Basına ve meslektaşlarımıza duyuruyoruz;
Değerli meslektaşlarımız,
Ülkemizde sağlıkta dönüşüm adı altında devam eden sağlık politikaları son aylarda giderek yıkıcı bir hal almıştır. Getirilen yasal düzenlemeler hukuk makamlarınca defalarca iptal edildiği halde kanun hükmünde kararnamelerle sağlık ortamı bir kez daha düzenlenmeye çalışılmaktadır. Hekimler olarak çalıştığımız tüm kurumlarda çalışma koşullarımız giderek ağırlaşmakta, iş güvencemiz, harcadığımız yoğun emek karşısında kazandığımız gelir giderek azalmaktadır. Performansa dayalı döner sermaye ödemeleri ile sağlık hizmetlerinin kalitesi düşürülmekle kalmamış, uzun yıllar yoğun bir eğitim ve deneyimle elde edilen hekimlik becerilerinin sergilenmesi, hasta yararlılığının gözetilmesi için gerekli altyapı ortadan kalkmış, hızla hastaları değerlendirip tedavilerini düzenleyerek kâr getirmesi beklenen, yaptığı işe yabancılaşmış ve yaptığı işten memnuniyet duymayan hekimler yaratılmıştır. Sağlık hizmetlerinin sunumunda özel sektörün payı giderek artmaktadır, ülkemizin her köşesinde çok uluslu şirketler tarafından açılmış özel hastanelerde daha düşük ücretlerle çalışacak hekim sayısını arttırmak için hekimlerin kendi muayenehanelerinde çalışabilme olanakları sistematik şekilde giderek daraltılmaktadır. Hekimler adına olan tüm bu olumsuz gelişmelerin yanında sağlıkta dönüşüm adı altındaki sağlığın piyasalaşması ile temel sağlık hizmetleri bile paralı hale gelmiştir. Artık sağlık temel bir insan hakkı olmaktan çıkarılmıştır ve hepimizin sağlıklı yaşam hakkı elinden alınmaya başlamıştır.
Tüm bu gelişmelerle mücadele etmek için tüm meslektaşlarımızı çatı meslek örgütümüz Türk Tabipleri Birliği’nin ve diğer sağlık örgütlerinin 21 Aralık’ta tüm illerde toplayacağı sağlık meclislerine katılmaya davet ediyoruz ve bu nedenle aciller dışında sağlık hizmeti sunamayacağımızı bildiriyoruz.
Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu
TTB’DEN MEKTUP;
Değerli meslektaşımız,
Hep birlikte içinde yaşıyoruz, o nedenle sağlık ortamımızı ve hekimler açısından durumu ne tanımlamaya ne de yorumlarımızı paylaşmaya gerek duyuyorum. 12 Haziran seçimleri sonrası ardı ardına çıkan Kanun Hükmünde Kararname (KHK)’lerle tablo iyice “berraklaştı”, dikilen elbise herkesçe anlaşıldı.
Özellikle 2 Kasım 2011 tarihli KHK’nin özü TTB yasasının 1. maddesinden çıkartılan bir cümlede somutlandı: “tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesini sağlamak”. Kısacası bu KHK ile amaçlanan sağlık hizmetlerinin toplum ve birey yararına yapılmasına artık bütünüyle son vermek!
Bu durumun can sıkıcı olduğunu kabul etmemek olanaksız, tıpkı kabul etmemizin de olanaksız olduğu gibi.
2011 baharında yükselttiğimiz itiraz sesimiz duyulmadı. Ama ÇokSesTekYürek olarak oluşturduğumuz birliktelik hepimize moral verdi.
Türk Tabipleri Birliği olarak 12 Kasım 2011 tarihinde -sizlerin de katılımıyla- toplanan Hekim Meclisi ile bu süreci büyüterek sürdürme kararlılığımızı ifade ettik. İzleyen günlerde yapılan temaslarla ekteki basın açıklamasında dile getirilen faaliyet programı oluşturuldu. Açıklamadan da anlaşılacağı gibi bu başta hekim ve sağlıkçılara olmak üzere bir çağrı: Hadi gel, senin zamanın artık!
