Salgınla Geçen Bir Yılın Ardından İhtiyacımız Destan Değil, Bilimsel Bilgiye Dayanan Salgın Yönetimi

psikiyatri.org.tr /

Küresel COVID-19 salgının ülkemizde de etkilerinin görülmeye başlamasından bu yana  bir yılın üzerinde zaman geçti. Salgının ilk döneminde virüsle, bulaşma ve korunma yollarıyla, hastalıkla, seyri ve tedavisiyle ilgili çok az bilgimiz vardı. Bu da salgının yönetilmesiyle ilgili ciddi zorluklara neden oldu. Türkiye Psikiyatri Derneği ve başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere sağlık meslek örgütleri olarak, o dönem de daha önce benzer deneyimi olan ülkelerden, geçmiş salgın ve kitlesel afet deneyimlerinden yola çıkılarak salgının yönetilme biçimiyle ilgili öneriler sunduk. Bu önerileri kamuoyuyla paylaştık, ilgili Bakanlıklara ve Bilim Kuruluna ilettik.

Şimdi COVID-19 salgınının 3. dalgası olarak adlandırılan bu dönemde, salgından en belirgin şekilde etkilenen ülkeler arasındayız. Bugün salgını yönetmekle ilgili sorumluluğu olan yöneticilerin elinde ilk günküyle karşılaştırılamayacak kadar çok bilgi, ülkemizde ve farklı ülkelerde uygulanan yöntemlerin etkinliğiyle ilgili deneyim birikimi var.

Sorumluluk sahibi yöneticilerden beklenen, yapılanları gerçekçi bulunmayacak şekilde savunmak değil, konusunda uzman kişilerle, meslek örgütleriyle işbirliği içinde bilimsel bilgiye dayanan bir salgın yönetimidir. Defalarca yinelenmiş olsa da önerilerimizi tekrar sıralamak isteriz:

  • Salgının sağlıkla ilgili etkileri sadece bedensel değildir. İlk günden itibaren hemen her toplumda salgının ve salgınla ilgili önlemlerin ruhsal ve toplumsal etkileri vardır. Bu etkilerin uzun vadede önemli zararları olacağı öngörülmektedir.
  • Salgının mevcut ya da orta ve uzun vadede öngörülen olumsuz etkilerinin hafifletilmesi ancak koruma, destek ve tedaviye yönelik uygun psikososyal girişimlerde bulunulması ile mümkün olabilir.
  • Psikososyal desteğin sistemli, yaygın, kapsayıcı ve özellikle daha fazla gereksinimi olan gruplarca  erişebilecek şekilde kamu tarafından sunulması gereklidir.
  • Kapanma gereklidir. Ancak maske kullanımı ve fiziksel mesafe gibi salgınla ilgili önlemler için  olduğu gibi, kapanmayla ilgili de etkin bir uygulama sadece;
    • Önlemlerin neden gerektiğinin ve nasıl etkili olacağının uygun, gerçekçi ve açık bir şekilde herkese anlatılabilmesiyle,
    • Önlemlerin gerektirdiği kuralların herkes için açıkça geçerli olmasının sağlanabilmesi, kurallara uymama imkanının bazı gruplara imtiyaz gibi sunulmamasıyla,
    • Önlemlerin birbirleriyle çelişmemesiyle,
    • Korunmaya çalışılan grupların damgalanması ve daha fazla kısıtlanmasına neden olunmamasıyla,
    • Önlemler sonucunda yaşanabilecek eğitim, sağlık, çalışma yaşamı ve ekonomik koşullarla ilgili mağduriyetin dikkate alınması ve en aza indirilmesi için adımlar atılmasıyla mümkün olacaktır.
  • Koronavirüs enfeksiyonu ve hastalanmaya karşı etkinliğine yönelik bilimsel dayanak bulunan aşının tüm toplum için ücretsiz, adaletli ve sürekli sağlanması gereklidir.
  • Kronik ağır ruhsal hastalığı olan kişilerin, hem enfeksiyonun bulaşması, hem de hastalandıklarında seyrin kötü olması açısından toplumun geri kalanından büyük ölçüde daha riskli olduğu artık bilinmektedir. Ulusal aşı stratejisine kronik ruhsal hastalıkların dahil edilmesi gereklidir; bu değişiklik hayat kurtarıcı olacaktır.
  • Sağlık sisteminin salgınla birlikte çok büyük bir yük altına girdiği açıktır.En önemli yük sağlık çalışanları üzerindedir. Bir yıldan uzun süredir ara vermeksizin olağanın üzerinde bir tempoyla çalışmalarını sürdüren sağlık çalışanlarının çalışmaya devam etmesi “sağlık sisteminin ayakta olduğunu” göstermemektedir.
    • Salgınla birlikte bedensel ve ruhsal sağlıklarıyla ilgili en büyük risk gruplarından olan sağlık çalışanları zor durumdadır.
    • Sağlık çalışanlarına aşı yapılmış olması bedensel ve ruhsal hastalanma, tükenmişlik riskini ortadan kaldırmamaktadır. Sağlık çalışanlarının sağlığını korumaya yönelik önlemlere artık daha fazla gecikilmeden girişilmelidir.
    • Kapanmayla ilgili tedbirler alınırken sağlık çalışanlarının gereksinimleri göz önüne alınmalıdır.
    • Sağlık çalışanlarının birlikte ikamet ettikleri kişilere aşılamada öncelik tanınmalıdır.
  • Vaka sayısı ve gereksinime göre sağlıkla ilgili imkanların salgınla ilgili hizmetlere yönlendirilmesi gereklidir. Ancak sağlık hizmetinin mümkün olduğunca sürdürülmesi için tüm dünyada bir yıldır, başta teletıp uygulamaları olmak üzere pek çok çözüm geliştirilmiştir. Bunlarla ilgili mevzuat değişikliklerinin daha fazla gecikmeden yapılması ve sağlık hizmetinin sürdürülmesinin sağlanması gereklidir.
  • Ayaktan ve yatarak psikiyatri hizmetlerinin ülke çapında işler hale gelmesi ve bunun korunması salgın nedeniyle ertelenemez, önemi yadsınamaz. Bu konuda çalışanların ve hastaların güvenliğini gözeten model önerileri Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından geliştirilmiştir; internet sitemizden erişilebilmektedir.
  • COVID-19’dan etkilenen hasta ve yakınlarına ruh sağlığı çalışanları tarafından koruyucu ve tedavi edici hizmetlerin sağlanması gereklidir.COVID-19 tedavisinde önleyici, koruyucu ve tedavi edici psikiyatrik hizmetlerle ilgili kapsamlı bir rapor Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından geliştirilmiştir; internet sitemizden erişilebilmektedir.  
  • Salgınla ilgili yerel ve ulusal ölçekte karar mekanizmalarında salgının ruhsal etkileri konusunda uzmanlığı olan ruh sağlığı uzmanlarına, bireysel ve sosyal davranış bilimleri alanında yetkin uzmanlara yer verilmelidir.
  • Salgınla ilgili tüm işlemler başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere sağlık çalışanı meslek örgütleriyle, uzmanlık dernekleriyle, hasta ve hasta yakını örgütleriyle  işbirliği kurularak sürdürülmelidir.

Türkiye Psikiyatri Derneği