bimarhanesi ile Mecanin Müşahedehanesi Talimatnamesi izlemiştir. Nizamname arzu edilen, idealize edilmiş bir durumu, Talimatname ise somut bir kadronun, görevlerini istenen şekilde yapmasını sağlayacak çerçeveyi sunmaktadır. Fakat ne yazık ki, 31 Mayıs 1915 de Edirne Bimarhanesi Talimatname-i Dahilisi ve Cumhuriyet döneminde Toptaşı Bakırköy’e taşındıktan sonra hazırlanan 28 Kasım 1929 tarihli Akliye ve Asabiye Hastaneleri Dahili Talimatnamesi’nden daha ileriye gidilememiştir (Artvinli ve Etker, 2013). Tuhaf olan, bazı Osmanlı yasalarının Cumhuriyet kurulurken aynen korunması ve bazılarının kaldırılması sırasında, bu yasasının her nasılsa unutulmuş olmasıdır. Yasa, eski ya da çağdışı olduğu için kaldırılmış olamaz, çünkü 1876 tarihli Bimarhaneler Nizamnamesi, 1838 tarihli Fransız Akıl Hastaları Kanununun bir çevirisidir ve o yasa Fransa’da 150 yıldan daha uzun yürürlükte kalmıştır.
…”
Belgenin tam metni için tıklayınız : http://www.timucinoral.com/PDF/ruh-sagligi-yasasi.pdf
Oral ET (2018) Ruh Sağlığı Yasamız: Bir Kez Daha Bir Başka Bahara mı Kalacak? TurkPsikiyatri Dergisi, 29:2; Erişim tarihi:27 Temmuz 2020
“Önceki yasama döneminde Ruh Sağlığı Yasa Teklifinin hazırlanmasında katkıları olan ve TBMM’ye sunan Aydın Milletvekili Sn. Deniz Depboylu tarafından 09.07.2018 tarihinde yapılan açıklamada “…PDR alanı mezunları ve bu amaçla eğitime başlamış PDR öğrencilerinin hak kaybına neden olacağı görülerek yasa teklifinin sadece klinik psikolog tanımında değişiklik yapıldığı, Ruh Sağlığı Yasa teklifinin Grup Başkan Vekili tarafından Meclis Başkanlığı’na yeniden sunulduğu” belirtilmiştir.
Bilindiği üzere Türkiye Psikiyatri Derneği 1999 yılından beri bir ruh sağlığı yasası gerekliliğini gündeme getirmiş, yasa taslakları hazırlamış, aralıksız sürdürdüğü çalışmalar sonucunda son olarak 2015 yılında oldukça kapsamlı bir “Ruh Sağlığı Yasa Taslağı” metni oluşturmuştu. ”
Tam metin için tıklayını : https://www.psikiyatri.org.tr/1905/ruhsagligi-yasa-teklifinde-yapilmak-istenen-degisiklige-iliskin-aciklama
Türkiye Psikiyatri Derneği (2018) Ruh Sağlığı Yasa Teklifinde Yapılmak İstenen Değişikliğeİlişkin Acıklama, Erişim Tarihi 26 Temmuz 2020
Bu sayfada Türkiye Psikiyatri Derneği'nin Ruh Sağlığı Yasası ile ilgili çalışmaları, görev grupları ve yapılan açıklamalar yer almaktadır.
1999 Ruh Sağlığı Yasa Tasarısı Görev Grubu
Koordinatör: Mustafa Sercan Solmaz Türkcan Nevzat Satmış
2007 Ruh Sağlığı Yasası Taslağı Hazırlama Kurulu
Koordinatör: Mustafa Sercan, Solmaz Türkcan, Doğan Yeşilbursa Peykan Gökalp
2009 Ruh Sağlığı Yasa Tasarısı Görev Grubu
Koordinatör: Hüseyin Soysal Solmaz Türkcan Doğan Yeşilbursa Fatih Öncü Peykan Gökalp
2010-2012 TPD adına Ruh Sağlığı Yasası Çalışma Grubu üyeleri
Fatih Öncü Mehmet Can Ger
Ruh Sağlığı Politikaları Görev Grubu içerisinde Ruh Sağlığı Yasa Tasarısı Çalışma Grupları
2014-2015 Koordinatör: Ejder Akgün Yıldırım Fatih Öncü Mustafa Sercan Simavi Vahip Mehmet Yumru Ayşe Devrim Başterzi Hasan Karadağ Hamid Boztaş Mehmet Can Ger Ayşegül Özpolat Hüseyin Soysal Doğan Yeşilbursa Tunç Alkın Meram Can Saka Murat Aktepe Haldun Soygür Altan Eşsizoğlu
2015-2016 Koordinatör: Ejder Akgün Yıldırım Fatih Öncü Mustafa Sercan Simavi Vahip Mehmet Yumru Ayşe Devrim Başterzi Hasan Karadağ Hamid Boztaş
2016-2018 Koordinatör:Ejder Akgün Yıldırım Fatih Öncü Mustafa Sercan Simavi Vahip Mehmet Yumru Timuçin Oral Selçuk Candansayar
2018-2021 Ruh Sağlığı Yasası Görev Grubu
Koordinatör: Ejder Akgün Yıldırım Fatih Öncü Mustafa Sercan Simavi Vahip Mehmet Yumru Timuçin Oral Selçuk Candansayar
2021-2022 Ruh Sağlığı Yasası Görev Grubu
Koordinatör: Ejder Akgün Yıldırım Fatih Öncü Mustafa Sercan Simavi Vahip Mehmet Yumru Timuçin Oral Selçuk Candansayar Ömer Böke Koray Başar
TPD Bültenlerinde ruh sağlığı yasasına ilişkin uzun yıllardır çok sayıda yazıya yer verildiği ve bu meselenin etraflıca tartışıldığı görülmektedir. 2000 yılındaki TPD bülteninde Prof. Dr. Mustafa Sercan’ın kaleme aldığı Psikiyatrik hastaların haklarının yasayla korunması gerekli mi? başlıklı yazı bu anlamda öncül paylaşımlardan biridir. Bu yazıda o dönemde ülkedeki yasal prosedürlerin bir fotoğrafı çekilerek psikiyatrik hastaların haklarını koruma noktasında evrensel hukuk perspektifinden bulunduğumuz konuma dair bazı tespitlerde bulunulmuş, psikiyatristlerin tüm iyi niyetlerine ve özverili çalışmalarına rağmen yasal zemini olmayan bir düzlemde hastalarının haklarını koruma konusunda yaşayabilecekleri zorluklara değinilmiş ve sonuç olarak insan hakları ve evrensel hukuk temelli bir yaklaşımla Türkiye psikiyatri topluluğu olarak hastalarımızı ve kendi meslek sınırlarımızı koruyacak bir yasanın hazırlanmasına katkıda bulunmamız gerektiği önemle vurgulanmıştır.
