COVID-19 salgının ilk günlerinde olduğu gibi bugün de öncelikli kılavuzumuzun bilim olması gerektiğini görüyoruz. Salgınla ilgili önümüzü görmemiz, salgınla uygun yollarla mücadele etmek ve atlatabilmek, koruyucu aşılanmaya erişmek ancak bu yolla mümkün. İlk tanı konulan COVID-19 hastalarından beri salgının ruh sağlığına olumsuz etkilerinin toplumun doğrudan hastalanmayan üyelerini de kapsayacağı, bu etkilerin salgın tıbbi anlamda kontrol edilebilse dahi uzun süre devam edeceği öngörülüyordu. Geçen süre içinde hastalığın, karantina ve tedavi sürecinin, ölümlerin, tedbirlerin, çalışma ve eğitimle ilgili zorunlu değişikliklerin, ekonomik güçlüklerin toplum genelinde stresle ilişkili ruhsal belirti ve bozuklukların yaygınlığını arttırdığı saptandı. Başta sağlık çalışanları olmak üzere yüksek risk altında olan gruplarda, toplumsal eşitsizlikler nedeniyle dezavantajlı gruplarda etkilenmenin daha fazla olduğunu da biliyoruz. Yalnızlık, yoksulluk, işsizlik gibi toplumsal koşullarla ilişkili etkenlerin, bedensel ve ruhsal hastalık varlığının salgının olumsuz etkilerini daha belirgin kıldığı saptandı. Salgınla artan ruhsal zorlanmaya, olağan koşullarda baş etmemizi kolaylaştıran sosyal destek sistemlerinin de işlememesi eklendi. Ruh sağlığı uzmanlarının daha yüksek sayıda kişiye daha yoğun hizmet vermelerini gerektiren bu gidişe rağmen, salgınla ilgili tedbirler gereği ayaktan ve yatarak psikiyatri hizmetleri halen ancak sınırlı şekilde sürdürülebiliyor. Salgının ilk döneminden beri Türkiye Psikiyatri Derneği, salgın yönetimiyle ilgili yerel ve ulusal kurullarda psikiyatri uzmanlarına yer verilmesi, toplum ruh sağlığının korunması amacıyla salgınla ilgili bilgilendirmelerin açık ve düzenli yapılması, sağlık çalışanları ve risk grupları başta olmak üzere psikososyal desteğin planlanması, sağlık çalışanlarının bilgi ve eğitim eksiğinin giderilmesi, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarının desteklenmesi konusunda ısrarla uyarı ve önerilerde bulundu. Türk Tabipleri Birliği başta olmak üzere diğer sağlık meslek örgütleri de benzer önerileri yineleyerek dillendirdiler. Maalesef salgın yönetiminin alanında bilimsel bilgi ve mesleki deneyime sahip meslek örgütlerinin önerilerini dikkate aldığını söyleyemeyiz. 56. Ulusal Psikiyatri Kongresini salgın koşulları nedeniyle çevrim içi yapıyoruz. Ana konumuz artık uzun süredir gündemimizde olan “Salgın ve Sonrasında Psikiyatri”. Bir süredir psikiyatri topluluğunun ortaklaştığı taleplerimizi, sanal da olsa bir arada olduğumuz bir ortamda yinelemek isteriz. Salgının psikososyal etkilerine müdahale etmek için hala geç değil:
Türkiye Psikiyatri Derneği