Ruhsal Sağlık Hakkı için, Yaşam Hakkı için Barış,
Savaşlar sebep oldukları yıkım ve yoksunluklarla temel bir halk sağlığı ve ruh sağlığı sorunudur. 1 Eylül 1939’da, Nazilerin Polonya’yı işgali ile başlayan II. Dünya Savaşı’nda milyonlarca insan hayatını kaybetti. Üzerinden 85 yıl geçmiş, insanlık kendini, bir gün önce dost bildiklerini Srebrenitsa’da, Ruanda’da, Irak, Afganistan, Çeçenistan, Somali, Uganda’da, Ukrayna’da ve adını anamadığımız pek çok ülkede katletmişken, bugün de başta Ortadoğu coğrafyası olmak üzere dünyanın pek çok yerinde savaşlar, soykırıma varan saldırılar devam etmekte. İnsanlık geçmişindeki yıkımlara ve yıkımlar ardından barışın kıymetine ilişkin acı deneyimlerine rağmen ne yazık ki geçmişinden ders alamamakta, barışı kurumsallaştıramamakta. Evlerinden, yaşadıkları topraklardan koparılıp köksüzleştirilen, bildikleri, güvendikleri dünyanın artık kalmadığına tanık olan yeni nesillerin inşa ettikleri, edecekleri bir dünya ne derece mutlu, sağlıklı ve güvenli olacak? Savaşlar sadece bireylerin değil toplumların ruh sağlığını etkiler. Savaşlar sonrası en çok ve doğrudan artan hastalıklar arasında ruhsal hastalıklar ilk sırada gelmektedir. Depresyon, başta travma sonrası stres bozukluğu olmak üzere kaygı bozuklukları, alkol madde kötüye kullanım ve bağımlılıkları yüksek oranlarda baş gösterir. Sadece doğrudan hastalıklar yoluyla değil, şiddetin meşrulaşması ve sıradanlaşmasıyla da toplumsal yapıda onarılamaz hasarlar oluşur. Sadece kendi ülkemizde değil topraklarımızdan çok uzaklarda yaşanan bir savaş, pek çok açıdan her birimizi etkiler. Her gün çeşitli kanallarla ölümlerin, saldırıların görüntülerine maruz kalan bireyler için şiddet sıradanlaşmaya başlar. Yalnızca kendi türüne değil, yeryüzündeki tüm canlılara zarar verme potansiyeline ve ne yazık ki davranışına sahip olan insanlığın, dolayısıyla dünyanın umudu barıştadır. Böyle bir dünyada barış umudunu diri tutmak hepimiz için zor ama bir o kadar elzem bir görev.
Geçmiş, bugün ve yarınlar için, savaşın, yıkımın nesilden nesile aktarılan hikayesini yıkımlara değil barışın kıymetine vurgu ile yeniden yazabilmek için, savaşlardan ve acılardan sonra barışı inşa edebilen kadim insanlık adına, çocuklar ve gelecek nesiller adına, öncelikli görevi ruhsal sağlığı korumak olan mesleğimiz adına barışı hiç durmadan dillendirmeye devam edeceğiz.
1 Eylül Dünya Barış Günü kutlu olsun!
Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu