Savaşların Yarattığı Yıkıma ve Gazze'de Yaşanan İnsani Krize Karşı Acil Çağrı
Geçtiğimiz yüzyılın en ağır savaşlarına tanıklık eden Ortadoğu coğrafyasında, ne yazık ki bugün de silahlar susmuyor. Demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin konuşulduğu bir çağda, Gazze’de insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden biri yaşanmaya devam ediyor. 7 Ekim 2023 tarihinde sivillere yönelik insanlık dışı saldırıların ardından İsrail Devleti tarafından başlatılan operasyonlarda, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 60 binden fazla Filistinli yaşamını yitirdi. Kısa süreli ateşkes girişimleriyle gündeme gelen katliamın durması ve barış umudu, 18 Mart 2025 tarihinde sivil halka yönelik saldırıların yeniden başlamasıyla birlikte yerini derin bir karanlığa bırakmış; yaşanan süreç uluslararası hukuk kurallarının ve insanlık değerlerinin açıkça ihlal edildiği bir soykırım boyutuna ulaşmıştır. İsrail Devleti 2 Mart 2025’ten bu yana, Gazze’ye ulaştırılmak istenen insani yardım, gıda ve suyun girişine izin vermemektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Birleşmiş Milletler (BM) bileşenleri tarafından yapılan açıklamalarda, bu insan eliyle yaratılmış açlık krizinin kitlesel ölümlerle birlikte geri dönülemez sağlık sorunlarına yol açtığı belirtilmektedir. Son günlerde yaşanan olaylar ise insani yardımın ulaştırılmasında bile insan onurunun ve temel haklarının hiçe sayıldığını gözler önüne sermektedir. İnsanlık tarihinin karanlık dönemlerinden biri olan ve bir daha asla yaşanmayacağı umulan “açlığın bir soykırım aracı olarak kullanılması”, bugün ne yazık ki Gazze’de tüm dünyanın tanıklığında yeniden yaşanmaktadır. Savaşlar sırasında hastanelerin, sağlık personelinin ve tedavi gören hastaların korunması, başta Cenevre Sözleşmeleri olmak üzere birçok uluslararası hukuk kuralıyla güvence altına alınmış olmasına rağmen, Gazze’de sağlık sistemi doğrudan hedef alınmaktadır. DSÖ’nün açıklamalarına göre, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’deki hastanelere yaklaşık 700 saldırı düzenlenmiş ve bu saldırılarda 1500’den fazla sağlık çalışanı hayatını kaybetmiştir. Gelinen noktada, tüm dünya halklarının, devletlerinin, ulusal ve uluslararası kuruluşların ve sivil toplumun bu yıkıma karşı sesini yükseltmesi ve acilen müdahale etmesi gerekmektedir. Her gün ekranlarımıza yansıyan bombalanmış hastaneler, yakılmış çadırlar, açlığa terk edilen çocuklar ve paramparça olmuş aileler, insanlığa karşı işlenen suçların canlı tanıklığıdır. Sadece ruh sağlığı meslek mensubu olarak değil insanlığa karşı sorumluluğumuz gereği Türkiye Cumhuriyeti başta olmak üzere Birleşmiş Milletler ve tüm üye devletleri, hekim kuruluşlarını ve ulusal ve uluslararası psikiyatri derneklerini Gazze’de yaşanmakta olan bu açık soykırımı durdurmaya yönelik net ve etkili bir tutum almaya davet ediyoruz. Bu amaçla, öncelikle tüm saldırıların derhal durdurulmasını, işgal altındaki Gazze’ye insani yardım koridoru açılmasını, sınırda bekleyen yardım ve tıbbi malzeme taşıyan araçların geçişine derhal izin verilmesini talep ediyoruz. Hastanelere, sağlık birimlerine, sağlık çalışanlarına ve hastalara yönelik tüm saldırıların durdurulması için uluslararası toplumu ve tüm kuruluşları acil müdahalede bulunmaya çağırıyoruz. Türkiye Psikiyatri Derneği olarak, bir yıl önce yaptığımız çağrıda yaşanan katliamlar ve Ortadoğu’daki savaşın yayılma ihtimali nedeniyle tüm kuruluşlardan acilen çatışmaların son bulması ve barışın inşa edilmesi için girişimde bulunmalarını talep etmiştik. Bugün ise ifade ettiklerimizin çok daha ötesinde bir insanlık dramı ile karşı karşıyayız. Aylardır devam eden ve normalleştirilmeye çalışılan bu yıkım karşısında sessizlik kabul edilemez. Filistin’den Yemen’e sivillerin hedef olduğu saldırılara “dur” diyebilmek, yaşanan acılara ve insanlık dramına sessiz kalmamak, başta İsrail ve Filistin halkları olmak üzere tüm insanlık için barış içinde bir yaşamı mümkün kılmak ortak sorumluluğumuzdur. Gazze için bu satırlar kaleme alınırken bir taraftan Doğu Avrupa’da Rusya ve Ukrayna arasında süregiden savaşın daha da derinleştiğine şahit olduk, diğer taraftan bir yıl önceki barış çağrımızdaki uyarıları maalesef haklı çıkaran yeni bir savaşın ve yıkımın haberlerini almaya başladık. İsrail'in Gazze'de yaptıklarına benzer saldırıları İran’a başlattığını, saldırmayı bir hak olarak gördüğünü, sivil yerleşimlerin, hastanelerin, gazetecilerin hedef olduğunu üzüntü ile izliyoruz. Yaşanan bölgesel çatışmaların tüm Ortadoğu’ya yayılan bir savaşa dönüştüğünü gösteren haberler endişelerimizi ve tüm insanlık için ruh sağlığının vazgeçilmez ön koşulu olarak barış umudunu korumaya dair sorumluluğumuzu daha da arttırmaktadır.
Bir kez daha tüm devletleri, halkları ve kuruluşları insanlık adına harekete geçmeye, savaşa, soykırıma ve açlığa “dur” demeye çağırıyor; barışa olan inancımızı ve umudumuzu haykırıyoruz.
Dayanışma ile… Türkiye Psikiyatri Derneği