Cinsel Kimlikle İlgili Sağlık Hizmetine Erişim ve Diğer Temel Hak Kısıtlamaları Toplum Sağlığına Zararlıdır.

CİNSEL KİMLİKLE İLGİLİ SAĞLIK HİZMETİNE ERİŞİM VE DİĞER TEMEL HAK KISITLAMALARI TOPLUM SAĞLIĞINA ZARARLIDIR.

 

Cinsiyet kimliği ve ifadesi, cinsel yönelim gibi cinsel kimlikle ilgili özellikler insanlarda geniş bir çeşitlilikte görülür. Kimlik özellikleri nedeniyle bireylerin hakları kısıtlanamaz; kimliğin dışavurulması cezalandırılamaz.  Bu türden kısıtlamaların gündem olması, tartışılabilir olması bile ayrımcılık ve şiddettir, kabul edilemez. Cinsiyet ve cinsiyet uyum süreci ile ilgili sağlık hizmetlerinin güncel bilimsel kılavuzlara ve tıp etiğine aykırı şekilde düzenlenmesi, sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlanması evrensel insan haklarından biri olan sağlık hakkının ihlalidir. Erişimin kısıtlanmasına yönelik girişimler, hem bireylerin temel yaşam ve sağlık haklarına hem de toplumsal barışa yönelik açık bir tehdit oluşturmaktadır.

Cinsel kimlik açısından çeşitlilik özenmeyle, telkin veya teşvik edilmeyle gelişmemektedir. Benzer şekilde bu özellikleri görünmez kılmak, cezalandırmak ve yasaklamak da çeşitliliği ortadan kaldırmaz. Kimlikle ilgili doğru bilginin yaygınlaştırılmasının, toplumun bu konuda doğru bilgiye erişimlerinin sağlanmasının çeşitliliklere özendirme olarak değerlendirilmesi de dünyada gittikçe yaygınlaşan ayrımcı politikaların yansımalarından biridir. Son zamanlarda tartışılmakta olan bazı mevzuat değişiklikleri ile ruh sağlığı çalışanlarının topluma, kişilere ve ailelerine konuyla ilişkili güncel bilimsel bilgileri sunmasınının dahi suç haline getirilmesi önerilmektedir. Mesleğimizin gerektirdiği sorumlulukların bilimsel dayanaktan yoksun bir şekilde sınırlanması, ifade özgürlüğümüzün engellenmesi kabul edilemez.

Cinsiyetin yasal kayıtlarda düzeltilmesi, tüm dünyada kanunlar aracılığı ile düzenlenmektedir. Bu işlemin kişinin koşul ve gereksinimlerine bakılmaksızın belirli bir tıbbi uygulama şartına bağlanması birçok ülkede yıllar önce vazgeçilmiş bir uygulamadır. Cinsiyet uyum sürecinin tıbbi yönü diğer işlemlerde olduğu gibi öncelikle tıbbi bilgileri, kapsamlı bireysel değerlendirmeyi ve kişinin bağımsız bilgilendirilmiş onamını içermelidir. Bu uygulamaların bireylerin sağlık hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Yakın zamana kadar gündemde olan yasa değişikliği önerisiyle, idari makamlarca verilen kararlar, yapılan düzenlemelerle cinsiyet uyum süreçleri ile ilgili sağlık hizmetlerinin sınırlandırılması ya da bu hizmetleri sunan hekimlerin ve hizmete ulaşmaya çalışan hastaların hedef haline getirilmesi hiçbir koşulda kabul edilemez.

Ruh sağlığı çalışanlarının görevi, bireyin ihtiyaç duyduğu koruyucu, destekleyici ve tedavi edici hizmetleri, güncel bilimsel tıbbi önerilere uygun, en geniş kapsamda ve ayrımcılıktan uzak bir biçimde sunmaktır. Toplumda egemen hale gelen söylem ya da düzenleme ve yasalarla zemin hazırlanan her tür ayrımcılık, kişi doğrudan maruz kalmasa bile bedensel ve ruhsal sağlığı olumsuz etkiler, toplumsal barış ve toplum ruh sağlığı açısından risk oluşturur. İnsan sağlığına yönelik bu tür olumsuz söylem, davranış ve düzenlemelere karşı durmak hem mesleki değerlerimiz hem de koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında her birimizin mesleki ve insani sorumluluğudur. Bizler, ruh sağlığı çalışanları olarak toplumdaki tüm bireylerin cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi veya cinsel yönelimi ne olursa olsun, güvenli, kapsayıcı, bilimsel temelli sağlık hizmetlerine eşit bir şekilde erişim hakkını savunuyoruz.

Ruh sağlığı çalışanları olarak, bilim ve etiğin ışığından vazgeçmeyerek:

            •          Bilimsel temelden yoksun, insan haklarını ihlal eden her tür düzenleme ve yasa hazırlığından vazgeçilmesini,

            •          Cinsiyet uyum sürecine erişimin bilim dışı gerekçelerle kısıtlanmamasını, tıbbi ve psikososyal destek hizmetlerinin bilim ve etik dışı gerekçelerle engellenmemesini,

            •          Ötekileştiren değil, ayrımcılıkla mücadeleyi ve ruh sağlığını korumayı hedefleyen politikaların geliştirilmesini,

            •          Bu konularda mevzuat çalışmalarının ilgili uzmanlık dernekleri, insan hakları örgütleri ve konunun doğrudan özneleriyle birlikte yürütülmesini talep ediyoruz.

Toplumun ve bireyin sağlığını korumak, ayrımcılığa karşı durmak hepimizin ortak sorumluluğudur.

Türkiye Psikiyatri Derneği

Türk Psikologlar Derneği

Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği