Cinsel kimlikle ilgili çeşitlilik insanlık tarihi açısından yeni bir gelişme ya da belirli bir coğrafya, toplum, kültüre özgü bir durum değildir. İnsanla ilgili birçok özellik gibi cinsel kimlik de geniş bir yelpazede deneyimlenir.
Özellikle LGBTİ+ kişilere yönelik artış gösteren düşmanca tutum, hemen her coğrafyada benzer iddialar ve söylemlerle yürütülmektedir. Bu benzerliğin altında politik gerekçelerin yattığını görmek güç değildir. Geleneksel aile yapısı ve çocuğu koruma iddialarıyla yürütülen bu çalışmaların toplumda iktidar sahiplerinin uygun gördükleri bir aile sistemini ve bu aile sistemi içinde özellikle kadının yerini sabitlemeye çalıştığı rahatlıkla izlenebilir.
Toplumsal cinsiyet ve cinsel kimlikle ilgili kavramların kamusal alandan dışlanması ya da yok sayılması, kişilerin görünürlüğünün engellenmesi, var olan sorunların görmezden gelinmesine neden olmakta, eşitsizlikleri derinleştirmekte, kadınlara ve LGBTİ+ kişilere yönelik baskı ve şiddeti pekiştirmektedir.
Bu bağlamda, tüm toplumsal kesimleri, sağlık meslek örgütlerini ve bu alanda politika üreten devlet kurumlarını hassasiyet geliştirmeye çağırıyoruz. Bu konuda strateji belirlemek ve çalışmalar yürütmek üzere Türkiye Psikiyatri Derneği bünyesinde “Toplumsal Cinsiyet ve Cinsel Kimlik Temelli Ayrımcılık ve Eşitsizlik Görev Grubu” oluşturulduğunu, çağdaş bilimin ışığında, insan hakları ve etik ilkelerimiz çerçevesinde ayrımcılık karşısında sağlığı savunmaya devam edeceğimizi ve bu konuda dayanışma ve iş birliğine açık olduğumuzu bildiririz.