Kadına yönelik şiddet kadınların insan haklarının ihlali ile sonuçlanan bir sorundur. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, kadınlar ve erkekler arasında eşit olmayan güç ilişkilerinin tezahürüdür. Şiddetin farklı biçimleri, kadınları erkekler karşısında daha aşağı bir konuma zorlamakta, kadınlar bu konuma itiraz ettiklerinde erkek şiddeti ile karşılaşmakta, yaşamlarını yitirebilmektedirler.
İstanbul Sözleşmesi cinsiyet ve yaş sınırlaması olmaksızın tüm ev içi şiddet mağdurlarının insan haklarını savunur, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin kadın mağdurlarına ise özel olarak dikkat çeker. Çünkü ev içi şiddet erkekleri de etkileyen bir durum olsa bile, kadınları orantısız olarak, çok daha fazla etkilemektedir. Sözleşme kapsamındaki suçlar, şiddete maruz bırakılan kişi ile fail arasındaki ilişkinin mahiyetinden bağımsız olarak geçerlidir.
İstanbul Sözleşmesi devletleri şiddeti önlemeye ve şiddeti yeniden üreten toplumsal yapıları değiştirmeye teşvik eder. Taraflar kültür, töre, din, gelenek veya sözde “namus” gibi kavramların sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin ederler. Bununla birlikte önleyici müdahaleler ile kişisel ilişkilerde şiddete başvurmayan davranışlar benimsemeyi öğretmeye yönelik eğitim programları ve yasal tedbirler teşvik edilir.
Ülkemizde 2021 yılı Şubat ayında 28 kadın cinayeti işlenmiş ve 12 şüpheli kadın ölümü var iken, gündemimiz İstanbul Sözleşmesi’nin gerektiği gibi uygulanması olmalıdır. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek söz konusu dahi olamaz. Yaşamı ve sağlığı savunmakta, İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasında ısrar ediyoruz!
Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu