İşkence ve Kötü Muamele Hiçbir Koşulda Kabul Edilemez

psikiyatri.org.tr /

İşkence ve Kötü Muamele Hiçbir Koşulda Kabul Edilemez

İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme 26 Haziran 1987 tarihinde yürürlüğe girmiş, ülkemiz tarafından da 1988 yılında kabul edilmiştir. 26 Haziran günü Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından alınan kararla 1997 yılından bu yana “Birleşmiş Milletler İşkence Mağdurlarına Destek Günü” olarak anılmaktadır. Bu günü, işkencenin zararlarını ve mağdurların yaşadığı travmaları daha fazla görünür kılacak şekilde insanlık onuruna yakışmayan eylemlere karşı ses çıkarmak, işkence mağdurlarının anılması, desteklenmeleri ve süregiden sorunlarla ilgili önerilerde bulunmak amacıyla gündemde tutmak önem taşımaktadır. Günümüzde kullanılan ismiyle İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü’nü sadece işkence mağdurları ile dayanışmak için değil, işkenceyi önleme,  işkenceyi koşulsuz ortadan kaldırma ve işkencesi, şiddetsiz, savaşsız,  sömürüsüz,  adil,  eşitlikçi bir dünya kurmak için uluslararası bir dayanışma gününe çevirme ve bunu öncelikli çağrı yapmak da akılda tutulmalıdır.

Sözleşmeye taraf 173 ülkeden biri olan Türkiye’de işkence yasağı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 17. Maddesinde yer alan “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.” ifadesiyle garanti altına alınmıştır. Türk Ceza Kanunu’nun 77. maddesinde işkence suçu, insanlığa karşı suç olarak nitelendirilmektedir. 2013 yılında yapılan bir düzenleme ile bu maddeye “bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez.” ifadesi eklenmiştir.

Ne yazık ki yasalarla güvence altına alınmaya çalışılmasına rağmen dünyanın pek çok yerinde, işkence ve kötü muameleye uğrayan, hayatını kaybeden, fiziksel ve ruhsal sağlıkları kalıcı olarak bozulup ömürlerinin sonuna dek yaşadıklarının izini taşıyan binlerce insan bulunmaktadır. Ayrıca işkence uygulayanlara ve azmettirenlere gösterilen hoşgörü, yargılanmalarını önleme ve cezasızlık, onarması gereken adaleti mağduru daha da örseleyen bir araca dönüştürmektedir. İşkencenin ruh sağlığı üzerindeki etkilerinin son derece yıkıcı olduğunu, maruz kalanların neredeyse tamamında anksiyete, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi rahatsızlıklar ortaya çıktığını biliyoruz. İşkence ve kötü muamele, sadece maruz kalan bireyi değil aileleri, yakınlarını ve tüm toplumu etkileyebilmektedir. Bireylerin sosyal yaşamları, aile ilişkileri ve iş hayatlarında geri dönülemez hasarlar bırakmaktadır. İşkence ve kötü muamelenin karşısında olmak sadece mesleki değil, insani sorumluluklarımızın başında gelmektedir. Devletler, işkenceyi yasaklayan uluslararası sözleşmelere taraf olmalı ve bu yasaları iç hukuklarına etkin bir şekilde entegre etmelidir.  Devlet politikalarının şekillenmesinde sahip olduğumuz etki gücünü göz ardı etmeden, her zaman bu sorumluluğu yerine getirmek için çalışmaya devam edeceğimizi bildirir, Türkiye Psikiyatri Derneği Psikiyatri Meslek Etiği İlke ve Kuralları’nın 28. Maddesi’ni tüm meslektaşlarımıza ve kamuoyuna hatırlatırız:

‘Psikiyatri hekimi her koşulda işkenceye karşıdır. İşkence görmüş ve buna bağlı bozukluğu olan kişilerin tedavileri ile ilgilenir ya da tedavilerini sağlayacak kişi veya kurumlara yönlendirir. İşkence ve benzeri uygulamalara hiçbir koşulda katılmaz, yardımcı olmaz, gerçeğe aykırı rapor düzenlemez. Mesleki bilgi ve becerilerini işkence ve kötü muamelelerin belgelenmesi ve gerçeğin ortaya çıkarılması için kullanır. Hiçbir koşulda insanlık dışı cezalandırma eylemlerinde değerlendirici ve uygulayıcı olmaz.’

Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu