Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türkiye Sosyal Psikiyatri Derneği Ortak Basın Açıklaması “SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ŞİDDETİN MEDYADA YER ALIŞ BİÇİMİ ŞİDDETİ DAHA DA ARTIRIYOR”

psikiyatri.org.tr /

 “SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ŞİDDETİN MEDYADA YER ALIŞ BİÇİMİ ŞİDDETİ  DAHA DA ARTIRIYOR”

 
 
Gaziantep’te Dr. Ersin Arslan’ın 17 Nisan 2012 tarihinde bir hasta yakını tarafından öldürülmesinin ardından hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının önemli ölçüde arttığını görülmektedir. 17 Nisan öncesinde doktorlara ve sağlık çalışanlarına yönelik yazılı ve görsel medyaya yansıyan şiddet haberleri ayda 1-2 taneyken, bu tarihten sonra ülkemizin farklı illerinde hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik günde 1- 2 şiddet haberinin yayınlandığını üzülerek izlemekteyiz. 
Şiddetin başlı başına yaygınlaştığının bir göstergesi olan bu durumun bir nedeninin de kitle iletişim araçlarında sağlık çalışanlarına yönelik şiddet haberlerinin yer alış biçimi olduğunu düşünüyoruz. Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddette gelinen noktanın toplum psikolojisinde “Werther Etkisi” olarak bilinen intihar salgınlarına benzerliği dikkat çekicidir. Goethe’nin “Genç Werther’in Acıları” adlı romanının yayınlanmasının ardından Avrupa’nın pek çok farklı yerinde gençler romanda anlatılana benzer şekilde intihar etmiştir. Bu konuda yapılan çalışmalar sonucu “kitle iletişim araçlarında ahlaki kurallara uyulmadan yayımlanan intihar ya da intihar girişimi konulu haberlerin başta kopya intiharlar olmak üzere pek çok toplumsal soruna yol açtığı” artık bilinen bir gerçeklik haline gelmiş ve Dünya Sağlık Örgütü bu haberlerin medyada nasıl yer alması gerektiğiyle ilgili ahlaki ilkeler belirlemiştir. Buna göre haberler dikkat çekici olmayan bir biçimde olmalı, ayrıntılı kimlik bilgileri, intihar yeri ve/veya yöntemine dair detaylar, fotoğraf ve görüntüler verilmemeli ve haber romantik ya da estetik bir şekilde sunulmamalıdır. 
Kanımızca kitle iletişim araçlarında şiddetin yer alış biçimi intiharlarda görülen “Werther Etkisine” benzer şekilde sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artmasına neden olmaktadır. Özellikle intihar, cinayet ve şiddet haberlerinin sıradan haberler gibi gündemde tutulması, ahlak kurallarının göz ardı edilerek bütün ayrıntılarıyla anlatılması, bazen şiddetin gerekçesi olabilecekmiş gibi yorumların eklenmesi bu davranışlar için yol gösterici ve öğretici bir nitelik taşımaktadır. Şiddet içeren olaylar, sahneler ve görüntüler ne kadar sık, ne kadar fazla ve ne kadar uzun süre ekrana gelirse, zararlı etkilerinin o oranda arttığına dair birçok bilimsel araştırma mevcuttur.
Şiddet sahnelerinin ayrıntıları arttıkça ve tekrar tekrar ekrana gelen canlandırmalar ve yakın çekimlerle olumsuzlaştırıcı bir biçimde pekiştirildikçe etkinin boyutları daha da tehlikeli bir hal almaktadır. Buna koşut olarak ortaya çıkan şiddete karşı duyarsızlaşma ise sağlıksız bir diğer boyuttur. Bu da şiddetin, bir sorun çözme yöntemi olarak benimsenmesine zemin hazırlamakta ve insanları gerçek dünyadan, duygulardan, değerlerden ve insan özünden uzaklaştırma riskini barındırmaktadır. 
Özetle, toplumdaki tutum ve davranışları etkileyebilme ve bunları olumlu ya da olumsuz yönde değiştirebilme gücüne sahip olan kitle iletişim araçlarında yayımlanan her şey, iyisiyle, kötüsüyle, izleyiciler tarafından taklit edilmektedir. Aktarılan ileti ne denli sık yayımlanırsa etkilediği insan sayısı da o kadar artmaktadır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının, bu tür haberlerden etkilenebilecek ve örnek alabilecek sistem mağduru olan kişileri etki altına almaması için ahlaki ilkeler çerçevesinde verilmesi büyük öneme sahiptir. Bu nedenle konuyla ilgili haberlerin dikkat çekici olmayan bir biçimde verilmesine özen gösterilmelidir. Olay aktarılırken mağdur ve saldırganın ayrıntılı kimlik bilgileri açıklanmamalı, olayın nasıl olduğuyla ilgili ayrıntılar, fotoğraf ve görüntüler haberde yer almamalıdır. Şiddetin gerekçesi olabilirmiş gibi ifadelere yer verilmemeli ve olayın romantikleştirmeden haberleştirilmesi üzerinde önemle durulmalıdır. 
Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türkiye Sosyal Psikiyatri Derneği olarak hem toplum ruh sağlığının korunması hem de bu tür olayların önüne bir nebze de olsa geçilebilmesi için kitle iletişim araçlarında çalışan profesyonellerin şiddete dair tüm konularda olduğu gibi bu konuda da daha duyarlı davranmaya davet ediyoruz. 
 
Prof. Dr. Tunç Alkın
Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı
 
Doç. Dr. Bedriye Öncü
Türkiye Sosyal Psikiyatri Derneği Başkanı