Son günlerde çeşitli basında yer alan otistik bozukluğu olan çocukların ateist olduklarına Allah inancını bilmediklerine ilişkin açıklamalara yönelik Türkiye Psikiyatri Derneği ile Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği’nin ortak görüşü aşağıdaki gibidir.
Otizm genetik ve biyolojik nedenleri olan nörogelişimsel bir hastalıktır. Belirtileri, çok küçük yaşlarda başlayan dil-iletişim ve sosyal etkileşimde bozukluk, sınırlı ilgiler ve tekrarlayıcı hareketler şeklindedir. Ağır işlev kaybına yol açabilen, belirtileri büyük oranda yaşam boyu süren bir bozukluktur. Sıklıkla çocukta yaşam boyu bakım ve aile desteğine gereksinim vardır. Başka psikiyatrik bozuklukların klinik tabloya eşlik etmesi sık görülür. Tedavi eşlik eden psikiyatrik bozukluklara ve davranışsal uyumu arttırmaya yönelik ilaç tedavileri ve psikososyal-eğitsel müdahaleler şeklindedir. Hastaların neredeyse tamamına özel eğitim uygulanması gereklidir. Özel eğitimin hedefi hastalığı ortadan kaldırmaktan çok, kendine bakım becerileri kazandırmak ve denetimle de olsa toplumsal yaşama yönelik işlevselliğini arttırmaktır. Birçok disiplinin katkısıyla ekip anlayışı içinde sürdürülen tedavi süreci uzundur ve bazen yaşam boyudur. Tedavi süreci aileler için de çok zor ve sıkıntılıdır.
Toplumda otizmin yaklaşık %1 oranında görüldüğü düşünüldüğünde, ülkemizde yüz binlerce birey ve de ailenin yaşamını etkileyen bir hastalığın herhangi bir ideoloji ya da inanç sistemi ile aynı cümlede anılması ve bu konuda bilimsel temeli olmayan iddialarda bulunulması kabul edilemez. Bu iddialar hastalar ve aileleri için duygusal olarak incitici olduğu gibi tedavi süreçlerini olumsuz etkileyebilecek ciddi riskler oluşturmaktadır. Bu bağlamda;
* Yetkinliği olmayan kişilerin, “Belediyeler ya da başka kamu kuruluşları ile ortaklaşa çalışarak otistik çocuklara ücretsiz terapi merkezleri açarak burada otistik çocukları inançlı çocuklar haline getireceklerine” yönelik açıklamaları tamamen bilim dışıdır. Otizm hastalarına yapılacak böylesi girişimler tıbbi açıdan çok sakıncalı ve kabul edilemez bir uygulamadır.
* Ruh sağlığı alanında uzman olmayan kişilerin “toplumu bilgilendirmeye girişmeleri”, toplumu yanlış yönlendirmenin yanı sıra psikiyatrik hastaların damgalanması açısından çok risklidir.
* Ruh sağlığı alanında uzman olmayan kişilerin psikiyatrik bir bozukluğa ilişkin tıbbi araştırma bulgularını çarpıtarak bilimsel olmayan açıklamalarda bulunması etik dışıdır ve vahim bir mesleki sınır ihlalidir.
Prof. Dr. Tunç ALKIN Prof. Dr. Füsun ÇUHADAROĞLU ÇETİN
Türkiye Psikiyatri Derneği Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği