Özlük Hakları Görev Grubu Raporu Türkiye’nin farklı bölgelerinden psikiyatri uzmanlarının sıkıntılarını içeren bu rapor –önsel- bir taslak rapor niteliğinde olup farklı bölgelerden beklenen ancak henüz elimize ulaşmayan her bölgenin kendi öznel sıkıntılarını da içeren raporlarıyla zenginleştirilecek ve bütün olarak ulaştırılacaktır.
Aşağıda yer alan ve Türkiye’nin farklı bölgelerinden psikiyatri uzmanlarının sıkıntılarını içeren rapor –önsel- bir taslak rapor niteliğinde olup farklı bölgelerden beklenen ancak henüz elimize ulaşmayan her bölgenin kendi öznel sıkıntılarını da içeren raporlarıyla zenginleştirilecek ve bütün olarak kısa bir süre içerisinde tarafınıza ulaştırılacaktır. PSİKİYATRİ UZMANLARININ SORUNLARI SERVİSLERLE İLGİLİ YAŞANAN SORUNLAR Ülke genelinde psikiyatri uzmanlarının yaşadığı en önemli sorunlardan biri servislerle ilgili yaşanan sorunlardır. Zira servislerde yatak sayıları son derece kısıtlı ve fiziksel imkanlar oldukça yetersizdir. Özellikle kapalı servislerin yetersizliği ve servislerde hastaların serbest geçirecekleri alanların yokluğu tedavi koşullarını zorlaştırmaktadır. Servis koşullarının yetersizliği nedeniyle nevroz, psikoz, madde bağımlılığı gibi hastalar aynı ortamda hizmet görmekte, bu durum çalışma koşullarını zorlaştırmakta ve tedavilerde aksamalara yol açabilmektedir. Servislerde vizit odalarının yetersizliği bir başka sorun alanıdır. Özellikle 1’den fazla psikiyatristin çalıştığı birimlerde bu odaların yetersizliği önemli sorunlara yol açmaktadır. Servislerin önemli sorunlarından biri de tecrit odalarının olmamasıdır. Bu durum hem servis çalışanlarının güvenliğini tehdit etmekte hem de serviste yatan hastalar açısından tehdit oluşturmaktadır. Servislerde yatan hastalara ilaç sağlama konusunda karşılaşılan zorluklar servislere ait diğer bir sorundur. Bu konuda yayınlanan tebliğlere ve bakanlık tarafından hastalara yönelik sergilenen populist söylemlere rağmen sorun hala sürmektedir. Hastane eczanelerinden ilaç ihtiyacının sadece küçük bir bölümü karşılanabilmekte, ilaç temini istendiğinde hekim ve sağlık çalışanları ile hasta-hasta yakınları karşı karşıya gelebilmektedir. PERSONELLE İLGİLİ SIKINTILAR Ülkenin hemen her bölgesinde başta sosyal çalışmacı olmak üzere, hemşire, psikolog ve diğer yardımcı personel sayısındaki yetersizlikler önemli sorunlar yaratmaktadır. Bu durum psikiyatristlerin daha efektif çalışmasını engellemekte, iş yükünü artırmaktadır. Personelin olduğu yerlerde personelin eğitimine dair ciddi sıkıntılar göze çarpmaktadır. Eğitim yetersizliği nedeniyle bazı personellerin görev tanımları yeterince yapılamamakta, hastanede psikiyatri servislerinde sıkıntı yaşanmasına rağmen bu personel görevleriyle ilişkisiz yerlerde çalışmaktadır (Örneğin Porteus ve Kent dışında hiçbir test bilmeyen bazı psikologların “Hasta Hakları” birimlerinde çalıştırılması, sayısı son derece kısıtlı olan Sosyal çalışmacıların “halkla ilişkiler” birimlerinde çalıştırılması vb.). Eğitimsiz personelin eğitimi için yoğun çaba harcanmakta ancak belli fonlar gerektiren eğitimler için Sağlık Müdürlükleri ve hastane idareleri duyarsız davranmaktadır (Örneğin birçok hastanede meslektaşlarımız başta WISC R olmak üzere psikologlarını test eğitimleri için gönderme isteklerinin sürekli bütçe olmadığı bu bedelin kendileri tarafından ödenmesi gerektiği gibi gerekçelerle geri çevrildiğini belirtmişlerdir). GÜVENLİK