21 Aralık 2011 günü sağlıkçılar meclise gideceğinden aciller dışında sağlık hizmeti sunulamayacak.
Bu adımı takiben hep birlikte şekillendireceğimiz süreçte birbirimizden kuvvet alarak ilerleyeceğiz.
Tarafınızdan değerlendirilerek olabilen en etkin katılımın sağlanacağı düşüncesiyle ve 2012’ye hepimize moral verecek bir şekilde girmenin elimizde olduğunu hatırlatarak saygılar sunarım.
Dr.Eriş Bilaloğlu
TTB Merkez Konseyi Başkanı
BASIN AÇIKLAMASI
21 Aralık
Her işin başı sağlık, deriz. İşte bizler, diş hekimi, eczacısı, radyoloji teknisyeni, laborantı, çevre sağlığı teknisyeni, hemşiresi, hekimi, sosyal hizmet çalışanıyla; onların meslek örgütü, sendikası, derneğiyle buradayız. Yani her işin başı sağlık dediğimiz "işin başındakileriz”.
Bu yıl 13 Mart mitingi öncesi böyle söylemiştik. Bizi görün, duyun, demiştik.
Olmadı, daha ötesi artık gözleri kendilerinden başka kimseyi görmez, kulakları ulus ötesi tekellerinkinden başka hiçbir sesi duymaz, vicdanları sızlamaz oldu. Öyle ki artık TBMM de devre dışı.
Başka yol kalmadı: Sağlıkçı olmanın verdiği sakinlik ama gecikmeksizin davranma, hiçbir zaman ümidini yitirmeden yaşamın/sağlığın kazanması için umutla uğraşma, yıllar boyunca insanların acılarına, en sıkıntılı anlarına tanık olmanın verdiği sabır, sevgi dolu yüreğimizle; kendimize, mesleğimize, çocuklarımıza, ülkemize, insanlarımıza, hastalarımıza duyduğumuz sorumlulukla iş başa düştü.
Mademki bize, mademki TBMM’dekilere bile sorulmuyor; çok değil bir ay sonra, Ocak’ta yeşil kartlar bile iptal oluyor, “cepten daha fazla cepten ver” deniyor, sosyal hizmet alanı tasfiye ediliyor; biz çalışanlara taşeronluk, zincir kuruluşların parçası/çalışanı olmak dayatılıyor, hastaneler CEO’lara teslim ediliyor…
Anlaşıldı bu “akıllardan”, bu icraatlardan kurtulmanın zamanı geldi geçiyor, mücadele etmek gerekiyor! Taleplerimiz belli: KHK’nın çekilerek kamu-özel bütün sağlık çalışanları için güvenceli iş, güvenceli gelir, sağlıklı ortamlarda ve şiddete uğramadan insanca çalışma ve yaşama ile mesleğimizi bağımsızca (performans, ciro baskısı, SUT vb.) yapabilme koşullarının sağlanması. Elbette bütün taleplerin başında halkın, hepimizin sağlık hakkı geliyor.
Bizim mücadelemiz Hükümetinkine benzemez: baskı, zulüm, sürgün, tayin, gaz bombası, copla verilmez. Bizimki hak hukukla, kendini ve yüreğini ortaya koymakla, kararlı olmakla, yanındakinin elini tutarak alınan ve üretimden gelen güçle, halaylarla horonlarla, türkülerle, şarkılarla, verilir.
O nedenle ilk iş olarak Sağlık Hakkı Meclislerimizi kurmaya karar verdik!
Hekim meclisi olacak, sağlıkçılar meclisi olacak ve illaki Sağlık Hakkı Meclisleri olacak.
Başlıyoruz 21 Aralık’ta.
En uzun gecede, en kısa günde, karanlığın en koyu, ışığın en az olduğu anda başlıyoruz. Günü uzatmak, aydınlığı arttırmak elimizde.
Başaracağız, inanıyoruz, biliyoruz.
Gerekirse süresiz grev yapacak bir kararlılıkla Meclisleri oluşturacak, kürsüleri kuracağız.
