Kişisel sağlık verilerinin güvenliğini sağlamayan düzenleme iptal edilmeli

psikiyatri.org.tr /

Kişisel sağlık verilerinin güvenliğini sağlamayan düzenleme iptal edilmeli

Sağlık Bakanlığı tarfından 21.06.2019 tarihinde  ‘Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmelik’ yayımlanmıştır. Derneğimiz, Türk Dermatoloji Derneği ve TTB tarafından açılan davalarla Danıştay tarafından daha önce benzer kapsamda hazırlanan yönetmelikler hakkında ‘hukuka uygunluk taşımadığı’ gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı verilmiştir.

Yönetmelik’in son haliyle aksaklıklar giderilmediği gibi zaten nicelik ve içerik olarak son derece yetersiz olan sağlık verilerinin mahremiyetine ilişkin hükümler de metinden çıkarılmıştır. Kişisel sağlık verilerinin işlenmesine, güvenliğine, paylaşılmasına ilişkin somut hiçbir düzenleme bulunmamaktadır. Daha önceki ve güncel yönetmeliklerle ilgili değerlendirmeler ve izlenen yasal süreç konusunda hukuk büromuz tarafından hazırlanan bilgi notunu ekte bulabilirsiniz.
Yönetim Kurulunda yapılan değerlendirme sonucunda yönetmeliğin iptali talebiyle başvuruda bulunulmuştur.

Saygılarımızla,
Türkiye Psikiyatri Derneği
Merkez Yönetim Kurulu


TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ
YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI’NA

Konu: 21.06.2019 tarihli yeni Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmelik hükümleri hk.

Sağlık Bakanlığı’nın hasta verilerini hekimlerden talep etmesine ilişkin uygulama işlemlerinin geçmişi 663 Sayılı KHK’nin yayınlandığı 2 Kasım 2011 tarihine kadar gitmektedir. 2011 yılından itibaren Sağlık Bakanlığı tarafından bu alanda yapılan işlemlerine hukuka aykırılıkları nedeniyle itiraz edilmiş, önemli bir kısmı yargıya taşınmış, yürütmeyi durdurma ve iptal kararları verilmiştir.  Bunları daha önce Derneğinizle ayrıntısı ile paylaştığımızdan burada sadece kişisel sağlık verilerinin işlenmesine yönelik mevzuat değişikliğiyle sınırlı bilgi paylaşmakla yetineceğiz.

Bilindiği üzere Sağlık Bakanlığı'nın, ülkemizdeki tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının hizmet sundukları hastalarına ait tüm kişisel sağlık verilerini, oluşturulan merkezi sağlık veri sistemi aracılığıyla Sağlık Bakanlığına aktarmalarını zorunlu kılan 20.10.2016 tarihli 'Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi Ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmeliği'nin bütünü hakkında Danıştay’da iptal davası açılmıştır. Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türk Dermatoloji Derneği tarafından açılan bu davada, Danıştay 15. Daire Yönetmelik’in tümü yönünden yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Karar gerekçesinde Danıştay, 6698 Sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanunu uyarınca kurulması öngörülen  Kişisel Verileri Koruma Kurulunun görüşü alınmadan, denetim ve kontrolünden geçirilmeden çıkarılan Yönetmeliğin bir bütün olarak hukuka aykırı olduğunu vurgulamıştır.

Davalı idarenin Danıştay kararı ile tespit edilen hukuka aykırılığı gidererek somut uygulamayı 108 nolu Sözleşmeye ve üst hukuk normlarına uygun biçimde gösteren yeni bir Yönetmelik yayımlaması gerekirken, idare tarafından dava konusu 24.11.2017 tarihli Yönetmelik ile Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi Ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmelik'in tüm maddeleri değiştirilmiştir. Ancak bu değişiklikle düzenlemede iyileştirmeye gidilmemiş, aksine tüm hukuka aykırılıklar varlığını korumuş, hatta derinleştirilmiştir. TTB, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türk Dermatoloji Derneği tarafından Yönetmelik’in kişisel sağlık verilerinin gizliliğini temin etmekten uzak olan hükümleri için Danıştay’da iptal davası açılmış,  Danıştay 15. Daire 9.10.2018 tarihinde yine Yönetmelik’in tüm hükümlerinin yürütmesini durdurmuştur. Bu kararda da ‘İdarenin verilen yargı kararının gereğini yerine getirecek şekilde hukuka uygun yeni bir  düzenleme yapmak yerine, kararı uygulamaktan kaçınarak, hukuka aykırı bulunan düzenlemede kısmi ve göstermelik değişiklikler yapmasının hukuka uygunluk taşımadığı’ belirtilmiştir.

Sağlık Bakanlığı tarafından kişisel sağlık verilerinin işlenmesi amacıyla çıkarılan her iki Yönetmelik’in de bir bütün olarak yargı tarafından yürütmesinin durdurulması üzerine, Bakanlık 21.06.2019 tarihinde yeni bir Yönetmelik yayımlamıştır.

 Bu Yönetmelik diğer ikisinden farklı olarak Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi Ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmelik’ adıyla değil, ‘Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmelik’ başlığında yürürlüğe sokulmuştur. Yönetmelik’in adındaki şekli sınırlama içeriğe de yansımış, zaten nicelik ve içerik olarak son derece yetersiz olan sağlık verilerinin mahremiyetine ilişkin hükümler de Yönetmelik’ten çıkarılmıştır. Bunun yerine 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’ndaki güvenliğe ilişkin genel hükümlere atıf yapmakla yetinilmiştir. Oysa Kanun’un ilgili hükümleri alana ilişkin genel çerçeveyi çizmekte, uygulamanın alt düzenleyici işlemlerle yani Yönetmelikle gösterileceği belirtilmektedir. Yani Kanun Yönetmelik’e atıf yaparken, Yönetmek’te de Kanun’a atıf yapılmakta, buna karşın ortada kişisel sağlık verilerinin işlenmesine, güvenliğine, paylaşılmasına ilişkin somut hiçbir düzenleme bulunmamaktadır.

Buna ek olarak 21.6.2019 tarihli yeni Yönetmelikte;

  • Sağlık Bakanlığı bünyesinde oluşturulacağı ifade edilen Kişisel Sağlık Verileri Komisyonu ortadan kaldırılmış,
  • Kişisel veri sahibi ve veri sorumlusuna ilişkin hükümler Yönetmelik’ten çıkarılmış,
  • Kişisel sağlık verilerinin Bakanlık tarafından işleneceği, kamu kurumları ile paylaşılacağı, hatta yurt dışına aktarılacağı ifade edilen kişisel sağlık verilerinin güvenliğinin nasıl sağlanacağına ilişkin uygulamayı gösterir somut, objektif ve denetlenebilir kurallar belirlenmemiş, Kişisel Verileri Korima Kurulu’nun hazırladığı rehberlere ve Yönergelere aıft yapmakla yetinilmiştir.
  • Bakanlığa veri aktarımı yapmayan sağlık kuruluşlarının (buna özel sağlık kuruluşları ve hekim muayenehaneleri de dahil) 3359 sayılı Yasa’nın Ek 11. Maddesinin 3. Fıkrası uyarınca önce iki kez uyarılacağı, sonrasında ise idari para cezası uygulanacağı düzenlenmiş.

Özetle yürürlüğe konulan 3. Yönetmelik’te bırakın daha önce verilen yürütmeyi durdurma kararlarının yerine getirilmesini, mevcut kötü ve eksik düzenlemelere yenileri eklenerek hukuka aykırılık derinleştirilmiştir. Sorunun çözümü için yargı kararlarını uygulamamakta ısrar eden kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulması ve yeni yönetmeliğe dava açılması düşünülebilir.

Bilginize sunulur. Saygılarımla.

Av. Tülay Ekici Aksoy