Bugün Psikiyatri uzman ve asistanlarının belki de en önemli sorunu güvenli çalışma koşullarından son derece uzak çalıştırılmalarıdır. Psikiyatri kliniklerinde güvenlik personeli sayısındaki yetersizlikler ve personelin eğitimsizliği son derece dikkat çekmektedir. Kanımızca bu durum bir an önce çözülmesi gereken, eğer çözülmezse bedeli ağır olabilecek bir sorun olarak durmaktadır. Devletin kamudan elini çekme ve kamu hizmetlerini, özel-taşeron firmalarla sunma girişimi her alanda ama özellikle güvenlik alanında son derece tehlikeli bir durum yaratmaktadır. Psikiyatrik hastaya yaklaşıma dair hiçbir bilgisi ve öngörüsü olmayan güvenlik elemanlarının bu servislerde görevlendirilmesi gerek hasta-hasta yakınları ile bu personel, gerekse klinik çalışanları ile bu personel arasında ciddi sıkıntılar yaratmakta ve sık sık fiziki şiddete dahi varan olaylar yaşanmaktadır. Bu personelin görev tanımlarının tam olarak yapıl(a)maması, kliniklerde zaman zaman başına buyruk hareket etmelerine yol açmakta ve özellikle servislerde ciddi güvenlik zafiyetlerinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Meslektaşlarımızdan gelen bazı örnekler incelendiğinde, güvenlik personelinin görev tanımlarının tam olarak yapılmamasına bağlı olarak servis sorumlularına bile itaat etmediği, serviste müdahale edilmesi gereken durumlarda sorunları kendi yöntemleri ile çözmeye çalıştıkları (en sık karşılaşılan örnek; müdahale edilmesi istenen psikotik ajitasyonlu bir hastayla pazarlık yapma girişimi vb) bildirilmektedir. Tüm bu nedenler psikiyatri kliniklerinde çalışmanın zorluklarını artırmakta ve bu servisleri daha güvensiz kılmaktadır. Yakın zamanlarda Eskişehir’de önce bir servis hemşiresinin nöbette bir hasta tarafından boğularak öldürülme girişimi, aynı hastanede poliklinikte görevli bir öğretim üyesinin maruz kaldığı ve son anda kurtulduğu bıçaklı saldırı girişimi, İstanbulda yakın bir zamanda asistan meslektaşımızın yaşadığı saldırı ve Türkiye’nin her yerinden ulaşan şiddet haberleri bizleri gelecek açısından kaygılandırmaktadır. Güvenlik görevlilerinin seçiminde daha objektif kriterlerin olması, personele verilecek eğitimlerin ve mesleğe başlamadan önce verilecek raporların çok daha titiz bir çalışma sonrasında verilmesinin, ayrıca bu servislerde çalışacak güvenlik personelinin seçiminde psikiyatristlerin daha aktif söz sahibi olmasının aciliyeti olduğu kanısındayız. Güvenlik konusunda yaşanan sorun kuşkusuz sadece güvenlik elemanları ile alakalı değildir. Yukarıda sözü edilen kapalı servislerin, tecrit odalarının olmaması psikiyatristleri her an şiddetle burun buruna getirmektedir. Belli bölgelere ait öznel sorunların da irdelenmesi gerektiği kanısındayız. Örneğin madde bağımlılığının çok yoğun olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde çalışan meslektaşlarımızdan sık sık yeşil reçeteli ilaç yazmaları istenmekte, bu konuda kararlı duruş sergilemeye çalışan meslektaşlarımız taciz edilmektedir. Bu bölgede yeşil reçeteli ilaçların ticaretinin yapıldığının bilinmesine rağmen meslektaşlarımız ilaç yazılması istendiğinde meslek onurları ile yaşam kaygısı arasında tercih yapmak durumunda kalmaktadır. YOĞUNLUK-ÜCRET DENGESİZLİKLERİ Ülkemizde özellikle 2.basamakta çalışan psikiyatristlerle ilgili en önemli sıkıntılardan biri de poliklinik ağırlıklı hizmet vermeleri ve bu nedenle servise ve diğer alanlara yeterince