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/1242011192516-2000_4.pdf
2003 yılı Bahar bültenine baktığımızda yine Prof. Dr. Mustafa Sercan’ın o dönemde 2. Ulusal Ruh Sağlığı Politikası Konferansı’nda yaptığı bir konuşmanın metni yer almaktadır. Bu metinde de bütüncül bir yaklaşımla ve konunun tüm paydaşlarının görüşleri alınarak ulusal bir ruh sağlığı politikası oluşturmanın gerekliliği üzerine yorumlarda bulunulmuştur. Bu politikanın oluşturulmasının akabinde kapsamlı bir ruh sağlığı yasası ile desteklenmesinin ruh sağlığı hizmetlerinde nitelik artışını beraberinde getireceği ifade edilmiştir. Bunun yanında oluşturulacak yasa ile birlikte koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinin gelişmesi, sosyal devlet anlayışının gereği olarak ekonomik gücü kısıtlı vatandaşların ruh sağlığı hizmetlerine erişiminin artması ve ruhsal bozukluğu olan bireylerin damgalanmasının önüne geçilmesi gibi konularda da olumlu yönde adımlar atılabileceği belirtilmiştir.
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/2003_6_1_Bahar.pdf
2003 yılı Güz bülteninde ise Prof. Dr. İsmet Kırpınar’ın Ulusal Ruh Sağlığı Politikası’nın tarihsel seyrine ilişkin paylaştığı bilgiler günümüze ışık tutacak niteliktedir. Aktarılan bilgilere göre 1999 yılındaki Marmara depremi sonrası Türkiye Cumhuriyeti ile Dünya Bankası arasında imzalanan Marmara Depremi Acil Yeniden Yapılandırma Projesi İkraz Anlaşması çerçevesinde Bir Ulusal Ruh Sağlığı Politikası geliştirilmesi konusunda Sağlık Bakanlığı yurtdışı ağırlıklı bir konsorsiyumla sözleşme imzalamıştır. Bunun akabinde Ulusal Ruh Sağlığı Politikası Geliştirme Komisyonu oluşturulmuş ve bu komite ile firma temsilcileri bir dizi toplantı yapmışlardır. TPD de o dönemde bu toplantılara aktif katılım göstererek konuyla ilgili görüşlerini sunmuş ve daha sonra da 39. Ulusal Psikiyatri Kongresi’nde konuyu psikiyatri topluluğunun gündemine taşıyarak yapılan çalışmaların geliştirilmesi konusunda kararlı duruşunu sürdürmüştür.
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/2003_6_2_guz.pdf
2004 yılında ise Ruh Sağlığı Hizmetlerinin İyileştirilmesi Toplantısı’ndan çıkan öneriler TPD bülteninde yer bulmuştur. Dönemin sağlık bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın çağrısıyla gerçekleştirilen ve Türkiye Psikiyatri Derneği, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Derneği ve Türk Psikologlar Derneği temsilcileri ile Sağlık Bakanlığı Ruh Sağlığı Bilimsel Danışma Kurulu üyelerinin katıldığı bu toplantı sonucunda sağlık bakanına sunulan önerilerden bazıları şunlardır:
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/tpdb_kpk7_2.pdf
2004 Kış bülteninde ise TPD Adli Psikiyatri Bilimsel Çalışma Birimi tarafından hazırlanan ve TPD MYK tarafından TBMM Adalet komisyonu’na sunulan Türk Ceza Kanunu tasarısındaki psikiyatriyle ilgili maddelere ilişkin değişiklik önerilerinden bahsedilmiştir. Ayrıca aynı bültende ülkemizdeki psikiyatri uzman ve asistan sayılarının dünya örnekleriyle karşılaştırıldığında yeterli düzeyde olmamasından hareketle ulusal ruh sağlığı politikası çalışmaları kapsamında ruh sağlığı profesyonellerinin sayı, nitelik ve özlük hakları bakımından Avrupa standartlarını yakalayacağı bir düzenlemenin gündeme alınmasının önemi vurgulanmıştır.
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/2004kis.pdf
2006 yılına gelindiğinde Ruh Sağlığı Yasası’na dönük çalışmalar Türk Tabipleri Birliği’nden Manisa Şizofreni ile Yaşam Derneği’ne kadar geniş katılımlı bir Ruh Sağlığı Platformunun oluşumu ile taçlanmıştır. Bu platformun başlatttığı Ruh Sağlığı Yasası, Hemen Şimdi kampanyası 2021 yılında ruh sağlığı yasasıyla ilgili gelinen noktaya ve alınan mesafeye bakıldığında siyaset kurumu ve medya organlarının ilgisini çekebilme bakımından oldukça ses getirmiştir. Nitekim o dönemde ilk kez bir milletvekili ruh sağlığı yasasıyla ilgilendiğini belirterek Türkiye Psikiyatri Derneği’ni aramıştır.
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/2006_9_3.pdf
1998 yılında başlatılan ve büyük emeklerle yıllardır sürdürülen Ruh Sağlığı Yasası çalışmalarının adeta özeti niteliğindeki bir metin Prof. Dr. Şahika Yüksel’in kaleminden 2007 yılı bülteninde kendine yer bulmuştur. Ayrıca bu bültende hazırlanan yasa taslağı tüm maddeleriyle şeffaf şekilde kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/2007_10_1.pdf
Yine 2008 bülteni 3. sayısında da ruh sağlığı yasasının öyküsü kapsamlı şekilde anlatılmıştır. Bu bültende yaşanmış ve çarpıcı bir örnek ruh sağlığı yasasının neden önemli olduğunu bizlere bir kez daha hatırlatmaktadır. Paranoid şizofreni teşhisi almış bir hastanın babasının isteğiyle hastaneden imza alınarak çıkartılması ve ertesi gün oğlunun babasını öldürmesi… Bu ölümün sorumlusu kim sorusunun yargı nezdinde sorulması halinde ruh sağlığı yasasının olmayışı hekimin görevini eksik yaptığına dair olası bir iddiaya sahip çıkılmasına yol açar mı? Buradan hareketle ilgili yazıda da belirtildiği üzere anayasadaki genel ve medeni kanunda istemsiz yatışlarda hasta haklarını ve hekimin yetki ve sorumluluklarını tanımlayan yasal bir metnin bulunmaması ruh sağlığı yasasının neden hemen, şimdi çıkarılması gerektiğinin hayati sebeplerinden biri olarak görünmektedir.
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/2008_11_3.pdf
2009 yılına gelindiğinde 45.Ulusal Psikiyatri Kongresi’nde yapılan herkes için ulaşılabilir ruh sağlığı hizmeti temalı basın açıklamasıyla ruh sağlığı yasasına dair istek ve görüşler bir kez daha seslendirilmiştir. TBMM ve ilgili tüm krumuları bu yasanın çıkarılması konusunda sorumluluk almaya davet eden yazıda ruh sağlığına artırılan kaynağın artırılması, personel eksikliklerinin giderilmesi, psikiyatri yatak sayılarının artırılması, koruyucu ruh sağlığı uygulamalarının yaygınlaştırılması ve tüm bu düzenlemelerin devletin asli sorumluluğu olarak kabul edilmesi gerekliliği açıkça belirtilmiştir.
