TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİNİN ANTİDEPRESAN İLAÇLARLA İLGİLİ AÇIKLAMASI
Depresyon, günümüzde yaşam kalitesini bozan ve diğer fiziksel hastalıklarla olumsuz etkileşim gösteren önemli bir ruhsal hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre depresyon 2020 yılında yaşam kalitesini bozan ve yeti yitimine yolaçan hastalıklar arasında birinci sırayı alacaktır. Dolayısı ile depresyon tedavisi için her türlü tedavi etkinliğinin dikkate alınmasının akılcı olacağı açıktır. Biyo-psiko-sosyal bir sorun olarak ele alınan depresyonun tedavisinde kullanılan antidepresanlar yaklaşık 50 yıldır ruh sağlığı alanında hizmet veren hekimler tarafından güvenle kullanılmaktadır.Uzun yıllardır sürdürülen bilimsel çalışmalar ile sağlanan gelişmeler sayesinde bu ilaçların olumlu özelliklerinin geliştirilmesi sağlanmaktadır.
Gerek bağımsız kaynaklı çalışmalar gerekse ilaç endüstrisi destekli çalışmalarla antidepresan ilaçların etkinliğini test edilmektedir. Bu çalışmaların bazıları antidepresanların tedavi edici etkinliğini ortaya koyarken, bazıları da bu etkinliği yeterince kanıtlayamamaktadır. Ancak, araştırma sonuçlarının çoğunlukla antidepresan ilaçların etkin olduğunu ortaya koyduğu görülmektedir. Bu çalışmalara ek olarak, ruh sağlığı alanında hizmet veren hekimler antidepresan ilaçların doğru tanı konulan olgularda klinik olarak etkin ve yararlı olduğunu klinik deneyimleriyle açıkça gözlemlemektedirler. Akılda tutulması gereken önemli bir nokta da, antidepresan ilaçların sadece depresyon tedavisinde değil, başka pek çok ruhsal bozukluğun tedavisinde başarı ile kullanıldığına ilişkin bilimsel kanıtların güçlü olduğudur.
Son günlerde antidepresan ilaçların yalnızca ağır depresyonda etkili olduğunu bildiren bir yayının medyada sansasyonel olarak ele alınması hastalarımızda kararsızlığa neden olmuştur. İlaç etkinlik araştırmalarında plasebo kontrollü çalışmalar yapılmakta, ilaçların etkinliği plasebo ile karşılaştırılmaktadır. Araştırma yapılan grubun özellikleri, tanı güvenilirliği, çalışma deseni, vb özellikler çalışma sonuçlarını etkilemekte ve zaman zaman etkinlik çalışmalarında olumsuz sonuçlara da varılabilmektedir. Ancak tüm çalışmaların genel değerlendirilmesi sonucunda ilaçlar klinik kullanıma sunulmaktadır. Birkaç çalışmanın olumsuz sonucunu da içerse tek bir yayının tüm bilgi birikimi ve deneyimi ortadan kaldırması sözkonusu değildir.Çok sayıda bilimsel çalışma ve klinik uygulama deneyimleri antidepresan ilaçların etkinliğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenlerle hekimlerin gözetiminde antidepresan ilaçları kullanan hastalarımız, yalnızca medya yorumlarına dayanarak tedavilerini kesmemeli, ruh sağlığı uzmanlarına danışarak akılcı ve bilimsel yolu izlemelidirler.
Saygılarımızla.
TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