yönelememeleridir. Polikliniklerde yaşanan yoğunluk ise bir başka sorun alanıdır. Belki de bu durumdan daha önemlisi meslektaşlarımızın ekonomik kaygılarla daha çok hasta bakmaya razı edilmesidir. Burada performans sistemine vurgu yapmak gerekmektedir. Sağlıkta dönüşüm projesiyle, artık hekimlerin temel ödeme şekline dönüşen performans ödemesi hekim ücretlerinde kısmi iyileşmelere yol açsa da hekimler arası dayanışmayı yerle bir ederek hekimi birbiriyle rekabet ettirerek sağlık ortamını tahrip etmiştir. Performans sisteminin belki de en büyük mağdurları ise Psikiyatri uzmanlarıdır. Zira nitelik açısından hiçbir değerlendirme kriteri olmayan sistem sadece çok hasta bakmak üzerine kuruludur ve psikiyatristlerden de istenen ne kadar sürede ne kadar hastaya ve nasıl baktıkları değil kaç hastaya baktıklarıdır. Ülkenin birçok yerinde psikiyatri uzmanlarının gelir kalemlerinden olan “aile tedavisi”, “aile görüşmesi”, bireysel psikoterapi”, “klinik değerlendirme ölçekleri”, “grup psikoterapisi” gibi gelir kalemlerine ciddi kotalar konulmakta ve psikiyatri uzmanlarının ortalama performans ödemesi için diğer klinikler kadar hasta bakması gerekmektedir (bazı hastanelerden gelen veriler, bakılan hastaların yüzde 5’ine aile tedavisi ve bireysel psikoterapi, yüzde 25’ine aile görüşmesi, yüzde 25’ine klinik değerlendirme ölçeği girilmesine izin verildiğini daha fazla girilen kalemlerin keyfi olarak silindiğini ortaya koymaktadır). Bu durum meslektaşlarımızın yoğun poliklinik koşullarına mahkum olmasına ve gerek ayaktan gerekse yatan hastalara yeterli zaman ayıramamasına neden olmaktadır. Ayrıca zaman yetersizliği nedeniyle hasta takipleri sadece farmakoterapi ile yapılabilmekte ve yeterince kayıt tutulamamaktadır. Performans sisteminde gerekli düzenlemeler yapılmaz ve idarecilerin keyfi kota uygulamaları engellenmez ise meslektaşlarımız ağır poliklinik koşullarında, herhangi bir dahili branş hekimi kadar hasta bakmak zorunda kalacak ve bu durum farmakoterapi dışındaki her türlü yaklaşımı olanaksız kılacaktır. Herşey bir yana psikiyatri uzmanlarının emeklerinin bu kadar değersizleştirilmeye çalışılması tarafımızca anlaşılmaz ve hakkaniyetsiz olarak algılanmaktadır. HEYET MUAYENELERİ, Psikiyatride önemli sorun alanlarından birisi heyet raporlarıdır. Psikiyatri uzmanları, 2022 sayılı yasadan faydalanmak, vergi indirimi, özel eğitim, silah ruhsatı almak gibi taleplerle gelenlere rapor düzenlemekte ve bu konuda ciddi mağduriyetler yaşamaktadırlar. Daha önce de belirtildiği gibi poliklinik yoğunluğu bu hastalara yeterince zaman ayırılamamasına neden olmaktadır. Rapor başvurularının sıklığı da bu hastalara çok kısa sürelerde tanı konması zorunluluğunu doğurmaktadır. Bu konuda diğer bir sorun da daha önce sözü edilen personel eğitim yetersizliğidir. Zira psikologlardan istenen testlerin birçoğu yapılamamakta, yapılan testlerde de genellikle bilgiler eksik kalmaktadır. Bu durum karar verme süreçlerinde tanımların eksik kalmasına yol açmaktadır. MECBURİ HİZMET Her alanda çalışan hekimler gibi psikiyatri uzmanları da mecburi hizmet uygulamasından son derece rahatsızdırlar. Psikiyatri uzmanları, toplumsal sorumluluğunun bir gereği olarak Sağlık Bakanlığı’nın zorunlu hizmeti bireylere yükümlülük olarak getirebilme hakkı olduğunun farkındadır. Ancak getirilen bu yükümlülüğün sadece kamuda çalışmak isteyen bireyleri kapsaması gerektiğine inanmaktadır. Kamu