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/TPD%20B%c3%bclten%202009%203.pdf
Tarihler biraz ileri sarıldığında 2017 yılında Prof. Dr. Timuçin Oral’ın kaleme aldığı Bitmeyen Uğraşımız: Ruh Sağlığı Yasası başlıklı yazı uzun yıllardır yürütülen ve bir süreliğine duraksama dönemine giren ruh sağlığı yasası çalışmalarında yeni bir sayfanın habercisi niteliğindedir. Bu yeni sayfanın fitilini ateşleyen de 2016 yılında TBMM’de milletvekili Deniz Depboylu ile psikiyatri topluluklarının temsilcilerinin katılım gösterdiği toplantı olmuştur. Bu toplantıdaki olumlu hava 2017 yılı Ocak ayında milletvekili ve psikiyatri uzmanı Mehmet Bekaroğlu ile yapılan yeni bir toplantıyı beraberinde getirmiştir. Mart ayına gelindiğinde ise TBMM ruh sağlığı çalışma grubu toplantılarına devam ederek ruh sağlığı yasa tasarısını olgunlaştırma yolunda güçlenen adımlar atmaya devam etmiştir
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/254201710522-TPD_bulten20_1.pdf
2021 yılı itibarıyla TBMM sağlık komisyonundan gelen bir davet ile ruh sağlığı alanında çalışan meslek örgütlerinin temsilcileri ile komisyon üyeleri arasında bir toplantı gerçekleştirilmiştir. Bu toplantının ardından TPD ruh sağlığı yasası görev grubu da çalışmalarına yeniden başlamıştır.
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/1810202192712-TPD_bulten2021_2_web_HR.pdf
Bu sayfada Türkiye Psikiyatri Derneği'nin bugüne kadar oluşturduğu Ruh Sağlığı Yasası taslaklarını tarih sırasına göre bulabilirsiniz.
2007 Tpd Ruh Sağlığı Yasa Tasarısı için tıklayınız.
2007 TPD Ruh Sağlığı Yasa Tasarısı İngilizce Çevirisi için tıklayınız.
2009 Ruh Sağlığı Yasası Kısa Versiyon için tıklayınız.
2009 Ruh Sağlığı Yasası Kısa Versiyon İngilizce Çevirisi için tıklayınız.
2009 Ruh Sağlığı Yasası için tıklayınız.
2009 Ruh Saglıgı Yasası İngilizce Çevirisi için tıklayınız.
2015 Ruh Sağlığı Yasası için tıklayınız.
2018 1. Ruh Sağlığı Kanun Teklifi için tıklayınız.
2018 1. Ruh Sağlığı Kanun Teklifi İngilizce Çevirisi için tıklayınız.
2018 2. RSY Kanun Teklifi için tıklayınız.
2021 RUH SAĞLIĞI YASASI HAZIRLIKLARINA YÖNELİK TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ GÖRÜŞLERİ
Bu sayfada Ruh Sağlığı Yasası ile ilgili medyada yer alan haber ve değerlendirmeler derlenmiştir.
2021 - 57. Ulusal Psikiyatri Kongresi TPD Basın Açıklaması:
Bu yıl Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından 57.’si yapılan Ulusal Psikiyatri Kongresi’nin ana teması “Bilimsel Kanıttan Uygulamaya Ruh Sağlığı” olarak belirlenmiştir.
TPD ülkemizin ruh sağlığı sorunları yaşayan ve yaşama olasılığı bulunan insanlarımız ve hastalarımızın hak ettiği seviyede önleyici, koruyucu ve tedavi edici, hizmet alan eksenli bir ruh sağlığı yasası için aşağıdaki niteliklerin ve ilkelerin temel alınmasını önerir:
Ruh Sağlığı Yasası ülkemiz için, yıllardır olduğu gibi bugün de, ertelenemeyecek bir ihtiyaçtır. Bu yasanın hazırlık sürecinde bu alanda yılladır çaba sarf eden, ürünler geliştiren Türkiye Psikiyatri Derneği’nin görüşlerinin dikkate alınması, sürecin ruh sağlığı hizmeti alanların, hastaların ve yakınlarının dahil edilerek yürütülmesi gereklidir.
https://psikiyatri.org.tr/basin/608/57-upk-turkiye-psikiyatri-dernegi-basin-aciklamasi
10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü 2021 Ortak Basın Bildirgesi: ‘’Eşitliğin Olmadığı Bir Dünyada Ruh Sağlığı’’
Artarak kutuplaşan ve varsılların daha varsıl olduğu, giderek daha çok sayıda insanın ise yoksulluk içinde yaşadığı bir dünyada, Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu 2021 yılı Dünya Ruh Sağlığı Günü temasını “Eşitliğin olmadığı bir dünyada ruh sağlığı” olarak belirledi.
Bu tema; az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ruhsal sorunu olan insanların %75-95’inin ruh sağlığı hizmetlerine erişemediğini, gelişmiş ülkelerde de durumun bundan daha iyi olmadığını vurgulamayı amaçlamaktadır.
2020’den bu yana COVID-19 pandemisi, sağlık hizmetlerindeki eşitsizliğin etkilerini daha da belirginleştirdi.
Kuşkusuz ki bu sorunların giderilmesinde eşitlikçi, nitelikli, çağdaş bir ruh sağlığı hizmetine ulaşabilmenin tüm yurttaşlar için güvence altına alınmasında önemli bir rol oynayacak bir “Ruh Sağlığı Yasası”nın çıkarılması için yasa yapıcıların tüm paydaşların görüşlerinin dikkate alındığı bir süreci hızlandırıp sonuçlandırması talep edilmelidir.
https://psikiyatri.org.tr/basin/607/10-ekim-dunya-ruh-sagligi-gunu-2021-ortak-bildirgesi-esitligin-olmadigi-bir-du
18.01.2019 Ruh Sağlığı Yasa Taslağı ile ilgili TPD MYK basın açıklaması
Derneğimiz 20 yılı aşkın süredir Ruh Sağlığı Yasası üzerinde çalışmaktadır.
2014 yılına kadar 3 ayrı yasa taslağı hazırlanmıştır.
Ruh Sağlığı Yasasının TBMM’de bir kanun teklifi verilmesi ile yeniden ülkemiz gündemine gelmesiyle birlikte Türkiye Psikiyatri Derneği’nin yıllardır Ruh Sağlığı Yasası ile ilgili yürüttüğü çalışmalara dikkat çeken ve süreç hakkında bilgi veren basın açıklamasında;
1998 yılından beri ruh sağlığı yasa tasarısı üzerinde çalışan derneğimiz bünyesinde 2014 yılına kadar üç ayrı taslak hazırlandığı, kamu kurumları ile paylaşıldığı,
2006 yılında derneğimizce hazırlanan taslağa dayalı bir yasa tasarısı bir milletvekili tarafından kanun teklifi olarak sunulduğu ama yasalaşamadığı,
2015 yılında meclisteki partilere sunulmak üzere yasa diline uygun bir taslağın hazırlandığı, bu son taslak üzerinden 2017 ve 2018 yıllarını kapsayan sürede TBMM’de ilgili derneklerle ortak ve düzenli çalışmaların yapıldığı,
Bu çalışmalar neticesinde ortaya çıkan Ruh Sağlığı Kanun Teklifi, MHP Aydın Milletvekili Sayın Deniz Depboylu tarafından 02.03.2018 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulduğu bilgisi paylaşılmış
Ülkemizdeki diğer yasa hazırlıklarından farklı olarak ilk defa yasaya muhatap olacak alandaki tüm grupların dernekleri ve temsilcilerinin mevcut birikimlerini ortaya koyarak, ortak çaba, konsensüs ve meslektaş bir milletvekilinin desteği ile TBMM çatısı altında yazılmış olmasının, bu yasa teklifini diğer yasa hazırlıklarından ayırdığı vurgulanmıştır.
https://psikiyatri.org.tr/basin/555/ruh-sagligi-yasa-taslagiyla-ilgili-basin-aciklamasi
Ruh Sağlığı Yasa Teklifinde Yapılmak İstenen Değişikliğe ilişkin 11 Temmuz 2018 Tarihli TPD MYK Açıklaması
Önceki yasama döneminde Ruh Sağlığı Yasa Teklifinin hazırlanmasında katkıları olan ve TBMM’ye sunan Aydın Milletvekili Sn. Deniz Depboylu tarafından 09.07.2018 tarihinde yapılan yapılan açıklamada “…PDR alanı mezunları ve bu amaçla eğitime başlamış PDR öğrencilerinin hak kaybına neden olacağı görülerek yasa teklifinin sadece klinik psikolog tanımında değişiklik yapıldığı, Ruh Sağlığı Yasa teklifinin Grup Başkan Vekili tarafından Meclis Başkanlığı’na yeniden sunulduğu” belirtilmiş ve bunun üzerine derneğimizce yapılan açıklamada;
Tüm derneklerin büyük oranda uzlaşısı ile teklif haline gelmesine katkıda bulunduğu Yasa Teklifi metninin yeni yasama döneminde paydaş derneklerin görüşleri alınmadan, sadece bir meslek grubunun lehine olacak şekilde “Klinik Psikolog” tanımında değişiklik yapılarak yeniden TBMM’ye sunulmasını derneklerin ortak çalışma ilkeleri açısından doğru bulmadığımızı
Bu yasa teklifinin meslek yasası niteliğinde olmaması ve kamu sağlığını ve incinebilir bireylerin ruh sağlığını ilgilendirmesi sebebiyle klinik psikolog gibi son derece önemsediğimiz bir meslek tanımını ve diğer meslek tanımlarını bilimsel ve etik açıdan tüm paydaşların birlikte değerlendirmesinin daha yerinde olacağını düşündüğümüzü kamuoyu ile paylaştık.
https://psikiyatri.org.tr/1905/ruh-sagligi-yasa-teklifinde-yapilmak-istenen-degisiklige-iliskin-aciklama
2018 - Ruh Sağlığı Yasa Taslağı Çalışmasının Temel Dayanaklarına ilişkin Türkiye Psikiyatri Derneği, Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği, Psikiyatri Hemşireleri Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Çocuk Gelişimi ve Eğitimcileri Derneği, Özel Eğitimciler Derneği, Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği Yönetim Kurulları ‘nın ortak basın metni
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bugüne kadar bir ruh sağlığı yasası olmadığı,
Gittikçe zorlaşan yaşam şartları karşısında bireylerin fiziksel ve maddi sorunlar yanında ruhsal olarak da zorlandığı, ruh sağlığı alanında hizmet alanların ve verenlerin sorunlarının da buna paralel arttığı,
Bu sorunlarla başa çıkabilmek için hakların, sınırların ve yetkilerin açık ve net olarak belirlendiği bir toplumsal sözleşmeye, açıkçası “Ruh Sağlığı Yasasına” acilen ihtiyacımız olduğu belirtilmiş,
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ruh sağlığı yasalarının tamamı, ruh sağlığı sorunlarından ciddi düzeyde etkilenmiş ve psiko-sosyal engellilik koşullarını karşılayan bireylerin istemli ve istemsiz (zorunlu) tedavisini ve toplum içinde iyileşmelerini içerecek şekilde düzenlendiği vurgulanmış, Bu yasa taslağının da en önemli hukuki gerekçesi ve kaynağının Türkiye’nin 2007’de imzaladığı, 2008’de TBMM’de kabul edilen Birleşmiş Milletler Engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi olduğu,
Mevcut Engelliler Hakkında Kanun aynı zamanda ruh sağlığı hizmetleri için önemli bazı maddeler içerse de özellikle istemli ve istemsiz tedaviler için müstakil bir Ruh Sağlığı Yasasına gerek duyulduğu, dolayısıyla hazırlanan bu Ruh Sağlığı Yasa Taslağında temel amacın:
Ciddi düzeyde ruh sağlığı sorunlarından etkilenmiş bireylere verilecek hizmetlerin, insan hakları temelinde, bu bireylerin topluluk içinde yaşamını sürdürmesi ve iyileşmesine ilişkin düzenlemelerin yapılması olduğu
Öncelikli amacın ruh sağlığı alanında hizmet alanların haklarının savunulması olduğu kamuoyu ile paylaşılmıştır.
https://psikiyatri.org.tr/basin/528/ruh-sagligi-yasa-taslagi-calismasinin-temel-dayanaklarina-iliskin-basin-aciklama
22. KES Basın Açıklaması: Nisan 2018
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/1342018174517-22--KES-basin-aciklamasi-kntrl-fth.pdf
52. UPK, 17 Kasım 2016 Basın Metni:
‘Daha sağlıklı bir toplum için’ temalı kongrede
Ülkemiz ruh sağlığı yasası olmayan 3-4 ülkeden biri olduğu hatırlatılarak,
Bu konudaki hazırlık ve çalışmalarımız da bu yoğun gündem nedeniyle bir türlü hayata geçemediği,
Yine de girişimlerimiz sayesinde Aralık ayında Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Psikologlar Derneği ve Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği ile birlikte parlementoda temsil edilen partilerin milletvekilleri ile bir toplantı yaparak sorun ve gereksinimlerimizi anlatacağımız belirtilmiştir.
https://psikiyatri.org.tr/1300/tpd-10-ekim-dunya-ruh-sagligi-gunu-basin-aciklamasi
10 EKİM 2014 Dünya Ruh Sağlığı Günü Basın Açıklaması
TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ ve ŞİZOFRENİ DERNEKLERİ FEDERASYONU DÜNYA RUH SAĞLIĞI GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
“ŞİZOFRENİ İLE YAŞAMAK”
Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından bu yıl ki tema “Şizofreni ile yaşamak” olarak belirlenmiştir.
