İLAÇ TEDAVİLERİ VE İLAÇ REÇETELEME KONUSUNDA;

psikiyatri.org.tr /

İLAÇ TEDAVİLERİ VE İLAÇ REÇETELEME KONUSUNDA;

Tıbbi uygulamaların tümü ciddi bir öğrenim, deneyim ve bilgi birikimine dayanır. Diğer uzmanlık alanlarında olduğu gibi tıpta da bu uygulamaların birçoğunun tıbbi öğrenim görmeyen kişilerce detaylı olarak kavranamaması doğaldır. Hekimler temel muayenelerden hastalığın tespiti ve tedavisine kadar her aşamada mesleki bilgi birikimleri, meslek etiği ve hastanın yararı ilkelerine dayanarak hareket ederler. Gerek bir tedaviye başlamak gerekse başlanmış bir tedavinin sürdürümü için verilen ilaçların yeniden reçete edilmesinde aynı durum geçerlidir. Bu çerçevede bir hekim hiçbir hastasına muayene etmeden ilaç yazamayacağı gibi; muayene sonrasında ilaç veya diğer tedavilerden birine gerek olup olmadığına ve hangi tedavi şeklinin seçileceğine karar verme aşamasında da tüm bu ilkelere uygun hareket etmektedir. Ancak mevcut sağlık politikalarının getirdiği sağlıkta dönüşüm sonucunda Hekimlik uygulamalarının hasta gözündeki ve algısındaki yerinde belirsiz noktaların arttığı göze çarpmaktadır. Sağlık politikaları gereğince çok kısa sürelerde hasta bakmak zorunda bırakılan hekimler, sadece ilaç yazan birer teknisyen gibi algılanabilmektedir. Bu durum sağlık politikalarının hastaları ve sağlık çalışanlarını getirdiği noktada çıkmazlardan biridir.

Tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavilerinin önemli bir yeri olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Ancak ilacın kullanılıp kullanılmayacağı gibi hangi ilacın reçeteleneceğine karar verme yetkisi de sadece muayeneyi yapan hekimdedir. İlaç ve diğer tıbbi ürünlerin kullanımında tüm etki ve yan etkilerin göz önünde bulundurularak reçeteleme yapıldığı, hekimin tüm bu uygulamalarda mesleki sorumluluk aldığı unutulmamalıdır.

Ayrıca birçok ilaç ve tıbbi ürün çeşitli nedenlerle reçeteye tabi tutulmakta; bunların içinde belirli gruplar çeşitli farklı reçeteler (kırmızı, yeşil reçeteler vs) ve raporlar ile kanuni sınırlamalar dahilinde takip edilmektedir. Bu takipler ilacın doğru endikasyonla kullanılmasını izlemede olduğu kadar ilaçlara ilişkin çeşitli riskleri (bağımlılık, hayatı tehdit etme riskleri vs) engellemeye de yöneliktir.

Tüm bunların yanı sıra son dönemlerde sağlık çalışanlarına şiddet olaylarında karşılaşılan çeşitli tablolarda ilaç reçetelenmesi ile ilgili konuların da yer aldığını üzülerek görmekteyiz. Özellikle kontrole tabi ilaçların yersiz ve usulsüz olarak reçetelenmesinin hekimlerden talep edildiği ve bu talepler gerçekleşmediğinde şiddete başvurulduğu birçok olaya şahit oluyoruz.

Bu bağlamda ele aldığımız bu metinde amacımız hekimlik uygulamaları içinde reçete yazılmasının yerini bir kez daha vurgulamak ve hekimlik uygulamaları içinde (reçete yazma dahil) rutin olmasına rağmen hiçbir uygulamanın “basit” olmadığını tekrar hatırlatmaktır.  

Bu kapsamda;

-Hekim hiçbir hastaya muayene etmeksizin reçete yazamaz.

-Muayeneden sonra da ilaç tedavisi verilip verilmeyeceğine hekim karar verecektir.

-Eğer ilaç tedavisi verilecekse, reçete edilecek ilaca karar verme yetkisi muayeneyi yapan hekimdedir.

-Hekim, diğer uygulamalarda olduğu gibi ilaç verme aşamasında da hastanın yararına, tıbbi bilgi birikimine ve etik kurallara tabi olarak karar verir.

-Hekim hastalarının muayene, tanı ve tedavi aşamasında da diğer hekim meslektaşlarına danışma; hastanın sağlık kurulu tarafından değerlendirilmesini isteme hakkına sahiptir.

-Kontrole tabi ilaç ve tıbbi ürünlerde yukarıdakilere ek olarak yasa ve yönetmeliklere tabi olarak reçete yazılır.

-Kontrole tabi olan ilaç ve tıbbi ürünlerde (yeşil ve kırmızı reçetelere tabi olanlar vs) sadece hukuki denetim mekanizması değil hasta yararı açısından oluşan riskler (bağımlılık v.b) de göz önünde bulundurularak reçete yazılmaktadır.  

-Hekim tıbbi uygulama açısından gerekli görmediği taktirde, hastasının yararını görmediği veya zararlı gördüğü hiçbir durumda hasta veya üçüncü şahısların talebiyle ilaç yazmaya zorlanamaz.   

-Hekim her hastanın tedavisini yüklenmek zorunda değildir, hastaların hekim seçme özgürlüğü olduğu gibi hekimlerin de her hastayı takip ve tedavi etme zorunluluğu olmadığı bilinmelidir.

Yukarıda belirttiğimiz çerçevede meslektaşlarımızın başta mesleki uygulamada olmak üzere hak ve özgürlüklerinin korunması konusunda ilgili durumların takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz.

Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu