Resmi gazetede 4 Eylül 2019’da yayınlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile antidepresan ve ikinci kuşak antipsikotiklerin geri ödenmesi konusunda önemli değişiklikler yapılmış, ikinci kuşak antipsikotiklerin sadece psikiyatri uzmanı tarafından yazılması durumunda geri ödeneceği ve bir çok antidepresan için nöroloji ve geriatri uzmanı hekimlerin çıkaracağı ilaç raporu ile en fazla altı ay süreyle geri ödeme yapılabileceği şeklinde değişiklikler yürürlüğe girmiştir.
SGK ile Derneğimiz arasında bu değişikliği telkin edecek herhangi bir iletişim olmamıştır. Türk Nöroloji Derneği ile de benzer bir çalışma yapmadıkları öğrenilmiştir. Her şeyden önce SGK’nin konuyla doğrudan ilgili uzmanlık derneklerinin görüşünü almadan, herhangi bir uyum dönemine izin vermeden böylesi önemli değişiklikler yapması uygun görülemez. Bu değişikliklerin uygulamaya yansımasıyla önemli sayıda hastanın ve hekimin zorluk yaşayacağı açıktır.
SGK yayınladığı tebliğlerin hemen hepsinde belli grup ilaçları belli uzmanlık alanının yazmasına izin verme şeklinde çalışmaktadır. Bu çalışma usulünde önceliğin tıbbi dayanaklar değil ekonomik konular olduğu bellidir. Sağlıkla ilgili herhangi bir alanda ekonomik öncelikler birinci sıraya alındığında sorunlar ortaya çıkacak, hastalar ve hekimler bundan olumsuz etkilenecektir. Doğru çalışma biçimi tanılar üzerinden olmalıdır. Özellikle ilaç raporu çıkarılırken tanıya göre uzmanlık alanları yetkilendirilmeli veya sınırlandırılmalıdır.
Her ne kadar nöroloji ile psikiyatri alanının birçok yakınlığı olsa da psikiyatrik bir hastalık için nöroloji uzmanının rapor hazırlamasını düşünmenin tıbbi bir nedeni var gibi görünmemektedir. Parkinson hastalığı tanısıyla psikiyatri uzmanının rapor düzenlemesi uygun olmayacağı gibi depresyon, şizofreni ve diğer psikotik bozukluklar tanılarıyla nöroloji uzmanının da ilaç raporu düzenlemesi uygun değildir. Gerilim baş ağrısı, demans gibi hastalıklarda antidepresan ya da antipsikotik kullanımının tıbbi dayanakları açıktır. Ancak bu hastalara ilaç raporu düzenlerken ilgili tanılarla antidepresan ya da antipsikotik ilaç raporu düzenlenmeli, bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Antipsikotik ilaçların tıbbi tedavi algoritmalarında yer aldıkları nörolojik hastalık tanılarında ödenebilmesi için acil düzenleme yapılması uygun olacaktır. Bu değişiklikler için diğer uzmanlık dernekleri ve SGK ile beraber bir çalışma içine girmeye her zaman hazır olduğumuzu bildirmek isteriz.
Tüm bunlarla birlikte ruhsal sorunlara yönelik tedavi uygulama yetkisi konusunda tek sorun nörologların antidepresan ya da antipsikotik yazıyor olmaları değildir. En önemli sorunlardan biri de ehliyetsiz kişilerin tedavi yürütmeleridir. Gerek psikoterapi gerek diğer yöntemlerle mesleki sınır ihlalleri oluşacak şekilde tedaviler uygulanmaktadır. Bu uygulamalardan hem tedaviye gereksinimi olan kişiler ve yakınları hem de meslektaşlarımız zarar görmekte ve ehliyetsiz uygulamalar bir halk sağlığı sorunu haline gelmektedir. Devletin ilaçlar konusunda getirdiği sınırlamalar ve gösterdiği hassasiyetin bu alanda da etkili olmasını hastalarımız ve meslektaşlarımız adına umut ediyoruz.
Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu