Tam gün yasası konusunda Türkiye Psikiyatri Derneği MYK Görüşü
27.9.2007 tarihinde TTB Genel merkezinde yapılan toplantıda özet olarak sunulmuş, yazılı olarak da TTB’ye gönderilmiştir.
Öncelikle yasa tasarısının ayrıntıları kamuoyunda iyi bilinmediğinden, psikiyatri topluluğunda da ortak bir görüş oluşturmak için yeterli bir zaman olmamıştır. MYK üyelerinin konuyla ilgili görüş alışverişi sonucu aşağıdaki görüşler öne çıkmıştır:
1.Hekimlerin kısmi statüde çalışmalarının özellikle eğitim kurumlarında işgücü açığına, eğitim ve araştırma faaliyetlerine katılan eğitici sayısının düşüşüne yol açtığı, tam gün çalışmanın bu konuda düzelme sağlayabileceği doğrudur. Ancak, varolan çalışma şartlarında bir değişikliğe gidilmeden, tam gün uygulaması sorunları çözemeyecektir. Birçok hekim muayenehane açarken sadece maddi değil, mesleki tatmini de amaçlamaktadır. Özellikle psikiyatri muayenesinin diğer birçok branşa oranla daha uzun sürmesi, çoğu kurumda hasta yoğunluğu nedeniyle, hasta başına birkaç dakika zaman ayrılabilmesi, muayenehane seçeneğini hem hasta hem de hekim için tercih edilen bir seçenek haline getirmektedir. Hekimlerin maddi tatmini ve insanca hasta bakma koşulları sağlanmadan, ya da bu konudaki iyileştirmeleri sadece performans ve döner sermaye gelirlerine bağlayan bir düzenleme ile ne devlet hastanelerinde hasta bakımının, ne de eğitim hastanelerinde eğitim ve araştırma faaliyetlerinin kalitesinin artmayacağı ortadadır.
2. Halihazırda özel hastanelerin tamgün psikiyatri uzmanı çalıştırması mümkün değildir. Bu konuda düzenlemeler yapılmadan çıkarılacak bir tamgün yasası hekimlere seçme hakkı bırakmayarak bir hak ihlaline yol açacaktır.
3. Özellikle hekimlik hizmetinin ağır yükünü çeken devlet hastanelerinde tam gün çalışan hekim ile yarı zamanlı çalışan hekim arasındaki hizmet süresi farkı 1 saattir. Üniversitedeki gibi yarı zamanlı uzmanlar, yarım gün çalışmaz. Yalnızca bir saat erken çıkar. Fiiliyatta ise tam gün çalışanlar da erken çıktıklarından, yarı zamanlı çalışma farkı aslında "muayenehane açma izni"dir. Bu nedenle hekimlerin bir kısmı muayenehanelerini tercih edip hastanelerden ayrıldıklarında ortaya önemli bir hizmet açığı çıkacaktır. Hekim sayısında yetersizlik varken ve bu yetersizlik giderilmeden kamu hastanelerinde hekim sayısını azaltacak bir uygulama, özel hastanelere nitelikli ve ucuz işgücü, kamu hastanelerinin işletme olarak çökmesi, hekimlerin emekli sandığı mensubu olmalarından kaynaklanan özlük haklarından vazgeçmeye zorlanması anlamına gelmektedir.
4. Hekim sayısındaki yetersizlik yanında ülke genelindeki dağılımın dengesizliği de göz önüne alındığında bu yasa taslağı ile özellikle çevre hastanelerinde doğacak hizmet boşluğu yaşamsal önemde olacaktır. Bu da merkezlerde tam gün çalışmayı seçecek meslektaşlarımız için bir yandan zorlayıcı atamalar, zorlayıcı geçici görevlerle bu boşlukların doldurulması yolunu açacaktır ki, böyle bir yasa hekimlerin yurttaşlık hakları açısından çok ciddi hukuksuzlukların kaynağı olacaktır. Öte yandan daha yüksek bir hizmet yükü ve hizmet niteliğinde düşme sorunu meslektaşlarımızın manevi yükünü artıracaktır.
5. Sayıca yetersizliğin ithal hekimlerce karşılanması fikri, ülkemiz insanlarının sağlığı ile kumar oynamak anlamına gelir. Bilindiği kadarıyla Türkçe konuşan eski SB ülkelerinde tıp eğitimi çağdaş standartların gerisindedir. Buna, bu kişilerin Anadolu Türkçesi'ndeki yetersizliklerinin, aynı biçimde söylenen sözcüklerin bile farklı anlamlar taşıması gibi anlaşma zorluğunun getireceği güçlükler de eklenince doğacak sıkıntı ve zararlar üzerine tahmin yürütmek bile güçtür. Ancak sağlık zararları geri dönülmez niteliktedir ve bu doğrultuda meslek örgütlerimiz hükümeti ve halkı uyarıcı çabalarını yükseltmelidir.
6. Ruh sağlığı alanı hekim sayısındaki yetersizliğin genel tababete göre daha yüksek olduğu ve gelişim ve çağdaşlaşma hedeflerinin çok gerisinde olunan bir alandır. Bir yandan ruh sağlığı uzmanlarının artışı sağlık bakanlığı hedefleri arasındayken, yetişmiş uzmanların kamu sağlığındaki hizmetlerinden uzaklaşmaya zorlanması beklenen çağdaş gelişmeye ket vuracak bir sonuç verecektir. Ayrıca geçilmesi için hazırlıkların sürdürüldüğü ve TPD'nin desteklediği "Toplum Temelli Ruh Sağlığı" planları yeterince ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı olmadan hiç başlatılamayacak ya da ölü doğacaktır. Bir yandan yarı zamanlı veya tam zamanlı ruh sağlığı çalışanlarının sayıca artırılması zorunlu iken, ruh hekimlerinin kamu hizmetinden ayrılmaya zorlanması bu hedefle uyumlu değildir. Ruh Sağlığı Yasası henüz çıkarılmamıştır. Çalışan sayısındaki gerileme ile birlikte psikiyatrik hasta hakları ihlallerinin artması ve izlenememesi sonucunu doğuracağı gibi, gelecekte sayıca yetersizliğin artmasından kaynaklanacak hak ihlallerinin ruh hekimlerine fatura edilmesi riski de uyanık olunması gereken olasılıklardan biridir.
7. Sonuç olarak, özel sektörde tam gün çalışma koşulları ile ilgili düzenlemeler yapılmadan, devlet hastanelerinde çalışan hekimlerin mesleki tatmin sağlayacak hasta bakım koşulları sağlamadan, eğitim hastanelerinde hekimlerin eğitim ve araştırma faaliyetlerine gerçek anlamıyla “tamgün” zaman ayırmalarını sağlayacak koşullar yaratılmadan çıkarılacak bir tamgün yasası, halkın sağlık hizmeti talebini karşılamada bir iyileşme sağlamayacaktır.