10. PSİKİYATRİ GÜZ OKULU ESKİŞEHİR'DE YAPILDI

psikiyatri.org.tr /

10. PSİKİYATRİ GÜZ OKULU ESKİŞEHİR'DE YAPILDI

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim dalı, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından ve Türkiye Psikiyatri Derneği Eskişehir Şubesinin katkılarıyla düzenlenen Psikiyatri Güz Okulu”nun onuncusu “Psikiyatride Vaka Formülasyonu ve Sınıflandırma Sistemleri” başlığıyla 31 Ağustos 2009-4 Eylül 2009 tarihleri arasında Eskişehir’de Osmangazi Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Bu yıl okula ülkenin dört bir yanından 63 asistan ve uzman katıldı. Eğitimde ESOGÜ dışında Gazi, İstanbul, Dokuz Eylül, İnönü, Ankara, Kocaeli  Üniversitesi ve İsviçre’den katılan 14 eğitici yer aldı. Belirlenen ana konu çerçevesinde çok önemli başlıklarda konuşmalar gerçekleştirildi. İlk gün günümüzde Ruhu ve Davranışı Sınıflandırmak:  Neden, kimler için? DSM ve/veya ICD:Görüneni tanımlamak yeterli mi.. gibi konu başlıkları çerçevesinde psikiyatride etkin olarak kullanılan sınıflandırma sistemlerinin ne olduğu, tarihçesi, işlevi, ideolojik temelleri tartışıldı. Hastalık belirtilerinin de görüneni tanımlamanın yeterli olup olmadığı, bu sınıflama çabasının ne tür sonuçlar doğurduğu konusunda konuşmalar yapıldı. Aynı gün Vaka formulasyonunda psikometrik değerlendirmenin nasıl yapılacağı ve hangi ölçeklerin hangi durumlarda etkin biçimde kullanılacağı anlatıldı. Günü sonunda psikiyatrik değerlendirme öncesi kullanılabilecek formların hastayı anlama ve muayene öncesi değerlendirmede önemine ve olası risklerine vurgu yapıldı.

İkinci gün açılış konusu olan Vaka formulasyonunun ne olduğu ve temel özelliklerini içeren giriş dersinden sonra Psikiyatrik hastalıklarla ayırıcı tanısında önemli yeri olan tıbbi durumlar ve psikiyatride laboratuar testleri ve görüntüleme yöntemleri ne durumda ne zaman yapılmalı… sorusunu araştıran Biyolojik formulasyon anlatıldı. Yapısal formulasyon ve Psikogenetik formulasyon yaklaşımlarından söz edildikten sonra da vakayı formule ederken risk değerlendirmesinin nasıl yapılacağı ve izlenecek yollar konusunda bilgi verildi.  Özellikle intihar ve saldırganlık gibi riskli durumları değerlendirmede temel ilkelerden ve yaklaşımlardan söz edildi. Okulun üçüncü gününün ilk yarısında bilişsel davranışçı formulasyon günün ana konusuydu. Bilişsel-Davranışçı Tedavinin temel ilkelerinin anlatıldığı ilk bölüm sonrasında bilişsel formulasyonun nasıl yapılacağı, hem tanısal değerlendirme hem de tedavi planı ve izleminde olgu örnekleri üzerinden bilişsel kavramlaştırma ve formulasyonun nasıl oluşturulacağına değinildi. Günün ikinci yarısında ise psikiyatri dünyası için çok yeni olan ve anlatı yoluyla yüzleşmeyi temel alan “Narrativ Exposure Terapi okulun konusuydu. Uygulamalı olarak gerçekleştirilen sunum hem diğer eğiticilere hem de katılımcılara yeni ve farklı bir bakış açısı sağladı. Günün sonunda Asperger sendromu olan bir çocuğun yaşadıklarını anlatan BEN X adlı film gösterildi ve film üzerine hem Asperger sendromun tanısı hem de sinema dili ve ideolojisi çerçevesinden yola çıkan tartışmalar yürütüldü. Dördüncü gün ruhsal hastalıkların psikodinamik formulasyonunda farklı ekollerin karşılaştırılmasını içeren bir oturum ile başladı. Psikodinamik formulasyonda tanımlayıcı yaklaşımla süreç yaklaşımının ayrışan ve örtüşen yanlarını, avantaj ve dezavantajlarını gözden geçiren bu oturum, tarihsel süreçte dinamik formulasyonun farklı ekollerin ışığında geçirdiği evrimi görünür kılması açısından çok değerliydi. Ardından coğrafya, çevre, kültür, etnisite, dil, cinsiyet, cinsel yönelim, din, mezhep, sosyal sınıf vb. değişkenler açısından hastayı anlamayı içeren “sosyal formulasyon” konusunda bir tartışma yürütüldü. Özellikle sınıf temelli yaklaşımın psikiyatri araştırmaları ve uygulamalarında önemli ve aynı zamanda ihmal edilen bir değişken olduğunun altın çizildiği sunumda sosyodemografik ve kültürel değişkenler gibi genel ifadelerin vakayı formule etmede yetersiz kaldığına vurgu yapıldı.  Son olarak formulasyonda kişilik ekseninin hastayı anlama ve terapiyi planlamada ne denli önemli olduğu, kişilik bozukluklarının psikodinamik formülasyonunun nasıl yapılacağını içeren bir oturum gerçekleştirildi. Dördüncü günün son oturumu ve okulun beşinci günü  vaka sunumları, tartışmaları ve formülasyonlarını içeren etkinliklerle tamamlandı. Borderline kişilik organizasyonu olarak değerlendirilen 6.5 yıl ve 3.5 yıl süren iki ayrı vakanın terapi sürecinde sergilediği değişimler ve süpervizyon değerlendirmeleri örneklerle aktarıldı.  Üçüncü vaka İstanbul Tıp Fakültesi Sosyal Psikiyatri Servisine başvuran, hem bireysel hem de grup terapilerinin sürdürüldüğü  bir vaka tartışmasını içeriyordu. Bu vaka üzerinden psikodinamik çerçevede tanımlayıcı formulasyon ilkeleri aktarıldı. Okulumuzun son sunumu Obsesif Kompulsif Bozukluk tanısı konan ve bilişsel davranışçı kavramlaştırılması yapılan bir vaka tartışmasını içeriyordu. Okuldan beklentilerin değerlendirildiği, geleceğe dönük önerilerin alındığı ve katılımcılara sertifikalarının dağıtıldığı kapanış oturumunun ardından güz okulu tamamlandı.

Psikiyatri Güz Okulunun 11. cisinin 2010 yılında Eylül ayı içinde “Bilim ve Psikiyatri” başlığıyla Malatya’da gerçekleştirilmesi planlanıyor.