TPD Bülteni yeni sayısı yayınlandı...

psikiyatri.org.tr /

TPD Bülteni'nin 20. yıl özel sayısına ve ekine TPD Bülteni sekmesinden ulaşabilirsiniz.

 
TPD PETEK Yayıncılık Kurulu
 
***
 
2015…
Türkiye Psikiyatri Derneği 20 yaşında…

TPB Bülteni’nin bu sayısı Türkiye Psikiyatri Derneğinin 20. Kuruluş Yıldönümüne adanmış özel bir sayı. Kuruluşun öyküsünü, kuruluştan bugüne gerçekleştirilmiş çalışmalardan örnekleri ve değerlendirmeleri, 24 ve 25 Ekim 2015 tarihlerinde İstanbul’da düzenlediğimiz TPD 20. Kuruluş Yıldönümü Sempozyumu’na ilişkin bilgileri ve daha birçok yazı ve değerlendirmeyi bu sayıda bulacaksınız. Bu özel sayının sunuş yazısında yirmi yılda yapabildiklerimizle yapamadıklarımızı harmanlayarak sizlere bir değerlendirme sunmak ardından da ileriye bakışımıza ve bizi bekleyen görevlerimize ilişkin bir şeyler söylemek isterdim. Ancak, yaşamakta olduğumuz günlerin getirdikleri 20. yılımızda, yüz yüze olduğumuz çok daha önemli ve ivedi olduğunu düşündüğüm başka bazı konuları dikkatinize getirmemi ve öne çıkarmamı adeta zorunlu kıldı.

20. yılımızı dünyanın ve ülkemizin yaşamakta olduğu olağanüstü koşullarda kutluyoruz. Kutlama kelimesinin bile vicdanımızı rahatsız ettiği bu günlerde, her gün ve yeniden örselenen iç dünyamız, derin keder, üzüntü, yas ve öfke dolu. Daha Ankara katliamının yasını tutarken önce Beyrut, ardından da Paris’teki katliamları yaşadık. Barış isteyen insanların katledilmesinden sonra bu kez bir cuma akşamı lokantada yemek yiyen, barda bir şeyler içip arkadaşıyla ya da sevgilisiyle sohbet eden, bir konseri aynı müzikten hoşlananlarla birlikte dinleyen insanların acımasızca katledilişine tanıklık ettik.

Aslında ruh sağlığı ve hastalıkları hekimleri olarak tam da bize en çok, en yoğun görevlerin düştüğü günler bu günler… Gün geçmiyor ki Türkiye’de ve dünyada, en temel insan hakkını, yaşam hakkını ihlal eden, tehdit eden olaylara tanık olmayalım.

Türkiye’de birkaç ay önce yüzlerce insanımızın öldüğü kanlı bir dönemi yeniden yaşamaya başladık. İnsanlarımız ölüyor, öldürülüyor. Çatışmalar yaşanıyor, mayınlar, bombalar patlıyor, suikastler düzenleniyor. Linç girişimleri, yakılan dükkanlar, basılan inşaatlar televizyonlarda neredeyse canlı yayınlanır oldu. Siviller, askerler, doktorlar, hemşireler, polisler, öğretmenler ölüyor, öldürülüyor. Çocuklar, yaşlılar, kadınlar, gençler ölüyor, öldürülüyor. Kısacası insanlar ölüyor, öldürülüyor. On günü aşan sokağa çıkma yasakları, derin dondurucuda bekletilen çocuk cesedi, araca bağlanıp sürüklenen ceset… Hangimiz bunları zihninden atabilir ki?

Daha çok insanın ölmesi için insan aklının kullanılışının yeni örneklerine tanıklık ediyoruz.  Çoklu intihar bombacıları, ek donanımlı ve tasarımlı intihar bombacıları… Çok yakında, 10 Ekim günü, bizler için son derece anlamlı bir gün olan Dünya Ruh Sağlığı Günü için kaleme aldığımız “barışa çağıran mesajımızın” daha dumanı tüterken Ankara Katliamına tanıklık ettik. Şimdi yaraları sarmak için bize, ruh sağlığı hekimlerine düşenleri yapmak üzere Türkiye’nin her yanında gereksinimi olanların yanındayız. Yanlarında olmaya da devam edeceğiz.

