'Kenevir Yasası' Hakkında Açıklama

Basına ve Kamuoyuna,

‘Sağlıkla ilgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ 3 Temmuz 2025’te Türkiye Büyük Millet Meclisi Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda kabul edilmiş ve Genel Kurul’a sunularak yasalaşmasının önü açılmıştır. Yasanın halk arasında ‘Kenevir Yasası’ olarak anılmasına sebep olacak şekilde teklifte tıbbi kenevir ile ilgili toplum sağlığı açısından risk yaratacak hükümler bulunmaktadır. Bu hükümlere göre;

Tıbbi kenevir (kannabis) ve kenevirden elde edilen tıbbi ürünler, sağlık destek ürünleri ve kişisel bakım ürünleri sadece eczanelerde olmak koşulu ile hekim reçetesiyle satılabilecektir. Tıbbi kenevirin hangi hastalıkların tedavisinde kullanılacağına dair bilgiler Sağlık Bakanlığı tarafından yönetmeliklerle belirlenecektir. Üretimden satışa kadar olan süreçler Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’nın denetimiyle ve elektronik takip sistemi ile izlenecektir.

Halihazırda 13 Eylül 2024 tarihli ve 32661 sayılı yönetmelikle kenevir endüstriyel amaçlı üretilebilmektedir. Ancak teklifin yasalaşması ile kenevir kullanımı ve bu kullanımın sebep olacağı risklerin kontrolsüz bir şekilde artacağı açıkça ortadadır. Şu anki durumda bile yasalaşma sürecinde toplumda kenevir kullanımının ‘zararsız’ ve ‘yasal’ olduğuna dair bir algı oluşmaya başlamıştır. Oysaki tıbbi amaçlı kenevir kullanımında yüksek oranlarda kannabis kullanım bozukluğu ve bağımlılık gelişimi olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmektedir. Tedavi amaçlı kullanılıyor oluşu ve faydaları fazlasıyla vurgulanırken olası zararlı etkilerin ve risklerin yeterince açıklanmaması en başından bağımlılık potansiyeli olan bir madde ile ilgili süreçlerin iyi yönetilmediğinin göstergesidir. Birey ve toplum sağlığı açısından önemli sorunlar yaratma potansiyeline sahip bir madde ile ilgili politikalar mutlaka bilimsel çalışmalar eşliğinde, sosyal, tıbbi ve yasal süreçlerin tüm boyutları ile değerlendirildiği uzun hazırlık aşamalarının ardından şekillendirilmelidir. Bu noktada Türkiye Psikiyatri Derneği olarak,

  1. Kannabisin tıbbi kullanım alanları ve gerekliliklerinin, hangi doz ve sürelerde kullanılacağının uygun protokollerle belirlenmesini,
  2. Tıbbi tedavi amaçlı kullanımda dahi olası yan etkiler ve riskler hakkında açık bir şekilde bilgilendirme yapılması, tıbbi kullanımın keyfi kullanımdan farklarının mutlak bir şekilde vurgulanması ve kamuya yönelik bilgilendirme kampanyalarının düzenlenmesini,
  3. Bağımlılık davranışının pekişmesinde önemli role sahip kannabis içeren ilaçlara kolaylıkla ulaşılabileceği algısının en başından yerleşmemesi için sıkı denetim ve izleme sistemlerinin oluşturulması ve sistemin işlerliğinin yakın takibinin planlanmasını,
  4. Tedavi amaçlı kannabis reçetelenmesi ve kullanılmasına aşamalı olarak geçilmesi, her aşamadaki potansiyel sorunlar değerlendirilerek uzun vadeli bir yaygınlaştırma politikasının benimsenmesini,
  5. Bağımlılık riski, toplumsal etkiler ve bunların yaratacağı sosyoekonomik yükler açısından sistematik bir veri toplama ve analiz sisteminin oluşturulmasını,
  6. Tüm bu çalışmaları yürütmek üzere alanda deneyimli uzmanların yer aldığı multidisipliner bilim komisyonlarının oluşturulması, komisyonların kimlerden oluştuğunun ve komisyonların çalışma içeriği ve stratejilerinin meslek örgütleri ve kamu ile açıkça paylaşılmasını

 

öneriyoruz.

Bu başlıklar değerlendirilmeden açıkça ve öncelikle ekonomik koşullar gözetilerek bir yasa oluşturulması, toplumu uzun vadeli tıbbi, sosyal ve ekonomik pek çok sorunla karşı karşıya bırakma riski taşımaktadır. Henüz yasalaşmadan tüm otoriteleri bu konuda bilimsel gerçekler ışığında çalışmaya davet ediyor, her türlü katkı ve iş birliğine hazır olduğumuzu bildiriyoruz.

Türkiye Psikiyatri Derneği
Merkez Yönetim Kurulu