VERBİS ve MBYS süreçleriyle ilgili bilgi, görüş ve örnek yazılar

psikiyatri.org.tr /

Değerli meslektaşlarımız,

Bildiğiniz üzere derneğimiz Hukuk Bürosu’yla birlikte 20.04.2021 tarihinde hekimlerin sır saklama yükümlülüğü, özel hayatın gizliliği hakkı, kişisel verilen korunması kanunu, Veri Sorumluları Sicil Sitemi (VERBİS) ve Muayene Bilgi Yönetim Sistemi (MBYS) gibi son dönemde gündeme gelen konuları aydınlatmak üzere bir program gerçekleştirmiştik. Programın kaydına YouTube kanalımızdan https://www.youtube.com/watch?v=RFF6mBA5mIg&t=2400s bağlantısıyla ulaşabilirsiniz.

Ayrıca Hukuk Bürosu tarafından verilerin gizliliğinin korunması ve sürdürülmesi için hekimlerin kurumlarında kullanabilecekleri örnek formlar hazırlanmıştır. Bu formların doğrudan kullanılması yerine çalışma alanı, muayenehane koşulları, hasta profili gibi unsurlar yönünden uyarlanmasını öneriyoruz. Hastalarınız için kullanılan onam formu (Ek-A: Kişisel Veri Hasta Onam Formu), çalışanlarınızla yapacağınız gizlilik sözleşmesi (Ek-B: Çalışan Gizlilik Sözleşmesi) ve mali müşavir ve muhasebecinizle yapacağınız gizlilik sözleşmesi (Ek-C: Mali Müşavir ve Muhasebeci Gizlilik Sözleşmesi) örneklerini kullanımıza sunarız. VERBİS sistemine son kayıt tarihine kadar kayıt olunmaması durumunda yasal yaptırımlar olabileceğini de hatırlatmak isteriz. Kayıt basamaklarını gösteren kılavuzu da bu sisteme ücretsiz kayıt olurken kullanabilirsiniz (Ek-D: VERBİS Kayıt Kılavuzu).

MBYS’ye ilişkin ise Sağlık Bakanlığı 2012 yılından bu yana, mesleğini serbest olarak yürüten hekimlerden, hastalarına ait kişisel ve sağlık bilgilerini bir veri sistemine işlemelerini istemektedir. Son olarak da Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 12.3.2021 tarihli bir yazıyla hekimlerin Muayene Bilgi Yönetim Sistemi’ne (MBYS) veri girmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu yazıda, ilgi tutulan aynı konudaki 07.07.2020 tarih ve 1157 sayılı yazıdaki talebin yinelendiği, gereğini yerine getirmeyenler hakkında 3359 sayılı Kanunun Ek 11.maddesi çerçevesinde işlem yapılacağı belirtilmiştir (EK-1: Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 12.3.2021 tarih ve E.64706799 sayılı yazısı).

Meslektaşlarımızın sır saklama yükümlülüğünü ihlal etmeye yönelik sonuçları olan bu işlem hukuka aykırıdır. Hastaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. ve Anayasanın 20.maddesi ile korunan özel hayatın gizliliği hakkını ihlal eder niteliktedir. Bu nedenle Derneğimiz ve Türk Tabipleri Birliği tarafından, söz konusu işlemin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle yargı yoluna başvurulmuştur.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 6.maddesinde,  Sağlık Bakanlığı’na sağlık verilerinin işlenmesine ilişkin genel bir yetki verilmişse de; aynı Kanunun 4.maddesinde bu yetkinin hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun, belirli, açık ve meşru amaçlar için;  amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmesi gerekliliği düzenlenmiştir. Bu nedenle her somut durumda özel hayata ilişkin edilen bilgilerin; 

  • Belirlenen meşru amaçlardan hangisi için kullanılacağı,
  • Söz konusu amacın gerçekleştirilmesi için, özel hayatın gizliliği hakkını ihlal etmeyecek, daha elverişli bir yolun neden bulunmadığı (ihtiyaç duyulan bilgilerin anonimleştirilmesi, istatistiki veriler şeklinde toplanması gibi)
  • Özel hayatın gizliliğini ihlal etmeden belirlenen amacın neden gerçekleştirilemeyeceği,
  • Hastaların rızalarının alınması, hasta hekim arasında bulunması zorunlu güven ilişkisi korunarak istenilen amaca neden ulaşılamayacağı,
  • Hastaların çekinmeden sağlık hizmeti alma, hekimlerin sır saklama yükümlülüğünü içeren güven ilişkisini zedeleyecek bir sınırlamanın genel sağlık için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı nasıl karşıladığı

ortaya konulmalıdır. Ancak meslek örgütleri, hasta hekim arasındaki tedavi ilişkisi yönünden elzem olan güven unsurunun korunabilmesi için Bakanlığa talebinin hukuki sebeplerini sorduğunda, sağlık hizmetlerini planlamak ve kamu sağlığını korumak gibi soyut gerekçeler belirtilmektedir. 07.07.2020 tarihli yazıda “kayıt dışı ekonomi ile mücadele programı” kapsamında verilerin istendiği ifade edilmişse de bu amaç da özel hayatın korunması hakkının en hassas çekirdeğini içeren kişisel sağlık verilerinin mahremiyetinin ihlal edilmesi için demokratik bir toplumda gerekli, meşru ve ölçülü değildir.

