Meslektaşımız Dr. Yılmaz'a yönelik açılan tazminat davası hakkında

psikiyatri.org.tr /

Bilindiği üzere son yıllarda hatalı tanı ve tedavi iddiasıyla meslektaşlarımıza ya da çalıştıkları kurumlar aleyhine açılan davalar artış göstermiştir. İdareler aleyhlerine açılan ve sağlık hizmetinin hatalı ya da eksik organizasyonundan doğan zararlar için ödedikleri tazminatları meslektaşlarımıza rücu etme girişiminde bulunmaktadırlar.

Benzer biçimde kamu hastanesinde görev yapan bir meslektaşımıza Sağlık Bakanlığı tarafından;

“Uyuşturucu madde kullanım ve sonrasında fenalaşma öyküsüyle gelen hastanın kan ve idrarında uyuşturucu madde paneline bakmadan ‘Kötü kullanım potansiyeli olan psikostimülanlar ile zehirlenme, antiepileptikSedatif-hipnotik, antiparkinson ve psikotrop ilaçlara maruz kalma ile uyuşturucu, ilaç ve biyolojik diğer ve tanımlanmamış maddelere maruz kalma ve kendine zarar verme’ tanısını koymasının tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olmadığı gerekçesini içeren Adli Tıp Kurumu raporu esas alınarak hastaya ödenen tazminat için rücu davası açılmıştır.

Yapılan yargılamada Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 20.04.2022 tarihli kararı ile meslektaşımıza açılan davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde;

  • Hastanın "medusa/melusa" diye ifade edilen sigara kullanımı sonrasında fenalaştığını ifade etmesi ve bunun hastayı getirenlerce doğrulanması üzerine, gerekli tedavi metodunun uygulandığı ve hastanın şifa bulduğu,
  • Hekimlerin kusurluluk hallerinin görev yaptıkları sağlık kuruluşunun olanakları ile sınırlı olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda mahkemece yapılan yazışmalarla 2013 yılında Sağlık Bakanlığı ve bağlı hastanelerde sentetik kannabinoid tarama testlerinin bulunmadığının anlaşıldığı,
  • Davanın dayanağı oluşturan İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 7. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 06.07.2020 tarihli raporunda bu durumun tartışılmadığı ve bu nedenle rapora itibar edilemeyeceği,
  • Davacı idarenin, olay tarihinde uyuşturucu madde tespiti için gerekli test ve teçhizatı bulundurmamak suretiyle oluşan kendi kusurunu davalı doktorlara yüklemeyi istemesinin ve buna bağlı olarak rücu isteminde bulunmasının hakkaniyet kurallarına uygun olmayacağı tespitinde bulunulmuştur. 

Karar, hekimlerin sağlık hizmetinin hatalı/eksik organizasyonundan kaynaklı zararlardan sorumlu tutulamayacağına ve görev yapılan sağlık kuruluşunun olanaklarını göz ardı ederek kusur tespiti yapan bilirkişi raporlarına itibar edilmemesi gerektiğine ilişkin umut verici bir örnektir. Bu yönüyle kararı siz değerli üyelerimizle paylaşmaktayız.

Gerekçeli karar için tıklayınız.

Türkiye Psikiyatri Derneği