STİGMA: BÜTÜN HASTALIKLAR AYNI HIZDA DAMGALANIYORDU, BİRİNCİLİĞİ ŞİZOFRENİYE VERDİLER...

psikiyatri.org.tr /

Stigma

Bütün hastalıklar aynı hızda damgalanıyordu, birinciliği şizofreniye verdiler

ALP ÜÇOK

''Hastaneye grup tedavisine gittiğim günler, yolda bir tanıdıkla karşılaşmamak için hep yerlere bakıyorum. Nereye gittiğimi bilsinler istemiyorum. Çünkü bu ülkede şizofreni hastasının ikinci, üçüncü sınıf değil, onbirinci sınıf vatandaş olarak görüldüğünü biliyorum." "Arkadaşlarım şizofreni hastasıyım diye bana farklı davranmaz, ama kahvehanedeyken onların yanında ilacımı içmem, her defasında kalkıp tuvalete giderim." "Belediye otobüsünde özürlü kartımı gösterdiğimde şoför gözleriyle beni muayene ediyor, neresi eksik diye bakıyor. Rencide oluyorum. Kartı kullanmaktan vazgeçtim." "Amcam sen ne diye namaz kılıyorsun ki, senin gibilerin namazı kabul olunmaz diyor." "Kapıcı selamımı almıyor, komşular yokmuşum gibi davranıyor." "İşimi iyi yapıyordum, ama tedavi gördüğümü öğrenmişler, sözleşmemi yenilemediler." "Bu hastalık görünmez bir barikat gibi, bana ulaşamıyorlar." Bu sözleri söyleyenler İstanbul'da yaşayan şizofreni hastaları. Aslında aynı sözleri Tanzanya'da yaşayan bir AIDS hastasından ya da Nepal'de yaşayan bir lepra (cüzam) hastasından da işitmek mümkün.
İnsanoğlu kendisini ürküten bir şeyle karşılaştığında sıklıkla onu kendisinden dışlayıp yabancılaştırma yoluna gider. Bu süreç bazı hastalıkların üzerindeki damgaya da katkıda bulunuyor. Kanser, tüberküloz, lepra, sifilis, epilepsi ve AIDS üzerinde ürkütücü bir damga bulunan hastalıklardan ilk akla gelenleri. Sokaktaki insan bu hastalıklar hakkında yeterli bilgi sahibi olmasa bile, ciddi (ve tabi olumsuz) önyargılarla donatılmış olarak yaşıyor. Bu tür olumsuz önyargılardan nasibini alan hastalıkların başında psikiyatrik bozukluklar geliyor. Yabancı dillerde "stigma" olarak anılan bu damga diğerlerinden farklı olarak, psikiyatrik bozuklukların tümünü etkiliyor. Damga sokaktaki insana gereksinim duyduğu basit açıklamayı sağlamakta, düşmanca tutumları için mazeret oluşturmakta ya da kişisel çatışmalarını başkasına yansıtmasına yardım etmekte. Günlük konuşmalarda "akıl hastası" ya da "ruh hastası" hemen her zaman muhatabını aşağılayan, küçük düşüren bir anlamda kullanılır. Uygarlığın ilk dönemlerinden beri varolan bu leke neredeyse genetik yolla günümüze kadar geldi. Şizofreni, psikiyatrik bozukluklar arasında belki de adı en ürkütücü olanı. Bunda hastalığın gidiş özelliklerinin diğerlerine göre daha olumsuz olması ve yakın zamanlara kadar tedavi imkanlarının kısıtlılığı kadar bu kelimenin taşıdığı "stigma"nın da önemli rolü var.

