Bütün hastalıklar aynı hızda damgalanıyordu, birinciliği şizofreniye verdiler
ALP ÜÇOK
Damgalamanın sonucu ayrımcılık! Önyargı ve onun getirdiği damgalama ayırımcılığa yol açar. Ayırımcılık toplumdaki kişi ya da grupların diğerlerini damga ve önyargı nedeniyle bazı hak ve menfaatlerden yoksun bırakmasıdır. Sonuçta, bu kişiler eğer şizofren tanısı konmamış olsaydı kullanabilecekleri bazı haklardan sırf bu tanı yüzünden mahrum kalıyor. Şizofreniye bağlı ayırımcılık kendini çok değişik şekillerde gösterir. İşe alma konusunda gösterilen isteksizlik, sağlık hizmetinden yararlanma ve sigortalanma gibi durumlarda eşitsizliğe uğrama, yasalar karşısında zor durumda kalma, ruhsal hastalığı olan kişilerin sosyal ortamlara dahil olma konusunda engellerle karşılaşması gibi. Şizofreninin üzerindeki olumsuz damga sadece hasta kişiyi lekelemekle kalmaz onunla ilişkili her şeyi ve herkesi etkiler. Kullanılan ilaçlardan, hastanın yakın akrabalarına, tedavisini üstlenen hekimlerden, hastaneye hatta hastanenin bulunduğu şehir ya da semte kadar her şey "şizofren", "deli" gibi ifadelerden nasibini alıyor. Ailelerin üzerindeki damga daha büyük ve ağır. Bir yandan çocuklarının, kardeşlerinin hastalığından kendilerini sorumlu tutup suçluluk duyabiliyorlar. Bir yandan da sanki yakınları yüz kızartıcı bir suç işlemiş gibi, çevrenin gözünde "bir şizofrenin çocuğu, annesi ya da babası" olmanın getirdiklerine göğüs germek zorundalar.
"Damgalamaya karşı hep beraber" Dünya Psikiyatri Birliği (WPA) tarafından 'Damgalamaya karşı hep beraber' sloganıyla düzenlenen uluslararası toplantıların üçüncüsü 5-8 Ekim tarihleri arasında İstanbul The Marmara otelinde gerçekleşecek. Bu toplantı WPA, İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği ve Türkiye Psikiyatri Derneği'nin işbirliğiyle düzenleniyor. 7 Ekim Cumartesi yapılacak 5. Şizofreni Yürüyüşü saat 12.30'da her yıl olduğu gibi Taksim meydanında başlayıp Galatasaray meydanında son bulacak. Her yıl yürüyüşe katılan hasta, hasta yakını ve sağlık çalışanları İstanbullulara hastalıkla ilgili broşürler de dağıtıyor. Bu yılki yürüyüşe yabancı konuklarımızın da katılmasını bekliyoruz. Atatürk Kültür Merkezi sinema salonunda 6-7 Ekim tarihlerinde düzenlenecek film gösterileri ücretsiz olarak izlenebilecek. Türkiye'den iki belgeselin yanı sıra İngiltere ve Kanada'dan da kısa filmler yer alacak. 'Kaçak Oyunlar' Türkiye'den bir grup şizofreni hastasının halk dansları festivaline katılmak üzere Hollanda'ya yaptığı yolculuğu anlatıyor. Filmin adı Mesut'un söylediği bir sözden esinlenmiş: "Hayatımız boyunca hep kaçak oynadık, hep saklandık." Film gösterilerinden sonra düzenlenecek tartışmalara şizofreni hastaları da katılacak. Halka açık bu etkinliklerde ayrıca Kocaeli'den bir grup şizofreni hastasının birlikte oluşturup rol aldığı bir tiyatro oyunu da yer alacak. Kongrenin bilimsel oturumlarında damgalamanın nedenlerini tartışan pek çok sunum var. "Damgalamada yabancılık ve sosyal mesafenin etkisi", "Damgalamanın nedeni narsistik kişilik bozukluğu mu?", 'Ruh sağlığı çalışanları: Damgalayan mı damgalanan mı yoksa ikisi birden mi?" bunlardan birkaçı. Bu yılki toplantıda şizofreni ile ilgili damgalamanın yanı sıra depresyon, alkol ve madde kullanımı gibi diğer psikiyatrik bozukluklarla ilgi bulgulara da yer verilecek. "Medya ve psikiyatrik bozuklukların damgalanması" sempozyumunda dört farklı ülkeden araştırmacılar psikiyatri hastalarının basın organlarında sunuluş biçimleriyle ilgili saptamalarda bulunacak. Bu yılki toplantının bir yeniliği psikiyatri dışı hastalıklarla ilgili damgalama ve ayırımcılıkla ilgili oturumların da yer alması. "Kanser ve damgalama", "Tanzanya'da AIDS ile ilgili damgalamanın değerlendirilmesi", "Nepal'de cüzam hastalarının damgalanmayla ilgili yaşadıkları" da bu alandaki bazı sunum başlıkları. Kongrenin afişi ünlü grafik sanatçımız Gürbüz Doğan Ekşioğlu'nun yönetiminde Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü öğrencilerinin katıldığı bir atölye çalışmasında Halil Ural tarafından hazırlandı. Kongreyle ilgili bilgi www.stigmaistanbul.org ALP ÜÇOK: Prof. Dr., İstanbul Tıp Fak. Psikiyatri Kliniği