yerine özel sağlık sektöründe çalışmak isteyen sağlık çalışanlarının bu zorunluluğun dışında tutulması mağduriyetlerin giderilmesi açısından son derece önemlidir. Halen uygulamada yaşanan ailelerin parçalanması sorununun önüne geçilmesi kanımızca zorunludur. Psikiyatri uzmanları, halen gündemde olan Personel Dağılım Cetveli kurallarının tam aksine sağlık çalışanının (hekimin) önceden süresi belirlenmiş olan bu mecburi hizmeti tamamlamasından sonra, yine önceden yazılı olarak belirlenmiş bir prosedür dahilinde ve siyasi politizasyona izin vermeyecek biçimde kademeli biçimde arzu ettiği bölgelere geçiş yapabileceği bir düzenlemenin oluşturulmasını talep etmektedir. REÇETE VE İLAÇ SORUNLARI Son 2 yıldır defalarca yayınlanan tebliğler son derece kafa karıştırıcı olmuştur. Bu tebliğlerin sonucu olarak şu anda da hangi ilacın hangi tanıyla ödeneceği konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır. Farklı endikasyonlarda kullanılabilen farklı gruplardan ilaçlara sadece tebliğde bildirilen tanıların yazılmasının istenmesi hekimi sıkıntıya sokmaktadır. Bu durum hasta karnesinde farklı tanıların yer almasına ve takiplerde sorun yaşanmasına neden olmaktadır. İlacı sadece sınırlı endikasyonlarda ödemek kanımızca hekimin tedavi tercihine saygısızlıktır ve derhal düzeltilmesi gereken bir durumdur. Ayrıca Psikiyatride farklı endikasyonlarda kullanılan baz ilaçlar psikiyatri hekimleri tarafından reçete edilememektedir (Örnek:Gabapentin, bazı antiepileptikler). İlaç raporları konusunda da kafa karışıklığı yaşanmakta, aynı rapor farklı eczanelerde farklı değerlendirilmektedir. Tüm bu uygulamalar hekim ile hastayı karşı karşıya getirebilmektedir. SEVK ZİNCİRİ İLE İLGİLİ SORUNLAR Ne yazık ki, meslektaşlarımız çoğu zaman üst düzey yöneticilerin baskıları ile hasta yatırmak zorunda kalmakta, bu durum zaten kısıtlı yatak sayısıyla zorluk yaşayan meslektaşlarımızı daha da zor durumda bırakmaktadır. Endikasyon olduğu halde çoğu zaman hastalar yatırılamamakta, sevk zincirine göre sevk edilmek istendiğinde sevkle ilgili sorunlar çıkmaktadır. Bu konuda en büyük sorun yatırılması düşünülen hastanın servisi olan hastanelerde gezmeye başlaması en son gönderilen bölge ruh sağlığı hastanelerinde yatış endikasyonu görülmemesi nedeni ile hastanın geri gönderilmesidir. Bu durum hasta-hasta yakınları ile hekim arasında ciddi iletişim sorunları yaşanmasına neden olmakadır. İDARECİLERLE YAŞANAN SORUNLAR Psikiyatri uzmanlarının yaşadığı önemli sorunlardan biri de idarecilerin kendilerine yönelik zaman zaman baskıları ve çoğunlukla duyarsızlıklarıdır. Bu noktada belki de en önemli sorun psikiyatrinin nasıl bir tıp alanı olduğunu, diğer bölümlerden farklılığını anlatma güçlüğüdür. Bu konuda idarecilerin içgörü eksikliği nedeniyle poliklinik sayılarının diğer poliklinikler kadar yüksek tutulması istenmekte, hasta sayısını azaltma isteklerine sürekli olumsuz yanıt verilmektedir. Farklı bölgelerde Psikiyatri uzmanlarına geçici görevler çıkarılması da kanımızca bu anlayışın bir ürünü olup takip hastalarının tedavilerinin aksamasına yol açmaktadır. İdarecilerle ilgili yaşanan önemli olaylardan biri de servis ve polikliniklerin genel ihtiyaçlarına olan duyarsızlıktır. Psikiyatri servis ve poliklinikleri, yeni sağlık anlayışı çerçevesinde yeterince gelir getiren yerler olarak görülmemekte ve ihtiyaçlar konusunda son derece duyarsız davranılmaktadır.