Türk Tabipleri Birliği'nin Sağlıkla İlgili Yasalar, Zorunlu Hizmet vb. İle İlgili Basın Açıklaması

psikiyatri.org.tr /

09.06.2005

BASIN AÇIKLAMASI

"Halkımızı ve Hekimlerimizi Son Defa Uyarıyoruz"

"AKP bilimin, tıbbın ve hukukun birikimlerine hiçe sayarak kadrolaşıyor"

  1. Son 15 gündür gündeme yeniden getirilen yasa, tüzük, yönetmeliklerle bu alanın gerçek sahiplerinin ki bunlar tıp öğrencileri, uzmanlık öğrencileri, tıp fakülteleri, öğretim üyeleri, eğitim hastaneleri, şef/şef yardımcısı, başasistanların görüş ve önerilerinden en hafif deyimiyle özenle saklanarak" gizlenerek Meclis’e taşınmaya çalışılmaktadır. Türk Tabipleri Birliği olarak, sorumlu olduğumuz üyelerimizi ve halkımızı bilgilendirmek istiyoruz.
  2. "Göstermelik" olarak Türk Tabipleri Birliği, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı olarak Prof.Dr.Cevdet Erdöl imzalı 08.06.2005 tarihli çağrısı ile 09.06.2005 günü yapılacak toplantıda kanun maddelerinin görüşülmesine davet edilmiştir. Kaldı ki "mecburi hizmet" gibi daha önce de Türk Tabipleri Birliği olarak şiddetle karşı çıktığımız bir uygulama için Sağlık Bakanı’nın kamuoyu önünde "müzakereye" açıkca davet deklerasyonu varken ve Türk Tabipleri Birliği bir aydan beri Sağlık Bakanı’ndan randevu almak üzere bekletilirken, komisyona yapılan çağrının ne kadar "samimi" olduğunu size, "basın mensuplarına bırakıyoruz.
  3. Toplum olmanın temel göstergesi ortak hukukun varlığıdır.

    Mevcut Hükümet özellikle son dönemde daha da yoğunlaştırdığı girişimleriyle toplumumuzun ortak hukukunu bütünüyle tahrip etmektedir.

    "Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ve Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı",

    "Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" gibi isimlerinin bile anlaşılması çok güç olan ve kendi içinde çok sayıda değişik kanunlarda madde değişiklikleri ve yeni maddeler getiren ve dolayısıyla bütüncül hiçbir yaklaşım içermeyen ve hiçbir kesimle paylaşılmayan bu iki tasarı TBMM gündemine getirilmiştir.

    Sağlık Bakanlığı "Sağlıkta Dönüşüm" programı çerçevesinde 2,5 yıldır çıkarttığı yasa, yönetmelik, genelge, genel yazı, vb. genel hukuka aykırı düzenlemeler ile Anayasal bir kuruluş olan ve idarenin keyfiliğini Anayasa ve Hukuk Devleti kuralları içerisinde kalmasını sağlayan Danıştay’ın yürütmeyi durdurma, iptal kararlarından kendisini kurtarmak ve "özel amacını" gerçekleştirmek için hukuksuzluğunu TBMM’ye taşımaya çalışmaktadır.

    Yasama tekniğine aykırı bir tasarıyla, tıp ve tıpta uzmanlık eğitimini, tıp sanatlarının uygulanmasına dair temel kuralları düzenleyen özel kanun olan 1219 sayılı Kanun ve buna bağlı tüzük hükümlerini bertaraf ediyor. Bir yanda 1219 sayılı yasa ve bu yasaya dayalı tüzük ve yönetmelik hükümleri durur iken, tasarı ile eğitim hastanelerinde uzmanlık eğitimini veren klinik şeflerini keyfi olarak atama yetkisini yasada düzenliyor. Bunu kadrolaşmaya dönük keyfi işlemlerini yargı denetiminden kaçırmak için yapıyor. Üstelik atama için hiçbir bilimsel ölçüt getirme gereğini bile duymuyor.

    Yüksek yargı organı tarafından aynı konuda defalarca verilmiş kararları uygulamayarak, Anayasa’nın 138. maddesini yok sayıyor. Şimdi de yasamayı bu suça ortak etmeye çalışıyor.
  4. Nitelikli toplum olmanın temel göstergesi bilimsel üretkenliktir.

    Tasarı, tıpta uzmanlık eğitimi veren kadroları ve tıpta yan dal uzmanlık eğitimini kadrolaşmayı bilim önüne geçirerek bütünlük arzeden eğitim ortamını tahrip ediyor. Eğitim ortamının bilimselliğini, özerkliğini, nesnelliğini ortadan kaldırıyor. Yükseköğretimin Anayasa uyarınca asıl sorumlusu olan Yüksek Öğretim Kurumlarına, 2547 sayılı Yasa ve 1219 sayılı Yasa ve Tıpta uzmanlık Tüzüğü ile tanınan yetkilerini de kendisine ayak bağı görerek yok sayıyor.

    Bir yüksek öğretim olan tıpta uzmanlık eğitiminde üniversiteleri ve YÖK’ün Anayasal ve yasal yetkilerini gaspediyor.
  5. Bağımsız bir toplum ve ülke olmanın temel göstergesi, bağımsız ve özgür düşünen bireylerin ve bu doğrultudaki mesleki faaliyetlerin varlığıdır.

    Bu tasarı ile sözleşmeli çalışanlar için; başhekim, başhekim yardımcısı, başhemşire olma yolu açılıyor. Bir kamu hastanesinin başında, iş güvencesinden yoksun sözleşmeli bir başhekimin olabilmesi aslında, sağlık alanının kamusal bir hizmet alanı olmaktan nasıl çıkartıldığının da yeni bir işareti olarak görülmelidir. Öte yandan sözleşmeli statüde çalışan bir başhekimin bağımsız karar verme, görevini kendi biriminin gerekli üzerinden planlama, çalışanların sorunlarına eğilme konularında ne kadar kısıtlanacağı çok açıktır.
  6. Demokratik bir toplum olmanın temel göstergesi ise, ortak aklın ortaya çıkması için uygun ortamların yaratılmasıdır.

    Tıp ortamının hiçbir kesimle paylaşmadan dahası tüm kesimleri yok sayarak, hiçbir sistematik yaklaşım içermeyen bir tarzda, kadrolaşma, "ele geçirme mantığı" ve deneme-yanılma yöntemiyle daha dün mutlulukla kaldırdıklarını söyledikleri Mecburi Hizmeti yeniden gündeme getirmek istemektedirler.

    Bilimin, tıbbın ve hukukun birikimlerine hiçe sayarak sadece basit bir kadrolaşma anlamına gelen Hükümetin bu yaklaşımlarına karşı halkımızı ve meslektaşlarımızı bir kez daha uyarıyoruz.

    Ülkemize, sağlığımıza ve mesleğimize sahip çıkıyoruz. Ve TBMM’ye sesleniyoruz:Bu kadar açık yürütmenin keyfi uygulamalarına alet olmayınız.

    Türk Tabipleri Birliği konunun tüm taraflarıyla birlikte değerlerimizi ve birikimlerimizi korumak için bu konuda her türlü programı uygulamaya sokacaktır.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ

MERKEZ KONSEYİ