Damgalamanın sonucu ayrımcılık!
Önyargı ve onun getirdiği damgalama ayırımcılığa yol açar. Ayırımcılık toplumdaki kişi ya da grupların diğerlerini damga ve önyargı nedeniyle bazı hak ve menfaatlerden yoksun bırakmasıdır. Sonuçta, bu kişiler eğer şizofren tanısı konmamış olsaydı kullanabilecekleri bazı haklardan sırf bu tanı yüzünden mahrum kalıyor. Şizofreniye bağlı ayırımcılık kendini çok değişik şekillerde gösterir. İşe alma konusunda gösterilen isteksizlik, sağlık hizmetinden yararlanma ve sigortalanma gibi durumlarda eşitsizliğe uğrama, yasalar karşısında zor durumda kalma, ruhsal hastalığı olan kişilerin sosyal ortamlara dahil olma konusunda engellerle karşılaşması gibi.
Şizofreninin üzerindeki olumsuz damga sadece hasta kişiyi lekelemekle kalmaz onunla ilişkili her şeyi ve herkesi etkiler. Kullanılan ilaçlardan, hastanın yakın akrabalarına, tedavisini üstlenen hekimlerden, hastaneye hatta hastanenin bulunduğu şehir ya da semte kadar her şey "şizofren", "deli" gibi ifadelerden nasibini alıyor. Ailelerin üzerindeki damga daha büyük ve ağır. Bir yandan çocuklarının, kardeşlerinin hastalığından kendilerini sorumlu tutup suçluluk duyabiliyorlar. Bir yandan da sanki yakınları yüz kızartıcı bir suç işlemiş gibi, çevrenin gözünde "bir şizofrenin çocuğu, annesi ya da babası" olmanın getirdiklerine göğüs germek zorundalar.

"Damgalamaya karşı hep beraber"
Dünya Psikiyatri Birliği (WPA) tarafından 'Damgalamaya karşı hep beraber' sloganıyla düzenlenen uluslararası toplantıların üçüncüsü 5-8 Ekim tarihleri arasında İstanbul The Marmara otelinde gerçekleşecek. Bu toplantı WPA, İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği ve Türkiye Psikiyatri Derneği'nin işbirliğiyle düzenleniyor. 7 Ekim Cumartesi yapılacak 5. Şizofreni Yürüyüşü saat 12.30'da her yıl olduğu gibi Taksim meydanında başlayıp Galatasaray meydanında son bulacak. Her yıl yürüyüşe katılan hasta, hasta yakını ve sağlık çalışanları İstanbullulara hastalıkla ilgili broşürler de dağıtıyor. Bu yılki yürüyüşe yabancı konuklarımızın da katılmasını bekliyoruz. Atatürk Kültür Merkezi sinema salonunda 6-7 Ekim tarihlerinde düzenlenecek film gösterileri ücretsiz olarak izlenebilecek. Türkiye'den iki belgeselin yanı sıra İngiltere ve Kanada'dan da kısa filmler yer alacak. 'Kaçak Oyunlar' Türkiye'den bir grup şizofreni hastasının halk dansları festivaline katılmak üzere Hollanda'ya yaptığı yolculuğu anlatıyor. Filmin adı Mesut'un söylediği bir sözden esinlenmiş: "Hayatımız boyunca hep kaçak oynadık, hep saklandık." Film gösterilerinden sonra düzenlenecek tartışmalara şizofreni hastaları da katılacak. Halka açık bu etkinliklerde ayrıca Kocaeli'den bir grup şizofreni hastasının birlikte oluşturup rol aldığı bir tiyatro oyunu da yer alacak.
Kongrenin bilimsel oturumlarında damgalamanın nedenlerini tartışan pek çok sunum var. "Damgalamada yabancılık ve sosyal mesafenin etkisi", "Damgalamanın nedeni narsistik kişilik bozukluğu mu?", 'Ruh sağlığı çalışanları: Damgalayan mı damgalanan mı yoksa ikisi birden mi?" bunlardan birkaçı. Bu yılki toplantıda şizofreni ile ilgili damgalamanın yanı sıra depresyon, alkol ve madde kullanımı gibi diğer psikiyatrik bozukluklarla ilgi bulgulara da yer verilecek. "Medya ve psikiyatrik bozuklukların damgalanması" sempozyumunda dört farklı ülkeden araştırmacılar psikiyatri hastalarının basın organlarında sunuluş biçimleriyle ilgili saptamalarda bulunacak. Bu yılki toplantının bir yeniliği psikiyatri dışı hastalıklarla ilgili damgalama ve ayırımcılıkla ilgili oturumların da yer alması. "Kanser ve damgalama", "Tanzanya'da AIDS ile ilgili damgalamanın değerlendirilmesi", "Nepal'de cüzam hastalarının damgalanmayla ilgili yaşadıkları" da bu alandaki bazı sunum başlıkları. Kongrenin afişi ünlü grafik sanatçımız Gürbüz Doğan Ekşioğlu'nun yönetiminde Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü öğrencilerinin katıldığı bir atölye çalışmasında Halil Ural tarafından hazırlandı. Kongreyle ilgili bilgi www.stigmaistanbul.org

ALP ÜÇOK: Prof. Dr., İstanbul Tıp Fak. Psikiyatri Kliniği