Şizofreni hastalarının tedavisi önündeki en büyük engel olan damgalamayı azaltmak ve ortadan kaldırmak, bizim elimizdedir. Dışlamadan, yok saymadan, önyargısız bir tutumla hareket etmek, şizofreni hastalarıyla toplumsal temas kurmaya açık olmak, şizofreni hastalarına önemli katkılar sağlar.
Tüm bu gerçekler göz önünde tutulduğunda, şizofreni hastaları, yakınları ve ruh sağlığı çalışanlarının öncelikli talepleri aşağıda sunulmuştur.
Aralık 2013 -18. KES Basın Açıklaması: Ruh Sağlığı Üzerine
Ülkemizde ruh sağlığı hizmetleri alanında yaşanan krize dikkat çekilmiş, ruh sağlığı yasasının olmayışının bu kargaşayı büyüttüğü vurgulanmış,
Ruh Sağlığı alanında tanımlanmış bir mevzuatın olmaması ruh sağlığı alanında çalışan sağlık profesyonellerinin çalışma koşullarının zorlaşmasına neden olduğu belirtilerek
Hastalarımızın hakları, sağlık sisteminin işleyişi ve gelişimi ve de biz psikiyatristlerin ve çalışma arkadaşlarımız ruh sağlığı alanı çalışanlarını için günün ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir ruh sağlığı yasasının zorunluluğu
TPD Ruh Sağlığı Yasası Görev Grubu Koordinatörü Doç.Dr. Ejder Akgün Yıldırım tarafından kamuoyu ile paylaşılmıştır.
https://psikiyatri.org.tr/basin/380/18-kes-basin-aciklamasi-ruh-sagligi-yasasi-uzerine
TPD Basın Bülteni 2010 Dünya Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma ile Mücadele Yılı
Yoksulluğa ve yoksulluğun ruh sağlığı üzerine olumsuz etkilerine değinilen basın açıklamasında Türkiye Psikiyatri Derneği’nin (TPD) kurulduğu günden beri ülkemizin önemli ruh sağlığı sorunlarını, ruh sağlığı politikalarını ve ilişkili konuları siyasi iktidarların ve kamuoyunun gündemine taşımak amacıyla defalarca girşimler de bulunarak ve ruh sağlığını ve ruh sağlığı hizmetlerini toplumun tüm kesimlerinin öncelikli konusu yapmak, öncelikli bir konu haline getirmek için gereken çabalarının sürdüğü belirtilmiştir.
Ruh Sağlığı Yasası’nın en kısa zamanda çıkarılması ve ilişkili yasal mevzuatın düzenlenmesi için TBMM’ni ve ilişkili tüm kurumları yeniden göreve ve sorumluluk almaya çağrılmıştır.
https://psikiyatri.org.tr/basin/301/tpd-basin-bulteni-2010-dunya-yoksulluk-ve-sosyal-dislanma-ile-mucadele-yili
10 Ekim 2009 ÜLKEMİZİN BİR “RUH SAĞLIĞI YASASI”NA, HERKES İÇİN, ULAŞILABİLİR, YAYGIN RUH SAĞLIĞI HİZMETİNE İHTİYACI VAR…
10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü nedeniyle Türkiye Psikiyatri Derneğinin gerçekleştireceği basın kampanyası 08 Ekim 2009 tarihinde başlıyor. 8-16 Ekim tarihleri arasındaki bir hafta boyunca öncelikli olarak RUH SAĞLIĞI YASASI ile RUH SAĞLIĞI HİZMETLERİNİN YAYGINLAŞTIRILMASI ve BİRİNCİ BASAMAKTA RUH SAĞLIĞI HİZMETLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNİ temel alan açıklamalar yazılı ve görsel basında yer alacaktır. Bu tarihler arasında tematik kanallar olan CNN TURK, HABERTÜRK ve NTV televizyon kanallarında TPD tarafından hazırlanan 20 sn. lik bir tanıtım filmi günde 8 kez dönüşümlü olarak gösterilecektir. 09 Ekim 2009 tarihinde İstanbul'da bir basın toplantısı gerçekleştirilecektir. TV Canlı yayın programı, reklam yayın akışı ve diğer etkinlik ayrıntıları ektedir...
https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/TPD%20B%c3%bclten%20(2009%20Cilt%2012%20Say%c4%b1%202).pdf
Etkinlikler: https://psikiyatri.org.tr/477/10-ekim-dunya-ruh-sagligi-etkinlikleri
45. Ulusal Psikiyatri Kongresi Basın Açıklaması- 2009
Türkiye Psikiyatri Derneği Türkiye psikiyatri topluluğunu 45. kez bir araya getiren, "Geçmişten Geleceğe, Teşhisten Tedaviye Psikiyatri…” temalı Ulusal Psikiyatri Kongresi ve Cinsel İşlev Bozuklukları Sempozyumu sırasında bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Bu basın toplantısında “ülkemizin bir “ruh sağlığı yasası”na ve herkes için, ulaşılabilir, yaygın ruh sağlığı hizmetine ihtiyacı olduğunu” vurgulayan bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
7 EKİM 2008 TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ 10 EKİM DÜNYA RUH SAĞLIĞI GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI: Ruh Sağlığına Öncelik Tanınmalıdır
Her yıl bir ana temanın işlendiği bu önemli günün bu yılki konusu “Ruh sağlığını, tüm dünyada, tüm ülkelerde toplumun tüm kesimlerinin öncelikli konusu yapmak, küresel bir öncelik haline getirmek”.
Ruh sağlığını tüm dünya ve tüm toplumlar için bir öncelik haline getirmek, ruh sağlığına ilişkin tüm yasal düzenlemeleri, ruh sağlığı politikalarını ve uygulamalarını sağlık gündeminin öncelikli konusu haline getirmeyi gerektiriyor.
Bu sorunların aşılması kamusal nitelikli, eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve kapsayıcı bir ruh sağlığı sisteminin yaşama geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Sağlığı geliştirmeyi, hastalıkları önlemeyi, tedaviyi, rehabilitasyonu, bakımı ve iyileşmeyi kapsayan bütünlüklü ve etkili bir ruh sağlığı sistemine ihtiyacımız olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Bunun çözümü için öncelikli olarak Zambia’da, Afganistan’da bile var olan ama henüz ülkemizde olmayan, hem hastaların, hem de ruh sağlığı çalışanlarının hak ve yükümlülüklerini düzenleyen bir “Ruh Sağlığı Yasası” çıkarılması büyük önem taşıyor.
18 Temmuz 2007 - BASIN DUYURUSU: RUH SAĞLIĞI OLMADAN SAĞLIK, SAĞLIK OLMADAN REFAH VE MUTLULUK OLMAZ
Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türiye Nöropsikiyatri Derneği Ortak Basın açıklaması
Ülkemizi yönetmeye aday siyasal partileri, ve milletvekillerimizi Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türk Nöropsikiyatri Derneği bünyesindeki ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı hekimler adına ülkemiz insanının ruh sağlığına önem vermeye, ruh sağlığı hizmetlerine sağlık hizmetleri içinde “pozitif ayrımcılık” uygulamaya çağırıyoruz denilerek, Ruh Sağlığı Yasası gündem yapılmıştır.