Yukarıda anılan ölçütler sağlanmaksızın, sağlık verilerinin talep edilmesi hukuka uygun değildir. Bunun yanında Bakanlığa sağlık bilgilerini isteyebilme yetkisi veren bir kanuni düzenleme de bulunmamaktadır. Bakanlığın istemine dayanak gösterdiği 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 378.maddesi, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından Anayasa’ya aykırı bulunmuş, itiraz yolu ile iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmuştur (EK-2: Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 378.maddesinin Anayasaya aykırı olduğunu değerlendirdiği 14 Eylül 2020 gün ve 2020/3261 YD İtiraz nolu kararı). Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin hekimlere Bakanlıkça istenen kişisel sağlık verilerini paylaşma zorunluluğu getiren 27.maddesinin 8 fıkrasının da Danıştay 15. Dairesi tarafından yürütmesi durdurulmuştur (EK-3: Danıştay 15. Dairesinin Ayakta Teşhis ve Tedavi Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 27.maddesinin 8.fıkrasının yürütmesinin durdurulmasına karar verdiği 15/01/2019 tarihli ve Esas No:2018/530 sayılı kararı). Geçmişte de aynı istemle tesis edilen düzenleyici işlemlere karşı meslek örgütleri tarafından hukuki yollara başvurulmuş, bunlar yargı organları tarafından hukuka aykırı bulunarak iptal edilmiştir (¹).

Bakanlık yazısında, istemi yerine getirmeyenler hakkında 3359 sayılı Kanunun Ek 11.maddesi çerçevesinde işlem yapılacağı, buna göre önce iki kere uyarma ve ardından para cezası verileceği belirtilmişse de;  söz konusu madde 2014 yılında, sağlık hizmeti sunucularının başkaca bildirim yükümlülükleri yönünden düzenlenmiş bir yaptırım hükmüdür. Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun 2016 yılında yürürlüğe girmiş olması, özel hayatın ve kişisel verilerin Anayasa ve Uluslararası Sözleşmelerdeki özel hükümlerle korunan temel haklardan olması, ihlallerinin Türk Ceza Kanununun 134-138 maddeleri arasında ayrıca hapis cezası yaptırımına bağlanmış olması karşısında; bu alandaki bildirim yükümlülüğünün çerçevesinin özel olarak düzenlenmesi zorunludur. Anayasa’da ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerle korunan bir hakkın sınırlandırılması şeklindeki bildirim yükümlülüğünün kapsamı ve sınırlarının yasa ile düzenlenmesi, söz konusu bildirim yükümlülüğüne aykırı fiiller ve yaptırımının da kanunilik ilkesine uygun olarak yasa ile belirlenmesi gerekir.

Bu nedenle, Bakanlığın bir an önce geri çekmesi gerektiğini düşündüğümüz talebi, sır saklama yükümlülüğü altındaki meslektaşlarımızın hastalarının bilgilerini paylaşması için bir hukuka uygunluk sebebi oluşturmamaktadır. Hastalarımızın, ancak sırlarının saklanacağına güven duyması halinde herhangi bir çekince hissetmeden, sağlıklarına ilişkin bilgileri hekimine anlatabileceğini, yaşam ve sağlık hakkını koruma üzerine kurulu mesleğimizi ancak meslek etiği kurallarını benimsediğimiz ölçüde gereğince yerine getirebileceğimizi de meslektaşlarımızla bir kez daha paylaşırız. 

Tüzüğümüz gereğince, psikiyatri uzman hekimlerinin hak ve menfaatlerini korumak görevini üstlenen Derneğimiz, bundan sonraki süreçte de hekimlik meslek etiği kurallarının ve hastalarımızın temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması için sürecin takipçisi olacaktır. Konuya ilişkin yazılı bir tebligat alan, daha fazla bilgi almak isteyen, soru ve tereddütleri olan meslektaşlarımızın Derneğimizle iletişime geçebileceklerini, bilgilerinize sunarız.

NOT: Derneğimiz Hukuk Bürosu’nun hazırladığı “MBYS İtiraz Dilekçesi” örneği için tıklayınız.

                                                                                                  Saygılarımızla,

                                                                 Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu

DİPNOTLAR:

1 Danıştay 10. Dairesinin E. 2019/7264 K. 2019/4782 sayılı Kararıyla Sağlık Bakanlığının Sağlık Bilgi Sistemleri Uygulamaları konulu 2015/17 sayılı Genelgesi iptal edilmiştir.

Danıştay 15. Dairesinin E. 2015/2900 K. 2018/3876 sayılı Kararıyla Sağlık Bakanlığının e-Nabız Projesi konulu 2015/5 sayılı Genelgesi iptal edilmiştir.

20.10.2016 tarihli Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmeliğin, sağlık hizmet sunucularına verileri merkezi sağlık veri sistemine göndermek yükümlülüğü getiren 15.maddesinin yürütmesi Danıştay 15. Dairesinin E. 2018/844 sayılı ve 26.06.2018 tarihli kararıyla durdurulmuştur.

24.11.2017 tarihli koyduğu Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin sağlık hizmet sunucularına verileri merkezi sağlık veri sistemine göndermek yükümlülüğü getiren 5.maddesinin 8.fıkrasının yürütmesi Danıştay 15. Dairesi tarafından E. 2018/1490 sayılı ve 09.10.2018 tarihli kararla durdurulmuştur. Bu karara yapılan itiraz da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından YD İtiraz no:2018/801 sayılı ve 30.01.2019 tarihli kararla reddedilmiştir.