19 Mart’tan bu yana anayasal hakları doğrultusunda katıldıkları eylemlerden dolayı gözaltına alınan kişilerin bu süreçlerde kolluk kuvvetleri tarafından usulsüz şekilde yapılan “çıplak arama” uygulamalarına ve yine eylem esnasında ve gözaltı süreçlerinde kolluk kuvvetlerinin uyguladığı cinsel taciz ve cinsel saldırıya maruz kaldıklarına dair beyanları kamuoyunun gündemindedir. Gözaltına alınanlara ve tutuklananlara yönelik gerçekleşen uygunsuz, insan onuruna aykırı “çıplak arama” dayatması ve cinsel şiddet içeren uygulamalar hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu uygulamalar işkencedir! Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, uluslararası sözleşmeler ve kanunlarımıza göre, yasalar tarafından güvence altına alınmış demokratik hak kullanımı sebep gösterilerek insanların ruhsal ve bedensel bütünlüklerine yönelik bilerek ve isteyerek eziyet ve kötü muameleye maruz bırakılmaları işkence suçu kapsamındadır, insanlığa karşı işlenmiş suçtur ve Türk Ceza Kanunu 94. Maddesine göre zaman aşımı işlemeyecek şekilde ağır hapis cezasını gerektirmektedir. Bu nedenle tüm beyanların etkili bir biçimde soruşturulması, sorumlular hakkında kararlılıkla cezai işlem yapılması gerekmektedir. Kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik cinsel taciz ve cinsel saldırıya ilişkin açık ve ayrıntılı beyanların ve tutanakların varlığına rağmen göz ardı edilen cinsel taciz ve cinsel saldırı karşısında etkin soruşturma talepleri yanıt bulmamaktadır; insan onuruna aykırı uygulamalara dair beyanları görünür kılma ve etkin soruşturma taleplerinde bulunanlara yönelik Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından suç duyurusunda bulunulduğu öğrenilmiştir. “Çıplak arama” beyanlarına yönelik “ülkemizde çıplak arama söz konusu değildir” açıklaması yapılmıştır. Oysa beyanlar göstermektedir ki, ülkemizde gözaltı ve tutuklama süreçlerinde uygunsuz çıplak arama ve kötü muamele “rutin uygulama” haline gelmektedir. Ne şekilde ve hangi koşulda yapılırsa yapılsın insan onurunu zedeleyen, cinsel dokunulmazlığını ihlal eden ve ruhsal iyilik haline zarar veren bu uygulama mevzuatta, kişilerin gözaltı, ceza infaz kurumlarına kabulü ya da infaz sürecinde, başlıca bulundurulması yasak olan maddelerin beden boşluğunda saklandığına dair makul ve ciddi emarelerin varlığında, kişinin beden çukurlarında yapılan arama şeklinde tarif edilmektedir. Ülkemizde kanunlarla değil, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfaz Yönetmeliği ile düzenlenen “çıplak arama” uygulamasının, adı 2021 yılında “detaylı arama” olarak değiştirilmiş olsa da yönetmelikte çok özel durumlarda ve mahremiyet gözetilerek yapılır diye belirtilse de insanların beden dokunulmazlığına ve mahremiyetine doğrudan müdahale içermekte, her koşulda ruhsal yapıda zarar oluşturmakta ve ağır insan hakkı ihlallerine neden olmaktadır. Ruh sağlığı alanında çalışanlar olarak, cinsel şiddet faillerinin cezasızlıktan ve sessizlikten aldıkları güvenin, maruz kalanın suçlanmasına dönük çabaların yakından tanıkları olarak, cinsel saldırıya ilişkin etkin soruşturma taleplerine yönelik suçlamaları ve susturma girişimlerini kabul etmiyoruz! İşkence ve kötü muameleye sıfır tolerans politikaları uygulanmadan, koruyucu tedbirler alınmadan, cinsel saldırı beyanlarıyla ilgili adli soruşturma süreçleri yürütülmeden ruhsal iyileşmeden söz edilemez. Çıplak arama uygulamalarına ve cinsel şiddete karşı sessiz kalmayacağız! Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu