TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ
BİREYSEL SİLAHSIZLANMA GÜNÜ
BASIN AÇIKLAMASI
28.09.2014
Toplumda silah kullanımı arttıkça silahlı suçların arttığı bilinmektedir. Türkiye’de her 100 kişi başına düşen silah taşıma oranı 12.5 olarak belirtilmektedir. Son nüfus sayımı verileri baz alındığında Türkiye’de ortalama her 65 kişiden biri silah taşımakta ya da bulundurmaktadır. Ülkelere göre, silaha sahip olma sıralamasında Türkiye tüm dünya ülkeleri sıralamasında 20. sırada yer almaktadır. Ülkemizde ruhsatlı ve ruhsatsız silah sayısı son 10 yılda yaklaşık 10 kat artmıştır. Halen Türkiye'de 2,5 milyon’un üzerinde ruhsatlı silah olduğu bilinmekte ve bu sayının, iki katından daha fazla ruhsatsız silah olduğu tahmin edilmektedir. Silaha bağlı suç oranlarında da benzer artış görülmekte, ruhsatlı silahlarla işlenen suçların sayısı da her geçen gün giderek artmaktadır. Elde edilen istatistiksel verilere göre bireysel silahlanmada ilk sırayı mesleği gereği risk alanlar, ikinci sırayı bireysel korunma, üçüncü sırayı yeterli gerekçe göstermeden “evde bulunsun” isteğiyle silah edinenler oluşturmaktadır. Dördüncü sırada ise merak, hobi, anı gerekçesiyle silah edinenler bulunmaktadır. Avcılık ve atıcılık ayrı bir kategori olup ateşli silahların 2/3’ü bu amaçla ruhsatlandırılmaktadır.
Cinayet olgularının yarısı ateşli silahla gerçekleşmektedir. Her yıl yaklaşık 3 bin kişi silahla ölmekte, 12 bin kişi de yaralanmaktadır. Ateşli silahlarla işlenen suçların yaklaşık üçte ikisi ruhsatsız, üçte biri ruhsatlı silahlarla işlenmektedir. Evde silah bulunması, aile içi şiddet olaylarında ciddi yaralanma ve ölümlere yola açabilmekte, intiharları kolaylaştırmakta, çocukların kaza ile ölüm ve yaralanmalarına neden olabilmektedir. Aile içi şiddet ve eş öldürmeyle sonuçlanan olayların yüzde 35-40'ında silah kullanılmaktadır. Bir evde ateşli silah bulunması ölüm riskini 12 kat arttırmaktadır.
Ülkemizde ateşli ve ateşsiz silahlarla ilgili düzenlemeler 6136 sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkındaki kanun ve 2521 sayılı avda ve sporda kullanılan tüfekler, nişan tabancaları ve av bıçaklarının yapımı, alımı, satımı ve bulundurulmasına dair kanunda yer almaktadır. 6136 sayılı kanun 15.08.1953 yılında, 2521 sayılı kanun ise 15.09.1981 yılında yürürlüğe girmiştir. Her iki kanunda yıllar içerisinde sayısız değişiklik yapılmıştır. 15.06.2009 tarihindeki Bakanlar Kurulu kararınca “Silah Kanunu Tasarısı” TBMM İçişleri Komisyonunda ele alınmaya başlanmıştır. İçişleri komisyonu 9.12.2009 tarihinde alt komisyon kurulmasına karar vermiş ve kanun tasarısı bu alt komisyonda incelenmiştir. Tasarıya ilişkin en tartışmalı düzenlemelerden biri sağlık raporu konusu olmuştur. Mevcut yasada heyet raporu şartı aranmaktadır. Tasarıya ait ilk taslakta tek doktor raporu yeterliyken, daha sonra “heyet raporu”na geri dönüldüğü görülmüştür. Alt Komisyon başka bir toplantıda ise tasarı’nın 7. maddesinin 8. fıkrasında silah ruhsatı talebinde bulunan bir kişinin sağlık durumunun ruhsat almaya elverişli olup olmadığını tespit edecek doktor sayısı düzenlenecek yönetmelikle belirlenecek denilmiştir. Bakanlar Kurulu’nun 16.04.2013 tarihli toplantısında bir önceki yasama döneminde içtüzük gereği hükümsüz sayılan tasarının yenilenmesine karar verilmiştir. En son 25.06.2013 tarihinde ele alınan tasarının 7. Maddesinin (b) bendinde “Sağlık şartları bakımından engel bir hâli bulunmamak” gibi muğlâk bir ifade yer almakta olup herhangi bir yönetmeliğe atıfta bulunulmamıştır. Tasarı halen komisyonda inceleme aşamasındadır.
Bu veriler ışığında, ülkemizde silah kullanımına bağlı suç ve şiddet olaylarının arttığı bilinmesine karşın yasal mevzuatta önemli eksiklikler bulunduğu görülmektedir. Mevcut yasal mevzuatta yapılmaya çalışılan değişikliklerin silah kullanımını ve buna bağlı şiddet olaylarını arttıracağı açıktır. Öncelikle hedeflenen bireysel silahlanmanın kontrol altına alınması değil bireysel silahsızlanma olmalıdır. Güvenlik elemanları dışında hiçbir birey silah taşımamalı ve bulundurmamalıdır. TBMM’de komisyonda görüşülmekte olan silah kanunu tasarısının tartışmalı bölümlerinden biri olan silah ruhsatı raporunun veriliş şekli kişiye özel olmamalıdır. Silah ruhsatlandırmasında hekimlerin sorumluluk alması uygulaması kaldırılmalı, silah ruhsatı almak isteyen kişilerin muayeneleri ve silah edinme kararları tek hekim sorumluluğuna bırakılmamalıdır. Dünyada birçok gelişmiş ülkede bu görev sadece hekim sorumluluğunda değildir. Sağlık kurulu raporu doğrudan ruhsat vermeye yetkili kuruma kapalı ve gizli olarak gönderilerek hekimlerin taraf olması ve böylece olası menfi kararlar sebebiyle zarar görmeleri önlenmelidir..
Türkiye Psikiyatri Derneği
Merkez Yönetim Kurulu adına
Genel Sekreter
Doç. Dr. Mehmet Yumru