21 Aralık’ta herkesi bekliyoruz.
Bildiğimizi çok daha yüksek sesle, hep birlikte, herkesle paylaşacağız. Bunu yaparken bugüne dek olan eksiklerimizi de gözden geçirip düzelteceğiz, bu sağlıksız gidişin parçası olmayacağız. Taleplerimizi dile getireceğiz, ısrarla takipçisi olacağız.
Kimler düzenliyor/yapıyor bu çağrıyı?
Adı üstünde, sağlıkçılar. Şu ana kadar davette yer alalım diyenlerin (“biz de varız” diyene açık olmak üzere) adları aşağıda yer alıyor:
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği (TMRT-DER), Devrimci Sağlık İş Sendikası (DEV SAĞLIK İŞ), Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUD), Tıbbi Laboratuvar Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (TÜM RAD-DER), Türk Dişhekimleri Birliği (TDB), Türk Hemşireler Derneği (THD), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türkiye Diyetisyenler Derneği.
Kimler katılacak?
Meclis ve kürsü bu kurumların üyeleri başta olmak üzere sağlık alanında çalışan, eğitim alan herkese açık. Çocuklarını bin bir emekle, fedakarlıkla nasıl yetiştirdiklerini bilen anne-babalara, çalışanların çocuklarına ve elbette halkımıza, TBMM’de sorulmadığı için görüşünü ifade edememiş olan vekillere, partilere, üyelerine, temsilcilerine.
Nasıl olacak?
Gerçek anlamda bir “Meclis açılışı olsun” istiyoruz; coşkulu, içten, sahiplenen, kendine ait hisseden. Yıllardır beyazı kirletenlere, akla karayı karıştıranlara inat beyaz Meclis, beyaz kürsü olsun! Her ildeki Sağlıkçılar Meclisi o ilde nerede açılış yapılacak, kürsü kurulacak karar verip duyursun. Hastanede/hastanelerde mi, şehrin merkezinde mi, kararlaştırsın, bildirsin.
Nasıl gidilecek?
21 Aralık günü bütün sağlıkçıların katılımına imkan vermek için aciller dışında sağlık hizmeti sunulamayacak, önlemler tarafımızdan alınacak. Sağlıkçılar belirlenen yerlerde, hastanelerinde vb. program üzere toplanacak.
Hazırlıklar nasıl olacak?
İllerde oluşturulan meclisler başta olmak üzere şu andan başlayarak herkese, hastalarımıza, basına, siyasi partilere, meslek örgütlerine, sendikalara 21 Aralık'ta sağlık hakkı için birlikte olma davetimiz duyurulacak, katkı, katılımları istenecek.
Meclise, “açılış törenlerine” örgütler nasıl katılabilir?
Elbette örgütler, kurumlar adlarını yazan bir pankartlarını taşıyabilirler. Ancak farklı renk oluşturacak flama, bayrak, pankart olmasın, sağlıkla ilgili dövizleriyle katılsınlar istiyoruz.
Uyaralım!
Önümüzdeki günlerde bu görevin yaratacağı heyecanı/birlikteliği baltalamak için birbirimize, kurumlarımıza/örgütlerimize yönelik çeşitli “haberlere”, engellemelere uğrayabiliriz. Bütün bunları aşan bir dayanışma ve birliktelik, sağduyu ile süreci başarıyla sürdüreceğimize eminiz.
En uzun gecede, en kısa günde, karanlığın en koyu, ışığın en az olduğu anda başlıyoruz.
Aydınlığı arttırmak için.
Hepimize kolay gelsin.
Çağrı yapan kurumlar adına TTB MK Başkanı Dr. Eriş BİLALOĞLU
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)
Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği (TMRT-DER)
Devrimci Sağlık İş Sendikası (DEV SAĞLIK İŞ)
Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları Derneği
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUD)
Tıbbi Laboratuvar Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği
Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (TÜM RAD-DER)
Türk Dişhekimleri Birliği (TDB)
Türk Hemşireler Derneği (THD)
Türkiye Diyetisyenler Derneği (TDD)