Ruh Sağlığı Platformu Basın Açıklaması, 23 Şubat2007
https://psikiyatri.org.tr/307/ruh-sagligi-platformu-basin-aciklamasi
6 Ocak 2007’de Ruh Sağlığı Yasasının yedi yıllık ve ruh sağlığı platformunun dört yıllık öyküsü ve taslak TPD MYK adına Prof. Dr. Şahika Yüksel tarafından üyelerle paylaşılmıştır
Türkiye Psikiyatri Derneği’nin 2006 Ağustos’unda Türk Nöropsikiyatri Derneği ile birlikte Türkiye’de ruh sağlığı alanında politikalar ve ilgili stratejileri oluşturmak için bir çağrıda bulunması ile birlikte katılan 14 kuruluşla birlikte kurulan Ruh Sağlığı Platformu (RSP) ve "Ruh Sağlığı Yasası-Hemen Şimdi" kampanyası ile ilgili süreç hakkında üyelere bilgi veren metin paylaşılmıştır.
https://psikiyatri.org.tr/299/ruh-sagligi-yasasi-taslaginin-yedi-yillik-ve-ruh-sagligi-platformunun-dort-aylik
Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türk Nöropsikiyatri Derneği’nin çağrısına uyan ruh sağlığı meslek dernekleri ve hasta-hasta yakını dernekleri 08 Eylül 2006 günü İstanbul’da buluşarak “Ruh Sağlığı Platformu”nun kurulduğunu kamuoyuna duyurdu.
https://psikiyatri.org.tr/281/dunya-ruh-sagligi-gununde-ruh-sagligi-platformu-basin-onunde
Konuşmacı: Jan Wise
Hak ve adalet temelli bir ruh sağlığı yasası gereklidir
Her 1 dolarlık depresyon ve anksiyete yatırımı %400’lük bir geri dönüş sağlamaktadır
54. Ulusal Psikiyatri Kongresi’nin konuklarından biri Dr. Jan Wise olmuştur. İngiltere’de ulusal sağlık hizmetlerinde danışman psikiyatrist olarak çalışan, adli psikiyatri ve ruh sağlığına ilişkin yasa tasarıları konusunda çalışmaları bulunan, çeşitli devletlere ve sivil toplum örgütlerine danışmanlık da yapan Dr. Wise yaptığı konuşmada ruh sağlığı mevzuatı konusunda önemli noktalara değinmiştir.
İlk olarak neden bir ruh sağlığı mevzuatına ihtiyaç duyuyoruz sorusuna yanıt vermeye çalışan Dr. Wise, hasta haklarının hiçe sayıldığı çeşitli ruh sağlığı uygulamalarını tarihten örneklerle gözler önüne sermiştir. Hastaların ihmal ve istismarının önüne ancak iyi kurgulanmış bir ruh sağlığı mevzuatıyla geçilebileceğini belirten Wise, yasaların yazımında pratik uygulamaya doğrudan etki edecek bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Hastaların zorunlu olarak hastaneye yatışıyla ilgili yasal mevzuatlardan ve pratik uygulamalardan bahseden Wise; Avustralya’dan Gana’ya, Japonya’dan İzlanda’ya farklı coğrafyalardan örnekler aktarmıştır. Bu örneklerden hareketle aslında her ülkenin kendine has bir model benimsediği söylenebilir.
Ruh sağlığı uygulamalarına ayrılan ekonomik kaynağın önemine de değinen Wise’ın Dünya Bankası’na atıfta bulunarak verdiği bilgiye göre her 1 dolarlık depresyon ve anksiyete yatırımı %400’lük bir geri dönüş sağlamaktadır. Bununla birlikte yine de dünya genelinde ülkelerin ruh sağlığı hizmetlerine kısıtlı kaynak ayırdıkları bilinen bir gerçektir.
Dr. Wise yaptığı konuşmada evrensel sözleşmeler üzerinden insan hakları kavramının önemine de değinmiştir. Kadın hakları, engelli hakları gibi kavramların toplumların evrimiyle birlikte daha çok konuşulur hale geldiğini vurgulayan Wise hak ve adalet temelli bir anlayışın ruh sağlığı yasası çalışmalarının da merkezinde yer alması gerektiğini belirtmiştir.
Konuşmacı: Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım
Ruh sağlığı yasası toplumun faydası için bireyin hakları kısıtlanabilir anlayışına bir tepkidir
27 Şubat 2021 yılında yayınlanan Psikiyatriden Gündeme programına TPD ruh sağlığı yasası görev grubundan Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım konuk olmuştur. Yıldırım bu programda ruh sağlığı yasasına ilişkin önemli mesajlar vermiştir. Bu yasanın bir meslek yasası olarak algılanmaması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, ruh sağlığı yasasının ruh sağlığı profesyonellerinin haklarını koruyan bir boyut taşımakla birlikte özünde ruh sağlığı hizmeti alan bireyleri merkeze alan bir yaklaşımla kurgulanması gerektiğini belirtmiştir.
Ruh sağlığı yasasının tarihsel serüvenini özetleyen Yıldırım, 1998 yılından bu yana Türkiye Psikiyatri Derneği’nin bu alanda çalışmalar yürüttüğünü ve aslında ruh sağlığı yasasının çıkarılması için gösterilen çabanın toplumun faydası için bireyin hakları kısıtlanabilir anlayışına bir tepki olarak da nitelendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Ruh sağlığı yasasının içeriğine de değinen Yıldırım, ruh sağlığı sorunu yaşayan bireylerin haklarını aramaları, sağlık hizmetindeki asimetrik düzende bireysel hakların korunabilmesi, kişisel verilerin güvenliğinin sağlanması, hastaneye yatışta temel ilkelerin belirlenmesi, ruhsal hastalık süresince hastanın yasal haklarının nasıl korunacağı gibi konularda ruh sağlığı yasasının önemli düzenlemeler içerdiğini kaydetmiştir.
Konuşmacı: Prof. Dr. Fatih Öncü
Ruh sağlığı yasası hazırlanırken evrensel sözleşmelerden faydalanılmalıdır
TPD Ruh Sağlığı Yasası Görev Grubu’ndan Prof. Dr. Fatih Öncü 8 Mart 2020 tarihinde Psikiyatriden Gündeme programına konuk olmuştur. Öncü’nün paylaştığı bilgilere göre özellikle zorunlu tedavi ve yatışlarla ilgili ülkemizde bir ruh sağlığı yasası bulunmamakla birlikte mevcut kanunlar TC Anayasası ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin belli maddelerini temel almaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesindeki insanların özgürlüğü ancak tıbbi zorunluluk ya da kanunla belirlenmiş hallerde kısıtlanabilir ifadesi Anayasamızda da yer almaktadır. Bunun haricinde Türk Medeni Kanunu’nun 432. maddesi, Türk Ceza Kanunu’nun 57. maddesi, Ceza İnfaz Kanunu’nun 16. maddesi ve Çocuk Koruma Kanunu zorunlu tedavi kapsamında hüküm barındıran maddelerdir.
Özet: Bu belge, T. C. Sağlık Bakanlığı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel müdürlüğünün Ruh Sağlığı Daire başkanlığına ait Marmara Depremi Acil Durum Yeniden yapılandırma Projesinin desteği kapsamında Türkiye Cumhuriyeti için Ulusal Ruh Sağlığı Politikasının geliştirilmesi konusunda hazırlanmış olan bir rapordur. Ulusal Ruh sağlığı politikası geliştirilmesinde amaç, hükümet ve hükümet dışı kuruluşların katılımını ve sektörler arası işbirliğini sağlayarak, mevcut durumu, sorunlar› ve geleceğe ait hedefleri, ulusal ruh sağlığı ve olağan üstü durumlarla ilgili hazırlıkları oluşturmaya yönelik ulusal bir ruh sağlığı politikası geliştirmektir. Kuruluşundan bugüne “Mental Health and Developmental Disabilities (MHDD)” Programının yöneticisi olarak, 1999’da Marmara Depremlerinden bu yana geçen süreç içerisinde, zengin kültürüyle Türkiye’yi daha yakından tanıma fırsat› buldum. Bu tanıma sürecine paralel olarak Ulusal Ruh Sağlığı Politikasının geliştirilmesi için 2002 tarihinden itibaren başladığımız çalışmaların en büyük hedefi, bu politikanın ülkemizde bu konuda bundan sonra yapılacak yasal düzenlemelere, tüm sektörlerde geliştirilecek strateji ve programlara, izlenecek uygulamalara yol göstermesidir. Sonuç olarak elinizdeki bu rapor ülkenin Ulusal Ruh Sağlığı Politikası için bir rehber niteliğindedir. Kuşkusuz, ülkemizin politika yapıcıları ve yöneticileri bu belgeyi, bundan sonraki ulusal ruh sağlığı politika çalışmaları için bir başlangıç noktası olarak değerlendirecekler ve ülkemiz ruh sağlığı uzmanlarının bundan sonra vereceği her türlü geribildirim, ruh sağlığı için ortak bir kavram oluşturulması ve aynı zamanda ruh sağlığının zenginleştirilmesi çabalarına önemli bir katkı sağlayacaktır. “ Belgenin tam metni için tıklayınız https://yunus.hacettepe.edu.tr/~ihsandag/index_dosyalar/tcruhsagligipolitikasi.pdf Munir K, Ergene T, Dağ İ, Erol N, Aker T (2006) Turkiye Cumhuriyeti Ruh Sağlığı Politikası T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Mudurluğu; Ankara.
Özet: “Ülkemizde ruhsal rahatsızlığı olan kişilerin hastaneye yatırılma koşullarını düzenleyen bir yasal düzenleme henüz yok. Fakat dünyada da tüm ülkelerde ruh sağlığı ile ilgili yasal düzenlemeler bulunmuyor. Aslında, tarihi veriler, ülkemizde cumhuriyet öncesinde 1876 ve 1913 yıllarında bazı talimatnameler yazıldığını ama bu- gün bu yasal metinlerin yürürlükte olmadığını gösteriyor. Özellikle 1960'lardan sonra bu konuda kurum ya da kişi öze- linde çeşitli girişimler olmuşsa da hiçbir zaman bir yasa hazır- lığı boyutuna ulaşamamıştır. Türkiye Psikiyatri Derneği ku- rulduktan sonra, İstanbul Şubesinin ikinci yönetim kurulu, 1999’da o zaman ikinci başkanı olan Mustafa Sercan’ın öne- risi ile bu alanda çalışmak üzere bir alt kurul oluşturdu. Bu kurul sonradan derneğimiz merkez yönetim kurulu (MYK) tarafından da Ruh Sağlığı Yasası hazırlığı için çalışmak üzere resmen görevlendirildi. Araya giren 1999 depremi ile çalış- malar bir yıl kadar kesintiye uğrasa da, 2001 yılında oluşan ilk taslak metin MYK’ya gönderildi ve yönetim kurulu da tas- lağı Sağlık Bakanlığına sundu. Önce 2003 yılında dönemin sağlık bakanına, 2005 yılında da bu kez dönemin bakanlık müsteşarına elden sunulup konu hakkında bilgilendirme ya- pıldıysa da bir gelişme sağlanamadı. Ülkemizin mevcut siyasi atmosferinde bu çabalar ne kadar gerçekçidir bilmeye olanak yok. Fakat derneğimiz, hastalarımız ve insan hakları için üzerine düşen görevi yapmaya devam edecektir. Yazının tam metni için tıklayınız (s. 7-8) https://psikiyatri.org.tr/uploadFiles/publicationsFile/file/254201710522-TPD_bulten20_1.pdf Oral ET (2017). Bitmeyen uğraşımız: Ruh Sağlığı Yasası. TPD Bulteni, 20:1, 7-8 8 | TPD Bülteni • Cilt 20 • Sayı 1 • 2017 “
Özet: Dünya Sağlık Örgütü, ruh sağlığı politikasını; ruh sağlığını geliştiren ve ruhsal bozuklukların toplumsal yükünü azaltan prensipler, değerler ve amaçlar kümesinin düzenlenmesi olarak tanımlamaktadır. Ruh sağlığının insan gelişimi ve yaşam kalitesi ile sıkı bir biçimde ilişkili olması, ruhsal bozuklukların dünya genelinde belirgin bir hastalık yükü oluşturması ve ruh sağlığı ile ilgili girişimlerin yaşama geçirilmesi için pek çok farklı sektörün katılımının gerekmesi sebebiyle ülkelere ruh sağlığı politikası, eylem planları ve programları oluşturmalarını önermektedir. Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı hazırlanırken Sağlık Bakanlığının 2006 yılında yayınladığı Ulusal Ruh Sağlığı Politika Metni esas alınmıştır. Bu Eylem Planı’nın amacı; merkeze bireylerin ihtiyacını alan ruh sağlığı hizmetlerinin, uygun yöntemle yeterli bir biçimde verilmesini sağlayan bir hizmet ağının kurulmasıdır. Bu amaç doğrultusunda hazırlanan Plan ile ruhsal hastalığı olan kişilerin tedavi ve bakımlarında hasta merkezli yaklaşımın temel alınması, toplum temelli ruh sağlığı hizmet modelinin ülkemizde yerleşmesi hedeflenmiştir. Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı, şimdiki sağlık stratejilerinin 2023 yılı itibariyle Türkiye’deki yansımalarına göre 2011–2023 dönemini üç aşamalı olarak kapsamaktadır. Kısa vadeli aktiviteler: 2011-2012 Orta vadeli aktiviteler: 2013-2016 Uzun vadeli aktiviteler: 2017-2023 Bu Eylem Planı’nda kısa ve orta vadeli aktiviteler ayrıntılı olarak planlanmış, genel yol haritası belirlenmiş; uzun vadeli aktivitelerin 2016 yılı itibarı ile gözden geçirilerek ayrıntılandırılmasına karar verilmiştir. Eylem Planı’nda ruh sağlığı hizmetleri bir bütün olarak ele alınmış, bu hizmetlerin diğer sağlık hizmetlerine entegre bir şekilde organize edilmesi ve planlanmasına çalışılmıştır. Bu metnin ilk bölümünde eylem planının hazırlanma süreci ve ülkemizin ruh sağlığı profilinin mevcut durumu anlatıldıktan sonra planlanan eylemler bütünün parçaları olarak ele alınmış, son bölümde de amaçlar, hedefler, stratejiler ve aktiviteler tablolar halinde verilmiştir. Belgenin tam metni için tıklayınız http://ahmetsaltik.net/arsiv/2014/07/ULUSAL_RUH_SAGLIGI_EYLEM_PLANI_2011-2023.pdf Alataş G, Kahiloğulları AK, Yanık M. (2011) T.C. Sağlık Bakanlığı Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı (2011- 2023). Erkoc M, Com S, Torunoğlu MA, Alataş G, Kahiloğulları AK, editorler. T.C. Sağlık Bakanlığı; Ankara.
Özet: “ Yıllar önce Norman Sartorius ile konuşurken “Ülkemizde henüz bir ruh sağlığı yasası yok” dediğimde ondan “Aslında çocuklara ve medeni haklarını kullanamayan kişilere özgü düzenlemeler varsa şart değil” cevabını alınca çok şaşırmış ve anlam verememiştim çünkü onun söz ettiği kısım olması gereken yasal düzenlemenin yalnızca bir bölümünü içeriyordu. Neden böyle söylediğini düşünürken, belki de “mahremiyet, temel haklar vs.” gibi özelliklerin zaten var olduğunu düşünmüş olabileceğine hükmetmiştim. Oysa, ülkemizde de, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ruhsal rahatsızlığı olan kişilerin “hakların, sınırların ve yetkilerin açık ve net olarak belirlendiği” bir toplumsal sözleşmeye, ciddi düzeyde etkilenmiş ve psiko-sosyal engellilik koşullarını taşıyan bireylerin toplum içinde iyileşmelerini, istemli, istemsiz ve zorunlu tedavisini de sağlayacak bir yasaya hala gereksinim var. Şaşırtıcı olan ise bundan 130 yıl önce böyle bir yasa varken günümüzde olmaması. İlk yasal düzenleme, Süleymaniye ve Toptaşı Bimarhanelerinin Başhekimi Luigi Mongeri (1815-1882) tarafından kaleme alınmış olan ‘Mecanin Yönetimi’dir. Mongeri, 1870 yılı Ocak ayında Sadrazam Âli Paşa’ya bir ariza yazarak, hükümeti birinci derecede ilgilendirdiğine inandığı çalışmasını sunmuş ve ömrünün büyük kısmını geçirdiği bu ülkenin insani bir sorununa çözüm arayışlarında sadrazamın desteğini dilemiş. Dr. Hovsep Nurican Efendi’nin verdiği bilgiye göre, Mongeri’nin Bimarhane Nizamnamesi taslağını içeren dilekçesi yedi yıl boyunca ele alınmamış. Taslak için, önce Tıbbiye Nezareti’nin görüşü alınmış, ardından Cemiyet-i Tıbbiye-i Mülkiye tarafından bazı değişiklikler yapılmış ve ancak Süleymaniye’de çıkan büyük kolera salgınında sağ kalan hastaların Toptaşı’na taşınmasından sonra 15 Mart 1876 da irade-i seniyye (padişah fermanı) ile kanun yürürlüğe konmuştur. Nizamname, kurum olarak bimarhanelerin ruhsat, idari işleyiş ve sorumluluk, taşradan merkezlere sevkle ilgili kuralları, hastaların bimarhaneye giriş-çıkış, kayıt ve tedavi süreçlerini ayrıntılandıran, toplam 22 maddeden oluşmaktadır. Bunu bir iç hizmet yönetmeliği olan 14 Aralık 1913 tarihli Toptaşı Bimarhanesi ile Mecanin Müşahedehanesi Talimatnamesi izlemiştir. Nizamname arzu edilen, idealize edilmiş bir durumu, Talimatname ise somut bir kadronun, görevlerini istenen şekilde yapmasını sağlayacak çerçeveyi sunmaktadır. Fakat ne yazık ki, 31 Mayıs 1915 de Edirne Bimarhanesi Talimatname-i Dahilisi ve Cumhuriyet döneminde Toptaşı Bakırköy’e taşındıktan sonra hazırlanan 28 Kasım 1929 tarihli Akliye ve Asabiye Hastaneleri Dahili Talimatnamesi’nden daha ileriye gidilememiştir (Artvinli ve Etker, 2013). Tuhaf olan, bazı Osmanlı yasalarının Cumhuriyet kurulurken aynen korunması ve bazılarının kaldırılması sırasında, bu yasasının her nasılsa unutulmuş olmasıdır. Yasa, eski ya da çağdışı olduğu için kaldırılmış olamaz, çünkü 1876 tarihli Bimarhaneler Nizamnamesi, 1838 tarihli Fransız Akıl Hastaları Kanununun bir çevirisidir ve o yasa Fransa’da 150 yıldan daha uzun yürürlükte kalmıştır. …” Belgenin tam metni için tıklayınız: http://www.timucinoral.com/PDF/ruh-sagligi-yasasi.pdf Oral ET (2018) Ruh Sağlığı Yasamız: Bir Kez Daha Bir Başka Bahara mı Kalacak? Turk Psikiyatri Dergisi, 29:2; Erişim tarihi:27 Temmuz 2020,
Özet: “Önceki yasama döneminde Ruh Sağlığı Yasa Teklifinin hazırlanmasında katkıları olan ve TBMM’ye sunan Aydın Milletvekili Sn. Deniz Depboylu tarafından 09.07.2018 tarihinde yapılan açıklamada “…PDR alanı mezunları ve bu amaçla eğitime başlamış PDR öğrencilerinin hak kaybına neden olacağı görülerek yasa teklifinin sadece klinik psikolog tanımında değişiklik yapıldığı, Ruh Sağlığı Yasa teklifinin Grup Başkan Vekili tarafından Meclis Başkanlığı’na yeniden sunulduğu” belirtilmiştir. Bilindiği üzere Türkiye Psikiyatri Derneği 1999 yılından beri bir ruh sağlığı yasası gerekliliğini gündeme getirmiş, yasa taslakları hazırlamış, aralıksız sürdürdüğü çalışmalar sonucunda son olarak 2015 yılında oldukça kapsamlı bir “Ruh Sağlığı Yasa Taslağı” metni oluşturmuştu. ”
Tam metin için tıklayınız: https://www.psikiyatri.org.tr/1905/ruhsagligi-yasa-teklifinde-yapilmak-istenen-degisiklige-iliskin-aciklama Turkiye Psikiyatri Derneği (2018) Ruh Sağlığı Yasa Teklifinde Yapılmak İstenen Değişikliğe İlişkin Acıklama, Erişim Tarihi 26 Temmuz 2020,