13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma ilçesindeki kömür madeninde meydana gelen yangın sonucu 301 madenci yaşamını yitirdi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan bu iş cinayeti, sadece kaybedilen canlarla değil, aynı zamanda sorumlularının hâlâ adalet önüne çıkarılmamış olmasıyla toplumun vicdanında derin bir yara olarak durmaktadır. Soma katliamının yalnızca yirmi gün öncesinde, söz konusu madenin güvenliğinin araştırılması önergesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde reddedildiğini hatırlıyoruz, hatırlatıyoruz. Soma yalnızca bir katliam değil; her geçen gün iş cinayetleri ile yeniden ve yeniden kanayan bir yaradır. İSİG verilerine göre 2024 yılında 1.897 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmişken, 2025 yılının yalnızca Nisan ayında en az 152 işçi yaşamını yitirmiştir. 2010-2024 yılları arasında ise toplam 21.839 işçimizi kaybettik. 2010’da 62.903 olan iş cinayeti sayısı, 2023’te 681.401’e yükselmiştir. Bu veriler, iş yerlerinde yaşanan ölümlerin yıldan yıla artışının; çalışma yaşamındaki değişim, esnekleşme ve güvencesizleşme ile doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir. En çok kazanın taşımacılık, inşaat ve tarım-orman sektörlerinde meydana geldiği gözlenmektedir. Ölümlerin nedenlerine bakıldığında neden kaza değil birer cinayet oldukları anlaşılmaktadır. Bireysel hatalardan ziyade; yetersiz ekipman, bakım eksiklikleri, altyapı sorunları, uzun çalışma saatleri, yorgunluk ve kronik stresin öne çıktığı görülmektedir. Özellikle 8 saatin üzerinde çalışmanın dikkat dağınıklığına ve kaza riskinin artmasına neden olduğu araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Tüm bunların ötesinde, iş cinayetleri sadece fiziksel değil, derin psikolojik izler de bırakmaktadır. Kayıp yakınları için yas süreci, adaletin sağlanmaması ve belirsizlik nedeniyle daha da zorlayıcı hale gelmekte; travma, yas ve güven duygusunun kaybı, toplum genelinde ruhsal iyilik halini tehdit etmektedir. Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan çalışma hakkı ve güvenli çalışma koşulları, uygulanmadıkça kâğıt üzerinde kalmaktadır. Ne yazık ki bugün, güvenli çalışma alanları bir hak olmaktan çıkmış, uğruna mücadele edilmesi gereken bir konu haline gelmiştir. Bizler, Soma’da kaybettiğimiz tüm canları saygı ve hüzünle anıyor; güvenli, adil ve insanca çalışma koşullarının sağlanması için mücadele etmeye devam edeceğimizi bildiriyoruz. Ruh sağlığının ve yaşam hakkının teminatı olan güvenlik duygusunun, iş yerlerinde, ortak yaşam alanlarımızda ve kamusal tüm ortamlarda sağlanması için dayanışmayı büyütmeye kararlıyız. Unutmadık, unutturmayacağız. Hesap sormaktan vazgeçmeyeceğiz.