Basına ve kamuoyuna, Son zamanlarda aldığımız ve hepimizi derinden etkileyen, meslektaşlarımızın vefat haberleri, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının karşı karşıya kaldığı zorlu koşulların ve sorunların varlığını göstermektedir. Tüm dünyada intihar oranları düşerken hekimlerde intihar ile ölümlerin artıyor oluşu hekim meslek grubunun yaşadığı mesleki ve ruhsal yük açısından tüm sağlık ve kamu otoritelerine bir sorumluluk yüklemektedir. Ülkemizde de benzeri haberlerin daha sık duyulması ile bu konu kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Haber olarak yansıyan üzücü olayların yanı sıra azımsanmayacak sayıda meslektaşımız, ruhsal açıdan koruyucu olmayan koşulların etkisi ile ruhsal zorluk yaşamaktadır. Hızla atılması gereken adımlar ve koruyucu tedbirler:
Türkiye Psikiyatri Derneği olarak mesleğimize ve meslektaşlarımıza olan sorumluluk ile bu konuda her türlü bilgi ve desteği vermeye hazırız. Bununla birlikte yaşanılan sorunların öncelikli olarak kurumların ve sağlık otoritelerin yükümlülüğü olduğunu da vurgulamak, yaşanılan sorun ile ilgili yetkililerin bu konuyu öncelikli bir ödev olarak ele almaları gerektiğini belirtmek isteriz. Bu açıdan derneğimizce hazırlanan görüş kamuoyunun bilgisine sunulur. Ayrıntılı rapor derneğimizin ilgili kurullarınca daha sonra paylaşılacaktır. Saygılarımızla, Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu
DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE HEKİM İNTİHARLARI Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2019 yılında yayımlanan Küresel Sağlık Tahminleri raporunda; 2000 ile 2019 yılları arasında yaklaşık 20 yıllık sürede, yaşa göre standardize edilmiş küresel intihar oranında %36 azalma olduğu bildirilmiştir (Şekil 1). İntiharı önlemek üzere dünya çapında geliştirilen ve uygulanan programlar, ruh sağlığını koruyucu ve güçlendirici müdahalelerin artışı ile beraber intihar hızlarındaki bu düşüş bizlere intiharın önlenebilir olduğunu göstermesi açısından önem taşımaktadır. Türkiye’de intihar hızları ile ilgili güncellenen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 1975-2022 yılları arasında kaba intihar hızı ülkemizde 100.000’de 1.97’den 4.88’e yükselmiş, dünyada intihar hızının azaldığı son yirmi yılda ise neredeyse bir buçuk kat artış (2000 yılı intihar hızı 2.80) görülmüştür. Dünya genelinde intihar hızlarının düşmesine rağmen özellikle bazı meslek gruplarında intihar oranlarındaki artış dikkat çekmektedir. Özellikle hekimler arasında artan intihar haberleri ve bu konuya olan ilgi; hepimizi mesleğimizle ilişkili risk faktörlerini incelemeye ve bu konuda önlem almaya yönelik programlar geliştirmeye yönlendirdi. Dünyada da farklı uzmanlık dernekleri ve meslek kuruluşları eğitim programları, işyerleri ve daha geniş anlamda sağlık hizmetleri kapsamında hekimlerin ruh sağlığına yönelik öneriler ve projeler oluşturmaya başlamışlardır. Genel ve nedene özel ölüm oranlarının çoğu, genel nüfusla karşılaştırıldığında doktorlarda daha düşük olmasına rağmen intihar sonucu ölümler hekimlerde daha yüksek olarak bildirilmiştir. Hekimlerin yüksek oranda stres ve tükenmişlik yaşaması, kariyerleri ile ilgili yaşadıkları umutsuzluk, çalışma koşullarının giderek kötüleşmesi, yardım arama davranışlarında isteksizlik ya da ayrımcılık ve damgalanma sebebiyle ruhsal yardım başvurusunda bulunamaması, ölümcül araçlara erişim ve yöntemleri kullanma bilgisine sahip olmaları intihar riskini artırıcı faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Uzun yıllar boyunca hekimlerin çoğu yüksek düzeyde özerkliğe, çalışma yaşamları üzerinde kontrole, akran ağlarından gelen sosyal desteğe, ayrıca toplumda itibar ve belirli bir sosyal statüye sahip olmuştur. Ancak özellikle ülkemizde hekimler artan bürokratik ve idari yüklerle ve sağlık sisteminde dönüşüm politikası sonucu intihara karşı koruyucu faktörler olarak sayacağımız bu özelliklerin birçoğunun aşınmasıyla karşı karşıyadır. Ülkemizde medyada her geçen gün yeni bir meslektaşımızın intihar sonucu hayatını kaybettiği haberini görüyoruz. İntihar sonucu hayatını kaybeden hekim sayısı giderek artıyor. Bu nedenle hekimlerin ruh sağlığı tüm dünyada önemli bir ilgi konusu haline gelmişken, ülkemizde hekim intiharları ile ilgili bilgilerimizin oldukça kısıtlı olduğunu görüyoruz. Hayatını kaybeden hekim sayısı, vaka bazlı değerlendirme raporları, verilerin sistematik şekilde işlenme ve analizi yapılamıyor, hekim intiharlarını önlemeye yönelik organizasyonel ve politik müdahaleler etkinleştirilmiyor. Peki hekim intiharları bir toplum için ne ifade eder? Bu konunun önemi hekimlerin meslektaşlarının neler yaşadığını anlama arzusunun ötesine geçmektedir. Sağlıklı ve işlevsel bir hekim gücüne sahip olmak, sağlık sisteminin en önemli parçalarından biridir. Ruh sağlığının bozulması beraberinde tıbbi hataları da getirebilmektedir, bu durum hekimin ruhsal sağlığını da olumsuz şekilde etkilemektedir. Hekimlerin meslek onuruna yakışır şekilde bir yaşam ve iş hayatı sürdürememesi, beraberinde yaşadıkları ruhsal zorlanmalar kendi yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkilediği gibi içinde bulundukları toplumu, o toplumun hekime yönelik algı ve güvenle ilişkili konuları da olumsuz yönde etkilemektedir. Toplumun bir bireyi olan hekimlerin yaşadığı ruhsal zorlanma ve intiharlar, hem bireysel alanda hem de tıp mesleği mensupları ve toplumda bir sorun alanı olarak hepimizi ilgilendirmektedir. Hekimlerin psikolojik sorun yaşadıklarında kendilerini rahat hissetmeleri ve uygun yollarla ruhsal sağlık hizmetine ulaşabileceklerini bilmeleri hem kişisel hem de toplumsal düzeyde sunulacak desteği kolaylaştırmak için önemli bir adım olacaktır.
Şekil 1: Dünya Sağlık Örgütü bölgelerinde yaşa göre standardize edilmiş intihar hızı oranları
KAYNAKLAR: