2 Temmuzu Unutmuyoruz!

2 Temmuzu Unutmuyoruz!

Bugün 2 Temmuz. 32 yıldır acı ve utanç ile andığımız Sivas Madımak Katliamının yıl dönümü. Kitlesel şiddet olayları ile örülü ülke tarihinde 33 insanımızın göz göre yakılmasına şahit olunan, acısı bir türlü kapanmayan bir yara. Adaletin gerçekleşmediği, toplumsal onarılmayı sağlayacak adımların atılmadığı, yitirilenlerin yakınlarının seslerinin duyulmadığı sürece bu katliamın ruhsal dünyada açtığı yara kapanmamakta.

Madımak Oteli’nde yaşanan katliamı unutmamak gibi Madımak’ta elleri kalem tutan 33 insanın barış dolu umutlarını yakan, birlikte yaşam hakkını yok eden zihniyetin, bu zihniyeti hoş gören yaklaşımın ne derece tehlikeli olduğunu da unutmamalıyız. Sivas katliamında olduğu gibi bir toplum yasını tutamadığında, kaybettiklerinin anısını yarınları ile birleştiremediğinde, yıkımlara karşı birlikte bir düş kuramadığında gelecek tehlikededir.

Ne yazık ki benzer zihniyetin, kendinden olmayanı yok etmeyi meşru gören, özgür yaşam hakkı tanımayan anlayışın; adaleti sağlamak yerine hak arayışını susturan, yaşananların üzerini örten ve sanıkları koruyan yönetimlerle el ele yeni yıkımların tohumlarını ektiğini görüyoruz. Yakın geçmişte ardı arkası kesilmeden yaşanan toplu katliamlarla, bugün sokaklarda 2 Temmuzdakine benzer yükselen seslerle yok edilmek istenenin sadece canlar değil, insanların umuduna, acısına, anısına saygı duyarak bir arada yaşayabilme imkanına duyulan güven olduğunu görmekteyiz Tüm bu yaşananlara karşın sağlıklı bir toplum ve güvenli gelecek için toplumsal bölünmeye, ayrımcılığa ve nefret söylemlerine karşı durmamız gerektiğine inanıyoruz

Madımak, Maraş, Çorum, Başbağlar, Beyazıt, Bahçelievler, Uludere, Reyhanlı, Suruç, Ankara Garı, Güngören, Beşiktaş, Güven Park, Atatürk Havaalanı, Reina, isimlerini anmaya satırların yetmediği katliamlarda kaybettiklerimizi sonsuz saygı ve özlemle anıyoruz. Ancak biliyoruz ki yitimleri anmak yeterli değil. Her birinin acısı bir diğerine eklenerek on yıllardır yürekleri yaksa da, yitirilen her bir can, bu topraklarda bir arada yaşayabilmenin mücadelesini veren ve umudu diri tutmaya çalışan birer anıt olarak toplumsal belleklerde yaşayacaktır.

Sivas’ta yalnızca insanlar değil, vicdanlar da yakıldı. Tüm canları tanıyan, bir tutan toplumlarda barışın da eşit ve güvenli yaşamın da mümkün olduğunu biliyoruz. Acının, ölümün, adaletsizliğin dili değişse de kökünün aynı olduğunu unutmadan, acıyı umuda dönüştürme imkanını, ‘bizden olan, olmayan ayrımına düşmeksizin’ insanlığı ve birlikte yaşamı savunmaya, toplumsal barış ve adaleti sağlamak adına mücadele etmeye, Metin Altıok’un emanet dizeleriyle tüm kayıplarımız için ve onlarla birlikte ‘görmeye, duymaya, yaşamaya’ devam edeceğiz.

Dayanışma ile.

Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu