TPD 51. UPK Basın Toplantısı: İntihar için risk etkenleri ve koruyucu etkenler

psikiyatri.org.tr /

TPD 51. ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ BASIN TOPLANTISI

İNTİHAR İÇİN RİSK ETKENLERİ VE KORUYUCU ETKENLER

Dünya Sağlık Örgütü intiharın özellikle genç yaşlardaki ölüm nedenleri arasında sık görüldüğünü, dünyada yılda yaklaşık 800 000 kişinin intihar ile öldüğünü bildirmektedir. Son 50 yılda dünya genelinde intihar oranları artmıştır. Türkiye’de intihar hızı diğer Avrupa ülkelerine ve ABD’ye göre daha düşük olmakla birlikte son 10 yıl içinde intihar hızında bir artış vardır.

İntihar hızı erkeklerde kadınlara oranla 1,5 kat; büyük şehirlerde Türkiye geneline göre yaklaşık 2 kat daha yüksektir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri cinsiyet dağılımı açısından diğer bölgelerden farklılık göstermektedir. Kadın intiharlarının hızı bu bölgelerde erkeklerden daha yüksektir.

Ülkemiz için intihar riski erkeklerde 35 yaş üstünde artmakta iken, kadınlarda en riskli yaş grubu 15-29’dur. Riskin en yüksek olduğu grup yaşlılardır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ergenlerde intihar girişimlerinde bir artış olduğu belirlenmiştir.

Yalnız yaşıyor olmak, işsizlik, ekonomik sorunlar intihar davranışı riskini artırır. Ekonomik kriz dönemlerinde intiharlar artar. Sosyal konumda ortaya çıkan ani değişiklikler, düşük sosyal sınıftan olma, eğitim düzeyinin düşük olması, kentte yaşama intihar riskini artırır. Ailede intihar öyküsünün olması, psikiyatrik hastalık öyküsünün olması, aile içi şiddet, fiziksel ve cinsel istismara uğrama, sosyal desteğin yetersiz olması, aile içi iletişim sorunları riski artırır.

Ruhsal hastalıklar yönünden bakıldığında depresyon intihar için en önemli risk etkenidir. Şizofreni, alkol ve madde bağımlılığı, kaygı belirtileri, yoğun umutsuzluk, karamsarlık, ergenlerdeki davranım bozukluğu, dürtüsel davranışlar, şiddet ve riskli davranışlara yatkınlık gibi özelliklerin eşlik ettiği bazı kişilik bozuklukları, daha önce intihar girişiminde bulunmuş olma, intihar planlarının olması riskin yüksek olduğu durumlardır. Alkol kullanım bozukluğu bir ruhsal bozuklukla birlikte ise risk yüksektir. Kronik, ölümcül bir hastalığın olması, ergenlik, gebelik, doğum sonrası dönem riskli dönemlerdir.  Doğum sonrası gerçekleşen her beş ölümden biri intihar nedeniyle olmaktadır.

Sevilen biri tarafından terk edilme, yakınlarını kaybetme, iş kaybı, herhangi bir nedenle yeti yitimine uğrama, özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerine ilişkin travmalar, ateşli silah gibi intihar araçlarının ulaşılabilir olması, birden fazla zorlayıcı olayla aynı dönemde karşılaşma riski artırır.

Bir yaşam amacı ve gelecek planlarının olması, iletişim becerilerinin iyi olması, kişinin kendini ifade araçlarını kullanıyor olması, yardım alma, tedavi görme konusunda istekli olma, aile desteği ve sosyal desteğin yeterli olması, yakın arkadaş ilişkilerine sahip olma, dini inançlar, kadınlar için küçük çocuğun olması (lohusalık depresyonu hariç) başlıca koruyucu etkenlerdir.

Doç. Dr. Leyla Gülseren

 

Kadın ve Ruh Sağlığı Çalışma Birimi