Ama yetmez… Bu ülkede akan kanı durdurmak için yapabileceğimiz başka şeyler de olmalı. Türkiye Psikiyatri Derneği olarak topluma karşı sayısız görevimiz var. Ancak bugünlerde, sanırım en önemli ve öncelikli görevimiz BARIŞ. Tek tek her meslektaşımızın ne yapabiliriz konusunu birincil meselesi yapması hekim ve insan olarak sorumluluğumuz. Türkiye Psikiyatri Derneği olarak bizler, artık çaresizce izlemek zorunda kalan, basın bildirileriyle kınayan, yaralar oluştukça sarmaya çalışan pozisyonumuzdan bir adım öteye geçmek ve BARIŞI getirmek için daha fazlasını, daha fazlasını, daha fazlasını yapmak zorundayız.

Ülkemiz, insanlarımız kutuplaşmanın, ötekileştirmenin doruklarına doğru ilerliyor. Bunu durdurmak için, insanın ruhsal dünyasında olup bitenlere ve insanlar arası çatışmaların çözümlenmesine ilişkin donanımlı olan bizlerin, ruh sağlığı hekimlerinin de yapacak şeyleri olmalı. Elbette kendimizi dev aynasında görmeyelim. Ancak yapacak bir şeylerimiz olmalı…

Ruh sağlığı ve hastalıkları hekimi olarak, yüreğimizi yakan bir nokta daha var. Savaştan kaçan ya da başka nedenlerle ülkelerinden kaçan ve “daha iyi bir yaşam için” yollara, denizlere düşenler, daha doğru deyişle dökülenler. Kaç yıldır sürmekte olan ama adeta “televizyonda görüntü onlar” der gibi yabancılaştığımız göçmenler, mülteciler. Ege Denizi ve Akdeniz dünyanın en büyük mezarlıklarından birine döndü. Ölenlerin sayıları mı? Binler, belki on binler… Türkiye sınırları içinde birkaç milyon mülteci ya da göçmenin bulunduğunu biliyoruz. Özellikle kamplarda ya da yaşanılmayacak koşullardaki inşaatlarda, sokaklarda ya da parklarda yaşayanların neler yaşadıklarını bir kez daha hatırlamanızı rica ediyorum. Çünkü hayat öyle akıyor ki, adeta televizyonda pop haberler izler gibi, görüntü bittiğinde unutuveriyoruz ya da yabancılaşıyoruz. Onlar için ruh hekimi olarak, hepsinden önemlisi insan olarak yapacağımız şeyler yok mu? Evet, Türkiye Psikiyatri Derneği olarak bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ancak onlar daha fazlasına ihtiyaç duyuyorlar. O sesleri duymalıyız.

Gelin, ruh sağlığı ile ilgili hekimler olarak acil barış isteğimizden, göçmen ve mülteci sorununa kadar sıraladığım bu konularda hem politikacılar, siyasi partiler, karar vericiler nezdinde hem de toplum nezdinde neler yapabileceğimizi düşünelim. Gücümüzü birleştirelim, yaratıcılığımızı kullanalım ve bir şeyler yapalım. Yapacak bir şeyler mutlaka olmalı.
 
Türkiye Psikiyatri Derneği 20 yaşında…

Yola koyulduğumuzdan çok daha fazlayız, çok daha birlikteyiz ve çok daha güçlüyüz. Derneğimizin bugüne gelmesinde yüzlerce meslektaşımızın emeği ve özverisi söz konusudur. Başta sekiz değerli önceki başkanımıza, birlikte çalıştıkları MYK üyelerine ve 20 yılda Türkiye Psikiyatri Derneği’nin tüm kurul, altkurul ve birimlerinde emek koymuş tüm meslektaşlarımıza siz değerli üyelerimiz adına sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Önümüzdeki dönemde çok daha birlikte ve çok daha örgütlü olmak Derneğimizi, meslek birliğimizi daha ileri taşımak hepimizin boynunun borcudur. Hem de tüm zorlu koşullara karşın…

Barış dolu günlerin yakın olması dileğiyle…

Simavi Vahip
Genel Başkan
 
Türkiye Psikiyatri Derneği